Dostlarım ve Arkadaşlarım dün gece bir rüya gördüm.
Acep rüyamı hayra mı yoksak şerre mi yorsam bilemedim.
Epeyce bir zaman gördüğüm rüyamı kimseye söyleyemedim.
Rüyamı bir türlü yüreğime sindiremedim.
Bu garip ruh halimle gördüğüm rüyama bir anlam veremedim.
Sizler ile rüyamı yazım diliyle paylaşmak istedim.
***** ***** ***** *****
Refakatçim olan kedine Gaius Julius Caesar 'ım diyen kişi
Tuttu sol elimden sıkıca daldırdı beni rüyalar âlemindeki bu er kişi
Geçmişe ile geleceğe açılan gizemli kapılardan geçtik.
Yaşanmışlığı ve yaşanacağın içinden akıp geçtik.
Rüyamı yazım diline dökerken benliğimden geçtim.
Gördüklerimi anlatabilmek için bu en doğru sözcükleri seçtim.
***** ***** ***** *****
Refakatçim olan kedine Gaius Julius Caesar 'ım diyen kişi haydi tut elimi der gibi bakışları vardı. Onun elini tuttum bana uzattığı sağ elini bizden ileride mor renkli bir kapı içeri doğru ardına kadar açıktı. Beraber adım adım o kapıya doğru yürüdük ve kapıdan geçtik.
Kendimizi polis karakolunun içinde bulduk. Karşımızdaki karakol amiri bayan polis memurunun yanındaki üstü başı bir hayli pis ve eskimiş kıyafetiyle Ayyaş Mehmet'in de bir elinde şarap şişesiyle görünce canı çok sıkıldı.
Karakol Amiri : -"Bu pis ayyaşı buraya neden getirdin?" , "Bu ayyaş herif yine Tekel bayisinden şarap mı çalmış?"
Bayan Polis Memuru : -"O elimizdeki tek görgü şahitti." , "Ona şarabı ben aldım."
Karakol Amiri : -"İyi halt etmişsin." , "Bu ayyaş elindeki şarap bitince hemen bir şişe daha ister."
Karakol Amiri : -"Burası bu ayyaşın meyhanesi mi?"
Bayan Polis Memuru : -"Onunla çok özel bir anlaşma yaptım." , "Bize vereceği ifadesine karşı ona bir şişe şarap daha alacağım."
Karakol Amiri : -"Ne zamandır sokakta yaşayan bir ayyaş adam görgü şahitti oluyor?"
Bayan Polis Memuru : -"Ayyaş bile olsa o bizim tek görgü tanığımız."
Karakol Amiri : -"Bu ayakta bile zor duran ayyaş adamın aklına ve sözüne hiç güvenilmez."
Bayan Polis Memuru : -"Amirim olay yerindeki kamera görüntüleri ya silinmiş ya da kayıp yalnız bu adam olay yerinde yaşananları görmüş."
Bayan Polis Memuru : -"Olay yerinde ölüme terk edilen çok sevilen değerli bir tiyatro sanatçısı mutlak adalet karşısında sahipsiz değil."
Karakol Amiri : -"Al şunu önümden gözüm görmesin bu ayyaşı nezarethaneye kaldır."
Bayan Polis Memuru : -"Teşekkür ederim. Amirim" , "Onu nezarethaneye indiriyorum."
Polis Memuru olay yerinde alınan ilk tutanağı amirine uzattı. Amiri o tutanağı sağ eline aldı. Makam odasına doğru yürümeye başladı.
O gün polis karakolundaki nezarethanede iki kişi daha vardı. Bir ayyaşın elinde şarap şişesiyle nezarethaneye indirilmesi onları da şaşırttı. Onlar Ayyaş Mehmet'i tanımadıkları için olsa gerek onu oraya gönderilmiş bir sivil polis olduğunu sandılar.
Nezarethanenin bir ucunda Ayyaş Mehmet yere yayılarak oturmuş bir elinde şarabını yudum yudum içiyordu. Nezarethanenin diğer ucunda yan yana oturmuş iki kafadar duruyordu.
Refakatçim yüzünü bana çevirdi. "Buradan ayrılmamız gerekiyor." Der gibiydi onun manalı bakışlarıyla sözcüklere gerek duymadan birçok şeyi açık seçik ifade edebiliyordu.
Onun elini tuttum bana uzattığı sağ elini bizden ileride gri renkli bir kapı içeri doğru ardına kadar açıktı. Biz o kapıya doğru yürüdük ve kapıdan geçtiğimizde kendimizi lüks bir otomobilin arka koltuğunda bulduk.
Yakışıklı, genç ve bilgili adam o gece yaşanılan kazanın görgü şahitti var mı? Diye arayış içindeydi. Çünkü görgü şahitti çıkması demek karısının cezaevine yatması demekti.
Biz onun sayesinde yine o karakola yine gelmiş olduk. Yakışıklı, genç ve bilgili adam akşamüstü olayın yaşandığı bölge karakoluna gittiğinde biz bir gölge gibi onun yanındaydık.
O mevki ve makamını kullanarak karakol amiriyle görüşürken polis karakolu nezarethanedeki bir ayyaşın olayın görgü tanığı olması onun canını hayli sıktı. Bir boğa gibi öfkeliydi ve burnundan soluyordu.
Yakışıklı, genç ve bilgili adamın isteğiyle karakol amiriyle beraber nezarethaneye indiler. Ayyaş Mehmet onu karşısında görünce korkudan ne yapacağını şaşırdı. Ondan çok korktuğu için başını önüne eğdi.
Refakatçim yine elimden tuttu. Yine yüzünü bana doğru döndü. "Haydi, buradan gidiyoruz." der gibi bakıyordu. Üç ila dört adım attığımızda yine yakışıklı genç ve bilgili adamın arabasının arka koltuğundaydık.
O an var olup da hiç fark edilmemek çok enteresan bir şeydi. Biz arabanın arka koltuğunda sesiz sedasız yaşananları seyrediyorduk.
Yakışıklı, genç ve bilgili adamın yardıma ihtiyacı vardı. Karakoldan çıkarken eski dostu ve arkadaşı Abidin'i aramak aklına geldi. Ondan yardım isteyecekti.
Abidin Bey : -"Alo kimsiniz?"
Yakışıklı, genç ve bilgili adam : -"Abidin kardeşim ben Feyzullah" , "Seninle görüşmem gerekiyor."
Abidin Bey : -"Hayrola Feyzullah ne oldu?"
Feyzullah Bey : -"Senin yardımına ihtiyacım var."
Abidin Bey : -"Ben Zigon Bar'dayım." , "Haydi, buraya gel."
Feyzullah Bey : -"Şimdi yola çıkıyorum."
Abidin Bey : -"Zigon Bar bu şehirde benim bildiğim en güvenli yerlerdir."
Abidin Bey : -"Haydi, buraya gel de oturup konuşalım."
Feyzullah Bey : -"Peki geliyorum."
Yakışıklı, genç ve bilgili adam Feyzullah Bey arabasının navigasyon sistemine Zigon Bar dediğinde trafik yoğunluğu en uygun olan yolculuk tarifi araç içindeki ekranda göründü.
İstanbul şehrinin caddelerinde ve sokaklarında lüks bir araç Zigon Bar'a doğru yol alıyordu. Öyle çok geçmeden barın önüne geldi. Barın önündeki valelerden birisi Feyzullah Bey'den anahtarı aldı. Arabayı barın tam arkasındaki otoparka çekti.
Refakatçim yüzünü bana döndüğünde bakışları ve yüz mimikleriyle "arabadan iniyoruz." Der gibiydi. Bir anda kendimi arabanın dışında Zigon Bar'ın kapısının önünde yanımda refakatçimle beraber buldum.
Feyzullah Bey'in bu bara ilk gelişiydi. Abidin Bey alaca karanlık Zigon barın içinde arkadaşı kendisini fark etsin diyerek tek kolunu eli açık olarak havaya kaldırdı ve kolunu yavaşça salladı. Feyzullah Bey arkadaşını fark etti onun yanına doğru yürüdü.
Orta boy yuvarlak bir masada oturan arkadaşının tam karşısına oturdu. Onun arkadaşına söylenecek çok sözü olduğu gayet belli oluyordu.
Devam edecek....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Rüya Gördüm...
General Fiction"Bi Rüya Gördüm." Geçmiş e gelecek zaman akışı içindeki yaşanmışlığın kurgusal bir dil kullanılarak hikaye diliyle anlatılmış halidir. Duru görü tekniği kullanılmıştır... İnşallah keyif alarak okursunuz...