Artık evimizde yiyecek bir şeyler olduğu için saat 11 gibi Hyunjin hariç herkes uyandığında güzel bir kahvaltı yapmıştık. Birkaç saat sonra onu da uyandırıp bir şeyler yemesini bekledikten sonra ise ilk iş temizliğe girişmiştik. Önce etrafı toparlamış, bize ayak bağı olabilecek her şeyi ortadan kaldırmıştık. İş bölümü de yapıp daha fazla vakit kaybeden başlamıştık.
Ben başlayamıyordum tabii. Yerleri sileceğim için önce Chan'ın süpürmesi gerekiyordu. Ve ufacık bir sorunumuz vardı.
"Hayır Chan." dedim Chan'ın bana ne demek istediğini açıkla belli eden gözlerine bakmayı reddederek. "Jeongin'e yeni bir süpürge aldıramam."
Evimizdeki temizlik malzemelerini tamamlasak da eksikler bitmiyordu. Chan, biz içeriyi toparlarken Felix ve Hyunjin'in tozunu aldığı odalarını süpürecekti ki, aralara da girmek için süpürgenin sopasını çıkarmış bir daha da yerine oturtamamıştı. Sorun onda değildi tabii, süpürgemiz bayağı bir eski olduğu için bazı parçaları kırıktı ve hava kaçırıyordu.
Ne yapacağımızı bilmeyen bir şekilde birbirimize bakarken normalde mutfağı temizleyecek olan Minho elinde bir koli bandıyla yanımıza geldi. "Sakin olun, halledeceğim." Sonra da Chan'la birlikte süpürgenin sopasını bantla sabitlemeye başladılar.
Ben de onlar işlerini halledene kadar Jeongin'i aramaya karar verdim. Odamı toparlarken telefonuma göz atmış ve cevapsız aramasını görmüştüm.
Evde Hyunjin'le Felix'in bağıra bağıra şarkı söyleyen seslerine birazdan süpürge sesi de dahil olacağı için balkona çıkmaya karar verdim. Terliklerden birini ayağıma geçirip kapıyı kapattım ve Jeongin'in ismine tıkladıktan sonra da telefonu kulağıma sırtımı da duvara yasladım.
"Yine uyuyor muydun?" diye açmıştı telefonu. Sesi enerjik geliyordu ve sorduğu sorunun üzerine gülmüştü.
"Hayır, uyanalı çok oldu ama temizliğe giriştik." dedim. "Sen n'apıyorsun?"
"Hiiç," dedi kelimeyi uzatarak. "Seungmin'le takılıyorduk. Temizlik yaptığına göre bugün buluşamayız herhalde. Akşama da yorgun olursun."
Bir süre düşündüm. O sırada gözlerimi bomboş balkonumuzda gezdiriyor oluşum aklıma bir fikir getirirken "Evde takılırsak yorgunluğum beni etkilemez. Akşam bize gelmeye ne dersin?" diye sordum.
"Seni göreceğim her duruma tamamım ben." dedi. "Sizinkiler de sorun etmezse tabii."
"Saçmalama, onlar da seni çok merak ediyor zaten."
"O zaman akşam görüşürüz. Seni fazla tutmayayım, kolay gelsin."
Telefonu kapattığımda bir süre daha balkonu inceleyip ne yapabilirim diye düşündüm. Ardından burayı temizlemeden önce istediğim şeyin evde olduğundan emin olmam gerektiği için mutfağa geçtim. Bu evde kullanılmayan şeyler satılabiliyordu haberiniz olmadan.
Mutfakta bir süre ocağı silen Minho'nun odaklanmış halini izledim. Sonunda beni fark ettiğinde bana tek kaşını kaldırarak baktı.
"Sen neden bir şeyler yapmak yerine orada durmuş beni izliyorsun?"
"Ev süpürülmeden nasıl yerleri sileyim?" Omuz silktim. "Neyse, sana şeyi soracaktım. Bir ara Felix'in yatak olarak kullandığı büyük bir minder vardı. O nerede, biliyor musun?"
Bakışlarını yukarı kaldırıp düşündü bir süre. "Bilmem, Felix kaldırdı onu. Ona sorsana."
"Çok enerjiğim ve enerjimi temizliğe saklıyorum." dedim yüzümü buruşturarak. "Hyunjin'in bu enerjimi sömürmesini istemiyorum."