-11-

597 48 12
                                    

Keyifli okumalar...

***

Giraj

Alnımdan süzülen terler gözlerimin içine girip canımı yakarken, aldırmadan yürümeye devam ettim. Maskenin kayışları tenimde koyu birer iz gibi kalmıştı. Her ne kadar kamptakiler kadar soluk tenli olmasam da, güneşi her daim teninde hisseden bir dokumacının esmer tenine de sahip değildim.

Beşer metre boyunda, aralıklarla uzanan ukaların baş kısmındaki kozalara baktım. Parlak kızıl yuvarlakları çeviren mor yaprakları ilk kez gören biri güzel olduğunu düşünürdü. Hatta bunun için çantamdaki son besin barı üzerine bahse bile girerdim.

Onlara uka dememizin nedeni de buydu.

Öğretici Hans'ın geçmişte bana söylediği bir cümleyi anımsadım. ''Onlara neden uka adını verdiler sanıyorsun? Ukate'ye alan saygılarından üç iplik gibi adının ilk üç harfi ile saygılarını sundular.''

O zaman Ukate'nin isminin anlamının ölümcül derecede güzel olduğunu da uka kelimesinin farklı bir anlam taşıdığını da düşünmemiştim. Aynı saygı ya da başka nedenden taşıdıkları ismin onlara ne kadar uyduğunu düşünmediğim gibi.

Uka. Öldüren güzellik.

Her ne kadar maskemin ağzımı ve burnumu kapattığından emin olsam da istemsizce kayışlarını biraz daha sıktım. Kozaların ne zaman açılacağını tahmin etmek imkansızdı.

Açılan kozalardan yayılan gri renkli sporlar, şiddetli rüzgarlarla gezegenin her tarafına yayılırdı. Duman fırtınaları dememizin sebebi buydu. Yanan bir binadan çıkan yoğun dumanları andıran bu görüntüyü ilk gördüğümde Ankli beni paraşütümdeki iplerden yeni kurtarmıştı. Tek kelimeyle dehşete kapılmıştım.

Neyse ki Ankli o anda erzaklar ile gelen maskeye zamanında ulaşıp burnumu ve ağzımı kapatmayı başarmıştı.

Nefes almanın ölüm olduğu bir gezegen.

İşte yeni dünya buydu. Besin zincirinin tepesinde artık insanlar değil, ukalar vardı.

Beslenme zamanları geldiğinde güzelliklerinin altında gizlenen ölümü havaya salıp, avlarını kolayca avlarlardı. Tek bir nefes. Tek bir nefes ciğerlerinin çökmesine, sinir sisteminin kilitlenerek bedeninin felç olmasına neden olurdu.

Kurtulma imkanı olmayan bir kapan.

Beslenmenin kısır döngüsü.

Cesetler birkaç saat içinde ukaların kökleri tarafından sarılmaya ardından çürümeye başlardı. Ta ki geriye hiçbir şey kalmayana kadar.

Hayatta kalanlar için biraz daha hava karşılığı yapılan acımasız bir anlaşma. İnsanlığın yeni düzeni buydu. Statü sınavları ile nüfusun beşte biri, ukaları beslesin diye 23.düzleme atılırdı. Bir hafta yetecek yemek ve maskeler ile birlikte.

Beş kamptan paraşütü ilk bulan, yeni geleni ve yiyecekleri alırdı. Çapadaki tek kural buydu.

Onlara ihtiyacımız vardı. Gezegen ne kadar yeşil ve yaşanabilir olsa da ukaların varlığı bütün bitkileri ve suları zehirliyordu. Hayatta kalmak için tek yolumuz, üstümüzdeki düzlemlerden gönderilen yiyecek ve maskelerden ibaretti.

Yeni bir çocuğun gökyüzünden süzülmesini ve hayatta kalabilmemiz için ihtiyacımız olan şeyleri elde etmeyi dilemek acımasızcaydı, biliyorum. Ama yaşamaya devam edebilmemizin tek yolu buydu.

Tek başına dışarı çıkmak delilikti.

Kert'in hayatta kalma ihtimali bu kadar düşükken, diğer kamplara giden habercilerin hiçbiri dönmemişken, canıma susamış olmalıydım. Ama umut etmeyi bırakamazdım.

Yedi Gün Son NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin