Dostlarım ve Arkadaşlarım ben bir rüya gördüm.
Acep rüyamı hayra mı yoksa şerre mi yorsak bilemedim.
Epeyce bir zaman gördüğüm rüyamı kimseye söyleyemedim.
Rüyamı da bir türlü içime sindiremedim.
Bu garip ruh halime ben bir anlam veremedim.
Sizler ile gördüğüm bu rüyamı paylaşmak istedim.
***** ***** ***** *****
Refakatçim Gaius Julius Caesar 'ım diyen kişi
Tuttu elimden rüyalar âlemindeki bu er kişi
Geçmişe ve geleceğe açılan kapılardan geçtik.
Yaşanmışlığı ve yaşanacağın içinden akıp geçtik.
Rüyamı yazım diline dökerken benliğimden geçtim.
Gördüklerimi anlatabilmek için doğru sözcükleri seçtim.
***** ***** ***** *****
Patronları tarafından işlerinden kovulan işlerini hakkıyla yapan adamlar hayli mutsuz olarak evlerine doğru dönüş yolculuğuna çıkarken aralarından birinin telefonu çaldı.
Arayan Patronlarıydı. Onun sesi gayet pozitif geliyordu.
Patron : -"Tesis için en ideal olan yeri buldum." , "Buranın konumunu kolluyorum." , "Sizi burada bekliyorum."
İşlerinin ehli olan adamlar o an bir birlerine hayret dolu bakışlarla baktılar. Üç aydır çalıştıkları bu dağlarda tesis için ideal olan bir yer bulmuşlar onu da patronları hiç beğenmemişti.
Acaba onların gözünden kaçan ve ölçüm yapmadıkları bir yer olabilir miydi?
İçinde oldukları arazi aracını Patronun gönderdiği konuma doğru yönelttiler. Bu işin ehli olan adamlardan birinin elinde mavi kalın bir klasör vardı.
Bu klasörün içinde düzenli olarak katlanmış halde bulunan çok detaylı yer haritaları vardı. O haritaların üzerinde bazı yerler parseller halinde işaretlenmiş. Harfler ile de numaralandırılmıştı.
Arazi aracı dağlık arazideki engebeli yolları aşıyordu. Patronun bulunduğu konuma doğru yaklaşıyorlardı. 20 – 25 dakikalık bir yol aldıktan sonra varmaları istenilen o konuma geldiler.
İşinin ehli olan adamlardan bir tanesi ezberinden: -"Ya burası E 146 - RS 193 parsel..." diye söyledi. Diğerleri de onu tasdik edermiş gibi başlarını salladılar.
Buranın manzarası çok muhteşemdi. Karlı sıra dağların zirvesini muhteşem bir tablo gibi görüyordu.
İşlerinin ehli olan bu adamlar ellerindeki mavi klasörün içinde kırmızı ile işaretlenmiş bu yere daha önce gelmişlerdi.
İçlerinden bir tanesi konuşmaya başladı.
-"Efendim burası E 146 - RS 193 parsel yumuşak zemini tesis yapmaya uygun bir yer değil." , "Bu yer Kuzeyden soğuk hava akımına maruz kalıyor." , "Gece ve gündüz arası ısı değişimi de çok fazla..."
Patron : -"Manzarası çok güzel burasını çok beğendim..." , "Tesis tam buraya ne güzel de yakışır."
İşlerinin ehli olan adamlar patronlarını ikna edebilmek için adeta çırpınıyorlardı.
Onlardan biri elindeki çekici oradaki kayaç zemine hızla vurduğunda kaya bir anda un ufak oldu. Bir diğeri elindeki uzun ince çubuğu toprak zemine saplayarak soktuğunda ince çubuk neredeyse tamamı toprağın içine gömüldü.
Patron : -"Bu ihaleyi ben aldım." , "Ben her nereye tesisin yapılmasını istiyorsam oraya tesis yapılır."
Patron : -"Ya şimdi buraya onay raporu verirsiniz." , "Ya da hepinizi şirketimden tazminatsız kovarım." , "Ve hiçbir yerde çalışacak iş bulamazsınız."
Keçi kadar inatçı olan bu patron karşısında işinin ehli olan bu adamlar çaresizlik ruh haliyle patronun istediği o yere istemeyerek uygundur raporu verdiler.
İşin ehli olan adamların hiç istemeyerek imzaladığı "E 146 - RS 193" parsel için tesis yapılmasına uygundur belgesini patronlarına uzattılar. Yaşlı ve bir dağ keçisi kadar inatçı olan patronun isteği olmuştu.
Patron : -"Burada işiniz bitti." , "Şirkete geri dönün."
İşinin ehli olan adamlar peki efendim der gibi başlarını salladılar. Bu adamlar yine hep beraber arazi aracına bindiler ve İstanbul' a doğru yola koyuldular.
Gaius Julius Caesar elimden sıkıca tuttu. İkimiz beraber Patronun helikopterine bindik. Biz de bir yere oturduk. O an patronun yüzünde büyük bir memnuniyet ifadesi vardı. Sol elinde üzerinde "E 146 - RS 193" parsel yazan kâğıdı çantasına koydu. Koltuğuna keyifle yaslandı.
Helikopter o muhteşem manzaralı yerden uzaklaşırken patron ise şirketinin genel müdürüne telefon açtı.
Patron : -"Tesis için beni üç buçuk aydır oyalayan ve sözde detaylı bir yer araştırması yapan beceriksiz adamların hepsini işten kovun." , "Bir daha onları şirketimde görmek istemiyorum."
Patron : -"Hepsinin maaşlarını fazlasıyla ver." , "Başımızdan ........ olup gitsinler."
Genel Müdür : -"........ Bey onlar işlerinin ehli olan insanlar." , "Rakiplerimiz olan firmalar onlar hemen havada kaparlar."
Patron : -"Onların bulamadığı yeri ben buldum." , "Rakiplerimiz olan firmalara bu adamları neden kovduğumuzu açıkça beyan eden bir tensip yolla ki onları havada kapmasınlar."
Patron : -"Gerekli olduğunda onları şirketimize geri çağırırız." , "İşimizi görürler."
Genel Müdür : -".......... Bey her şey sizin istediğiniz gibi olacak."
Helikopter içinde biz ve patron yolcusuyla beraber Ankara'ya doğru yol alıyordu.
Bu sırada işin ehli olan adamlar yaşanan hiçbir şeyden habersiz olarak İstanbul' da ki ailelerine kavuşma arzusu ve özlemiyle kilometrelerce yol alıyorlardı.
Rüya âleminde bile olsa yaşanılan zaman su gibi akıp geçiyordu. Sonunda helikopter başkent Ankara' nın gecesini aydınlatan şehrin ışıkları üzerinde yavaşça süzülmeye başladı.
Öyle üzerinden pek uzunca bir zaman dilimi geçmeden helikopter pistine yumuşacık bir iniş yapıldı. Helikopter pistinin yakınında simsiyah bir Mercedes marka makam aracı duruyordu.
Patron çantasını sol eline aldı. Helikopterin motorunun çalışması ve pervanelerinin dönüşünün durmasından sonra her iki tarafındaki kapısı yavaşça açıldı.
Patron bir kapıdan bizde diğer kapıdan çıktık. Patron onu bekleyen Mercedes marka makam aracına doğru emin adımlarla yürümeye başladı. O sırada Mercedes' in sol yolcu kapısı hafifçe aralandı. Patron o kapıdan araca usulca bindi.
Gaius Julius Caesar yeniden elimden sıkıca tuttu. Helikopter pistinin uzağındaki çok eski bir binanın kapısı sanki aralık kalmış gibi görünüyordu.
O an ki bizim şeffaf bir siluet halindeki varlığımızla eski binanın kapısına doğru ikimiz beraber yürümeye başladık.
Devam edecek....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Rüya Gördüm...
General Fiction"Bi Rüya Gördüm." Geçmiş e gelecek zaman akışı içindeki yaşanmışlığın kurgusal bir dil kullanılarak hikaye diliyle anlatılmış halidir. Duru görü tekniği kullanılmıştır... İnşallah keyif alarak okursunuz...