7

738 32 17
                                    

"Ben oynamayı bilmiyorum ki

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ben oynamayı bilmiyorum ki." Ali elindeki basketbol topunu birkaç kere sektirip bana doğru attı. Topu elime alıp kolumun altına yerleştirdim.

"Öğretiriz artık gülüm." gülümseyerek potanın yakınına geçtim. Ali de karşımda duruyordu.

"Şuan gidip annenle yardım etmemiz gerektiğini biliyorsun sevgilim."

"Yapacak bir şey yok, biraz da kaçalım." topu sektirip Ali'ye yaklaştım.

"Kazanana?"

"Kazanana öpücük." yüzüme doğru yaklaşırken kendimi geri çektim.

"E her türlü kazanmış oluyoruz? Heyecanı kalmıyor ki." topu ani bir hareketle elimden alıp potaya fırlattı. Top tekte potaya girerken göz devirdim.

"Her atışta bir öpücük alırım." bundan sonra Ali'yi ikna edemezdim. O topu tekrar bana attığında, topa sıkı sıkı sarıldım. Elimden almaya yeltensede kendimi kurtarmayı başarmıştım. Koşarak potaya yanaşıp topu attım. Top potanın kenarında dönmeye başladığında, kendimi Ali'nin kolları arasına buldum. Etrafa kısa bir göz atıp ardından da dudaklarımızı birleştirdi.

Kendimi geri çekerek omzuna vurdum. "Fırsatçı!" gülerek yerdeki topu eline aldı.

"O top girdi bu arada." topu sektirip karşı potaya ilerledi. Arkasından koşup sırtına yaslandım.

"Hile yapma fırsatçı!" elinden topu almaya çalıştığım her an da kendini sağa sola döndürüyordu. Bana doğru dönüp tekrar dudağıma kapandığında elindeki topu da geriden potaya fırlattı. Top potaya girerek yere düştüğünde, Ali dudaklarını boynuma yönlendirmişti. Küçük bir kaç öpücüğün ardından geri çekilip topu yerden aldı.

"Hep böyle yapıyorsun!"

"Ne yapıyorum?"

"Aniden öpüyorsun hep!" kendimi ondan olabildiğince uzaklaştırdığımda, topu elinde döndürüp kahkaha attı.

"Senin gönlün olacaksa eğer bir dahakine haber veririm."

"Günün son öpücüğüydü, daha izin vermiyorum." dediğim de top elinden kayıp düşmüştü. Arkasından Ali de kendini yere bıraktığında koşarak yanına gittim.

"Ali kalksana!" elini kalbine götürüp yavaşça yere uzandı.

"Sözlerin kalbime saplandı." gözlerini de kapatmış bir şekilde öylece yerde uzanıyordu.

"Ali! Tamam ya, of!" yere eğilip yanağını öptüm. Hala daha hareket etmeden yerde yatıyordu. Derin bir iç çekerek dudağına öpücük bıraktığımda hemen ayağa kalktı.

"İyileştim." o kalkmış olmasına rağmen ben hala yerde oturuyordum. Bir şey demeden arkadan belime sarılıp beni ayağa kaldırdı.

"Gidelim artık, annem daha fazla merak etmesin." saha'nın kenarında duran çantamı alıp Ali'nin yanıma gelmesini bekledim.

~

Bahçede toplanan yoğun kalabalığın yanına ilerleyip boş sandalyelere oturduk. "Geldiniz sonunda, hadi başlayın yemeğe." Derya Teyze tabakalarımızı önümüze koyduğunda elimi direkt poğaçaya attım. Ali gülümseyerek beni izlerken gözlerimi yüzüne çevirdim.

"Ne oldu?"

"Seni yormuşum gibi?" dediği şeyle aniden öksürmeye başladığımda Zeyno hızla sırtıma vurdu.

"Ne yordu?"

"Basketbol oynadık." önümde duran suyu kafam dikip derin bir nefes aldım. Ali hala daha yüzüme bakarken ben hiçbir şekilde ona bakmadım. Yüzümün yandığını hissedebiliyordum.

Tabağımda duran son sarmaya çatalımı batırıyordum ki Ali aniden sarmama dadandı. "Ali!"

Masada duran tencereye baktığımda içinin boş olduğunu gördüm. Sarma bitmişti. "Ya Ali ya!" eline uzansam da sarmamı vermemişti. Ayağa kalkıp koşarak uzaklaştığında arkasından koştum. O sarmayı ben yiyecektim!

"Ya Ali, versene sarmamı!"

"Ben mi, sarma mı?"

"Bu ne saçma soru ya?!" elini havaya kaldırdığında uzanmaya çalışsamda yetişememiştim. Kollarımı göğüsümün altında bağlayıp kaşlarımı çattım.

"O sarmayı yiyene kadar burada böyle dururum."

"Benim için de hava hoş." eli hala daha havadayken yüzüme eğildi. "Seni izlemek hoşuma gidiyor nasıl olsa." omzuna vurup tekrardan eline uzandım.

"Lütfen yiyeyim, lütfen!" kafasını salladı, inat etmişti vermeyecekti. Karşısında boş boş dikilip gözlerimi sarmadan ayırmadan bekledim.

Kaç dakika geçtiğini bilmiyordum, elini indirip sarmayı bana doğru uzattı. Mutlulukla yanına yanaştığımda elini çeneme attı. "Sarmayı benden daha çok sevdiğin için ben yiyorum." aniden sarmayı ağzına attığında göğsüne vurdum.

"Pislik! Ödeşicez ama, altta kalmam ben Ali haberin olsun." yanından ayrılırken arkamdan sıkıca sarılıp boynuma öpücük bıraktı.

"Masada var, ayırdım senin için."

Mutlulukla arkamı döndüm. "Gerçek?"

"Gerçek." kollarımı boynuna dolayıp sıkı sıkı sarıldıktan sonra koşarak geri masaya gittim. Ali arkamda kalmışken onun adını duyup olduğum yerde durdum. Ardından gelen silah sesi tüm dengemi alt üst ederken, içimden Ali'ye bir şey olmasın diye dualar ettim.

Arkamı döndüğümde Ali bana gülümseyerek bakıyordu. Fakat yüzünde acı bir tebessüm vardı. Kendini yavaşça dizlerinin üstüne bıraktı, ardından da yere uzandı. Sahada ki gibi değildi bu, Ali bu sefer kanlar içinde yerde yatıyordu.


Sadece Arkadaşız/ Tozluyaka (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin