Keyifli okumalar...
***
Hina
Pekala.
Spatül ile vidaları gevşetmek beklediğim kadar kolay değildi. Hele ki parmaklarım yağ yüzünden kayıp iki tırnağımı kırdıktan sonra ter içinde kalmışken hiç kolay değildi.
''Hadi ama seni paslı şey.'' Çimenlerin üzerinde yığılmaya başlayan vidalara birini daha eklerken homurdandım. Son bir tane kalmıştı.
Sıcaktan alnıma yapışan saçları geriye tararken suratıma dün Ekosistem Arazileri'nden almak için uğradığım yağ bulaştı. Umbira'ya boşuna teşekkür etmemiştim.
Bana harika bir fikir vermişti.
Zecrik'i görmek için gama eksenine ne önde ne de arkada yer alan kapılarından giremiyordum ama hemen yanında olan teta eksenine girebilirdim. Elbette teta ekseninin girişinde yer alan kişilik çipi taramasından geçmem imkansızdı. Gama gibi teta ekseni de benim için yasaklı bölgeydi. Bir doktor ya da dokumacı olmayan kimse giremezdi.
Son vida yere düşünce zaferle yumruk yaptığım ellerimi havaya kaldırdım. Acele ile etrafıma göz atıp kimsenin etrafta olmadığını onayladıktan sonra yağladığım paneli ses çıkarmaması için yavaşça çektim. Ve önümde uzanan kanala baktım.
Ah haklı çıkmıştım.
Teta ekseninin gama eksenindeki gibi bir arka kapısı da yoktu. Ama eski bir havalandırma sistemi vardı.
Dün Umbira beni ikna etmek için bakımdan sorumlu görevlinin gevezeliklerine bana söylemeseydi bu fikir asla aklıma gelmezdi.
Tahmin ettiğim gibi kimse kullanılmayan bir eksen için yeni havalandırma sistemi kurmamıştı. Ve bu benim için arka kapıyı yaratmıştı.
Kocaman gülümserken vidaları, yağ tüpünü ve spatülleri çantama geri koyup boynuma astım. Zecrik ile içerde olduğumuz zaman bizi çevreleyen havanın serin olduğunu hissetmiştim. Odanın tavanının oldukça yüksek olduğunu göz önüne alırsak hava akışı tepeden değil duvarlardaki bir noktadan içeriye giriyor olmalıydı. Yani havalandırma sistemi hala sağlamdı ve içine girip emeklediğimde eninde sonunda icatların olduğu odaya varacaktım.
Derin bir nefes alıp içeri girdikten sonra dikkat çekmemesi için paneli çekip eski yerine yerleştirdim. Kanalın içinde dikkatlice ayağa kalkıp köşelerden tutunup bedenimi yukarıya çektim. Yatay konuma gelen kısımda eğilip emeklemeye başladım.
Numune çantamın kayışına takılıp omzumun üzerine düştükten ve dar alan yüzünden onlarca kez kafamı kanalın tepesine vurduktan sonra nefes nefese kalmıştım. Çabalarım sonuç verip istediğim çıkışı duvarda bulduğumda, dışarıda yer alan havalandırma girişinin aksine ızgaralı bir panel değil filtreli olmasına sevindim.
Çünkü dışarıda yer alan vidaları açabilmem imkansızdı. Ellerimi dayayıp sertçe itince yerleştiği oyuktan çıkan filtre yere düştü. Odanın içinde yankılanan çarpma sesiyle yüzümü buruşturdum. Birkaç saniye birilerinin odaya dalıp beni yakalamasını beklesem de kimse gelmedi.
Korkuyla hızlanan kalbim yavaşlayınca sürünerek kanaldan çıktım. Sırt üstü zemine uzanıp soluklanırken sergilediğim aşağılayıcı gösteriyi kimsenin görmemesine memnundum.
Ayağa kalkıp kıyafetlerimi düzeltirken havalandırma sisteminin hala aktif olmasına minnettardım. Toz ve ne olduğu belirsiz pislikle kaplı olmak istemezdim.
Hızla etrafa göz atıp Zecrik ile geldiğimiz koridorun yerini saptadım. Ardından aksi yönde ilerleyip duvarları taradım.
Buralarda bir yerde bir kapı olmalıydı. Havalandırma kanallarında sürünüp içeri girmek için uğraşmamın sebebi buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yedi Gün Son Nefes
Science Fiction-Giraj- Besin zincirinin en tepesinde artık ukalar vardı. İnsanlık gökyüzünde süzülen şehirlerinde yaşamaya devam ederken başardıkları çarpıcıydı. Tek amacım yükselmek ve yükselmeye devam etmekti. ''En Tepedeki Ojusa ve Çapadaki Ukate adına üç oluşu...