Bir Rüya Gördüm...

Bir Rüya Gördüm... (4. Bölüm)

Dostlarım ve Arkadaşlarım ben bir rüya gördüm.

Acep rüyamı hayra mı yoksa şerre mi yorsak bilemedim.

Epeyce bir zaman gördüğüm rüyamı kimseye söyleyemedim.

Rüyamı da bir türlü içime sindiremedim.

Bu garip ruh halime ben bir anlam veremedim.

Sizler ile gördüğüm bu rüyamı paylaşmak istedim.

***** ***** ***** *****

Rüyama kendisinin Gaius Julius Caesar' ım diyen kişi

Sıkıca tuttu elimden rüyam da refakatçim oldu bu kişi

Biz beraber gittik geçmişe ve geleceğe açılan kapılardan

Yaşanmış ve yaşanacak olan iyi ve kötü tüm anılardan

Rüyamı hikâye tadında yazım diliyle anlatmak istedim

Karabasan gibi çöken gördüklerimi bilmenizi istedim.

***** ***** ***** *****

Elimden yine sıkıca tuttu Gaius Julius Caesar' ın gösterdiği kapıdan beraberce geçtik.

Yine uzun adamın o geceyi gündüz gibi aydınlatan muhteşem sarayı kapısının önünde bulduk kendimizi...

Sarayın büyük kapısından içeri biz süzülür gibi girdik. O altın varaklarla süslenmiş olan geniş merdiveni Gaius Julius Caesar ile beraber adım adım çıkmaya başladık.

Uzun adamın makam odasının kapısının ardındaydık ve içeriden bir aslan kükremesi gibi sesler geliyordu. O kapının içinden de yine süzülür gibi geçiverdik.

Uzun adamın tam karşısında ikisi koltuğa oturmuş ikisi de el pençe divan şeklinde bekler durumda dört adam vardı.

O an uzun adam hayli çok öfkeliydi. Bir boğa gibi adeta burnundan soluyordu. Birisine çok kızgın olduğu her halinden belliydi.

Gaius Julius Caesar ile ben çalışma odanın bir köşesinde iki ahşap varaklı sandalye bulduk yavaşça oturduk. Galiba burada yaşanacaklara tanık olacaktık.

Uzun adam : -"Bu ihtiyar Bozkurt'un en zayıf noktasını bulun ve getirin." , "Benimle uğraşmak ne demekmiş ona sorayım."

Uzun adamın makam koltuğunun karşısında başı epeyce kel olan bir adam vardı. Bu adamın bakışlarında ruhuyla efendisine biat etmiş gibi görünüyordu.

Başı epeyce kel olan adam : -"Şu ana kadar ihtiyar Bozkurt'un zayıf noktasını daha bulamadık." , "Size söz veriyorum en yakın zamanda bulacağız." , "Bu müjdeli haberi size bizzat ben getireceğim."

Bu adam uzun adamdan müsaade isteyerek yerinden kalktı ve odadan ayrıldı.

Bu odanın içindekilerden birisi heybetli genç bir adamdı. Hırslı ve idealist birisi olduğu o asil duruşundan belli oluyordu. Odanın içinde sanki bir genel müdür gibi duruyordu.

Kalın bıyıklı bir adam uzun adamın karşısındaki koltukların birine oturmuştu. Bu adamın bakışlarında derin bir anlam vardı. Sanki uzun adama ruhuyla biat etmiş gibi duruyordu.

Bir de uzun adamın önündeki boşalmış yere oturan saçlarına aklar düşmüş bilge bir adama benzeyen yaşlıca bir adam daha vardı. Hayli mülayim bir duruşu vardı. Bu adam tek kelime etmeden sessizce oturmuş konuşmaları dinliyordu.

Odanın içinde orta boylu kısa bıyıklı bir adam vardı. O uzun adama karşı yüreğinde korkuyla karışık büyük bir saygı gösteriyordu. Sanki bu adam uzun adamın emir eli gibiydi...