Keyifli okumalar...
***
Giraj
Ölmeyi istedim. Dizlerimin üzerinde harabe kampa bakarken, aklımı kaçırmaktansa ölmenin daha iyi olacağını düşündüm. Sessizlik... Sadece sessizlik vardı.
Bütün kampı gezmiş, bütün evlere tek tek bakmıştım. Defalarca Kgo'ya seslenmiş, Kata'nın bir yerlerden çıkmasını beklemiştim.
Ama sadece sessizlik vardı. Kampın ortasında dizlerimin üzerine yığıldığımda Hina sesini çıkarmamıştı. Sadece kabullenmemi bekleyerek suratıma bakmıştı. Kimse yoktu.
Lanet olası tek bir insan bile yoktu.
Aklımı mı kaçırmıştım?
Hina beni ürkütmekten korkar gibi nazikçe ellerinin arasına aldığı yüzüme dikkatle baktı. ''Burası sadece gölgede kaldığı için bitkilerin çoğalmadığı bir harabe Giraj. Sana söyledim. Burada yaşayan insanlar yok.''
Ellerine şiddetle vurup kendimden uzaklaştırdım. ''Saçmalama! Ben on yıldır buradayım. Onlarla birlikte yaşadım. Onlar, onlar...'' Ellerimi saçlarıma daldırıp sıktım. Sahi onlar neredeydi?
Hina kendime zarar vermemem için bileklerimi nazikçe çekiştirdi. ''Kaç yaşında olduğunu düşünüyorsun Giraj?''
Çizikler ve yaralarla dolu ellerime baktım. Derim her zaman bu kadar canlı mıydı?
''Ben, ben yirmi dokuz yaşındayım.''
Parmaklarını yanağımda gezdirip gülümsedi. ''En az benim kadar gençsin belki de daha genç. Sana söyledim burada kimse bir haftadan fazla hayatta kalamaz. Kaç gündür buradasın bilmiyorum ama kendi düzleminden farklı oksijen seviyesine geçiş yapmak zihnini bulandırmış, yalnızlığı ve korkunu hayal gücünle doldurmuşsun.''
Yanağımı eline iyice bastırırken sordum. ''Aklımı mı kaçırdım?''
Bana cevap verecekken saçlarını savuran rüzgarla başını gökyüzüne çevirdi. Köklerden oldukça uzakta kalan kampımın sınırında bize son hızla yaklaşan duman fırtınasını görünce, sol yanağından süzülen yaşa inat gülümsedi. İstesek de bir ukaya zamanında varamazdık.
Dizlerinin üzerine çöküp bana sarıldı. ''Bir hayalperest ile tanışmak onurdu.''
Giraj. Hayalperest. Bana bu ismi bu yüzden mi vermişlerdi?
Artık bilmemin imkanı yoktu. Gülümsedim. ''Seninle de tanışmak öyleydi, gerçek.'' Hina.
Duman bizi vurduğunda hala birbirimize sarılıyorduk. Bir kaya parçası gibi yere devrildiğimizde, ikimiz de kımıldamadık. Ciğerlerimiz çöküp gözyaşlarına boğulurken bile ayrılmadık.
Ölüm, ölüm acıtıyordu.
22.düzlemden akan sular, sporların varlığına karışırken etraf karardı.
Atık sular ve insanlar şehri dünya.
Elveda.
***
Ve geldik bu maceranın sonuna! 😁
Böyle bir son beklemediğinize eminim ama acımasız yanım yine rahat durmadı. 😈
Şaka bir yana YGSN hiçbir zaman mutlu bir hikaye değildi. Taslak halinde son halini gelip tam bir hikaye olana kadar ki süreçte her zaman mutsuz bir son yazacağımı biliyordum. 🙈Elbette siz umut ile Hina'nın Zecrik ile buluşmasını, Dokumacı Repias'ın sırlarının ifşa olmasını ya da Giraj'ın en tepede hedeflediği 1.düzleme dönüp yeni bir yönetim şekli kurmasını bekliyor olabilirsiniz.
Hayalinizde mutlu sonunuz için sonsuz alternatifin birine tutunup benim yazdıklarımı unutmayı seçebilirsiniz.🥰Sözün özü içinde pek çok duygunun barındığı, hayatta kalmak ve aşkın çelişkilerinin yer aldığı YGSN umarım benim kadar sevmişsinizdir.🤩
YGSN için yorumlarınızı bu satıra bırakırsanız sevinirim.💫
Yeni bir macerada görüşünceye kadar hoşça kalın❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yedi Gün Son Nefes
Science Fiction-Giraj- Besin zincirinin en tepesinde artık ukalar vardı. İnsanlık gökyüzünde süzülen şehirlerinde yaşamaya devam ederken başardıkları çarpıcıydı. Tek amacım yükselmek ve yükselmeye devam etmekti. ''En Tepedeki Ojusa ve Çapadaki Ukate adına üç oluşu...