kırk iki

29K 1.7K 290
                                    

Kendimi rezil etmekten bıkmadığım dakikaların sonunda Selma teyzelerin evinin önünde durduk çok şükür. Çiçek almıştık sadece. Çikolatayı ben alsam daha iyi olur diyerek bol bol gülmüştü Cihangir.

"Hadi bakalım. Annem heyecanla bekliyordur şimdi," diyen Cihangir'le indik arabadan. Aklıma gelenle "Cihangir, kız kardeşinin adı neydi?" diyerek uzattığı elini tuttum. "Ecrin yavrum. Hastanede tanışmadınız mı?"

Merdivenlere adımlarken "Aslında tanışmıştık ama kafam pek yerinde değildi," dedim.

Kafasını yan yatırıp imayla güldü. Bakalım ne geliyor gene. "Annemin adını unutmamışsın."

Ha o mesele. Tabi unutmam. Canım kayınvalidem. Pamuk gibi kadın. "Selma teyze baya sevdi beni. Sen hastanedeyken biz planlar kurma aşamasına bile geldik. Beni üzersen çekeceğin var ondan. Diyim yani."

Kahkaha atıp kapının önünde durdu. "Güzelim siz iki kadın bir olup beni mi delirteceksiniz? Ben baya sevdim o zaman bu halleri."

Daha dur yeni başlıyoruz başkomiserim. Vahlandığın günlerde gelir o vakit.

Onu cevapsız bırakıp zili çaldım gülerek. Koluyla belimi sarıp göğsüne çekti bedenimi. Göz göze, dip dibe. Ayol biz aşığız.

Çok geçmeden Selma teyze önde, Ecrin arkada kapıyı açtılar. "Hoşgeldiniz yavrularım," diyen Selma teyzeyle kalbim bir hoş olmuş siz düşünün. Canım ya, çok seviyor beni.

"Hoşbulduk," diyerek ayakkabılarımızı çıkarıp sarılma faslının ardından girdik içeri. Cihangir'in yönlendirmesiyle oturma odasına girdik, yan yana oturduk koltuğa. Annesiyle kardeşi de karşımıza oturdular. Selma teyze "Nasılsın güzel kızım?" diyerek gülümsedi.

"İyiyim Selma teyze, sen nasılsın?" diye sakince karşılık verdim. Cihangir'in belimde gezinen parmakları karnımda kelebekleri uyandırsada sakin olmaya çabaladım. Rezil olmak istemezdim ilk dakikalarda.

"Bizde iyiyiz. Ne zamandır bugünü bekliyorduk valla. Daha yakından tanımak istedim oğlumun kıymet verdiği insanı."

Niyeti yeterince açık olduğuna göre hadi evlenelim. Yani Cihangir'le.

Cevap verecek bir şey bulamazken beni zor durumdan kurtarırcasına Cihangir "Yemeye geçsek o zaman. Çok acıktım anacım ben," diyerek ayaklandı. Onunla birlikte herkes ayaklanıp bana öncelik vererek hazır olan yemek masasında yerini aldı. Cihangir'in yanında ben, karşısında annesi ve benim karşımda da geldiğimden beri sadece bizi süzen Ecrin.

Selma teyze çorbaları doldurarak "Afiyet olsun," diyerek açılışı yaptı. Bir yandan dikkatle çorbamı içerken bir yandan da kendimi gelecek tüm sorulara hazırlıyordum. Zaten çok geçmeden "Annenler nasıl Kiraz kızım?" diyen Selma teyzeyle boğazımda koca bir yumru oluştu. Beklediğim bir soruydu ve art niyetle sormadığını biliyordum. Ama, ama işte.

Cihangir'in de donduğunu tepkisizce beklediğini görünce oluşan ortamdaki rahatsız edici sessizliği "Annem ve babamı küçük yaşta kaybettim," diyerek boğazımı temizledim. Kafamı kaldırdığımda Selma teyze mahçupça baktı bana. "Kusura bakma kızım, bilemedim ben."

Buruk bir tebessümle karşılık verdim. "Estağfurullah Selma teyze. Ben babaannemle büyüdüm. Babaannemi de yakın zamanda kaybettim."

"Başın sağ olsun yavrum. Kusura bakma tekrar," diyerek sessizliğe ve sonrasında gelecek soruya odaklandım. Ecrin geldiğimden beri ilk kez konuşarak "Okuyor musun Kiraz abla?" dedi.

"Evet, hemşirelik son sınıf öğrencisiyim. Staj yapıyoruz şu sıralar. Aynı zamanda açıktan çocuk gelişimi oluyorum. Sen ne istiyorsun bölüm olarak?"

Gülümseyerek "Ben hukuk istiyorum aslında ama bir tarafım öğretmenlikte istiyor. Henüz karar veremedim," dedi. Sonra "İki üniversite zor olmadı mı bir arada?"

"Aslında zor olmadı. Sadece hemşirelik istemiyordum, hayalim değildi ama gelince tekrar hazırlanmak istemedim. İlk başta istemediğim bir bölümü okumak zordu. Zamanla sevdim diyebilirim."

Masanın altından tebessümle elimi sıktı Cihangir. Selma teyze merakla dinleyerek baktı bana. Keza Ecrin de.

"Hayalin neydi peki?" diyen Cihangir'di bu defa. 

"Anasınıfı öğretmenliği. Alakasız bölümler ama öyle bir istekti işte. Bu yüzden sonrasında çocuk gelişimi okumayı tercih edip ileriye dönük kreşlerde çalışmaya hazırlık yaptım diyebiliriz."

Sonrasında yemeklerimizi sessizce yedik. Ellerimi yıkamak için beni banyoya yönlendiren Cihangir'i takip ettim. Banyoya girmeden kapısının açık olmasıyla "Odana girebilir miyim?" diyerek cevap beklercesine arkamı döndüm.

Elimi tutup beni odanın içine çekip "Sormana gerek yok yavrum. Benim odam senin odan sayılır artık," diyerek ışığı yaktı. O, yatağın kenarına otururken ben kütüphaneye doğru adımladım. Klasiklerle dolu kitaplık özenle dizayn edilmiş, kusursuz gözüküyordu. "İstediğin kitabı alıp okuyabilirsin güzelim. Çekinmene gerek yok," diyerek ne ara arkama geldiğini anlamadığım şekilde belime sarıldı. Kafasını omzuma dayayıp dudaklarını tam boynuma bastırdı.

Huylanırken kafamı geriye onun omzuna attım. "Cihangir," derken içim gidiyor gibiydi.

"Efendim yavrum?"

Belimdeki ellerinin üzerine ellerimi koyup "Annen bizi görse yanlış anlayacak. Daha ilk dakikalardan rezil olacağım ama ben ya," diye isyan edercesine mırıldandım.

"Bebeğim sadece sarılıyorum. Kitap bakmana yardımcı olmak istiyorum ben," diye masum masum konuşunca kıkırtıma engel olamadım. "Ne kadar da iyi niyetlisin sen böyle başkomiserim."

"Hepsi iyi niyetimden."

Bir süre sarıldık birbirimize kitaplığın önünde. Dudakları tekrar boynuma değdi. "Seni seviyorum yavrum," diyerek tamamladı kendini.

Ardından eşlik ettim bende ona. "Bende seni seviyorum."

🍒

Düzenlenmiştir.

Oylar yorumlar oldukça düşük. Ben gene hastayım, ev şu an misafirlerle dolu ama buna rağmen düzenleyip yolluyorum size.

Lütfen emeğin karşılığını verin.

Seviliyorsunuz<3

KISADIR AŞKIN BOYU | Yarı Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin