2. Bölüm: Barut Sancak

32 6 14
                                    

"Başarı final değildir, başarısızlık da ölümcül değildir. Önemli olan devam etme cesaretidir."

-Winston Churchill-


Müdürün odasına doğru yürürken yanımda yürüyen Venüs'ün elini sıkıca tutuyordum. İlk defa müdürün odasına gitmiyordum. Gerilmemin sebebi arkamdan gelen beşliydi. Onlarla birlikte müdürün odasına çağrılmıştım.  İstemsizce kötü bir şey yaptığımı düşünüyordum. Aklıma tehditler savurduğum öğrenciler geliyordu. Onların beni müdüre şikayet etmiş olma ihtimali var mıydı onu düşünüyordum. Galeyan Lisesindeki hiçbir öğrenci de öyle bir hamur yoktu ama yine de şüphelenmeden edemiyordum. 

Başka bir ihtimal daha vardı tabi. Müdür beni kavga ya da tehditler yüzünden çağırmıyor da olabilirdi ama bilemiyorum. Genelde okul ikincisini değil okul birincisi olan o şeytanı çağırırdı. 

Dostum içimde çok kötü bir his var.

"Sakin ol Deniz."

"Olamıyorum."

"Belki bir yarışma falan olmuştur. Temsil etmen için çağırıyorlardır."

"Bunlarla mı?" dediğimde Venüs gözlerini devirdi. Elimi biraz daha sıktı. "Endişelenme," dedi arkamızda yürüyen Batuhan. Dişlerimi gıcırdattım. "Ben hep gidiyorum, o kadar gerici bir ortam değil. Hem müdür yardımcısı da varsa çay, kahve falan ısmarlıyor."

"Batuhan," dedi Venüs uyarıcı bir ses ile. "Bence bir süre konuşma."

"Ne? Ne dedim ki?"

"Bir şeyler demeye devam etmek istiyorsan sus yoksa ağzındaki tüm dişleri eline dökerim!" dedim sertçe.

"Gününde mi bu?" diye fısıldadığını duydum Batuhan'ın ama sesimi çıkarmadım. Venüs ve ben önde yürürken diğer beşli arkamızdan geliyordu.

Ben onlar gibi milleti dövmüyordum sadece tehdit ediyordum. Ben de söz vardı, icraat yoktu ama onlarda her ikisi de vardı. Hala hazmedemiyordum. Neden onlarla aynı anda çağırılmıştım ki? Bu beni daha çok endişelendiriyordu. İçimde çok kötü bir his vardı. Ve benim hislerim genelde doğru çıkardı.

"Neredeydi bu müdürün odası?" dedim Venüs'e. Venüs omuz silkti. 

"Bu koridorda diye biliyorum," dedi. Müdürün odasına gelişlerimi saysam on parmağı geçmezdi.

"Şurada," dedi Alev ve hemen yanımıza geldi. Gülümseyerek bize baktı. Başını sağa doğru yatırdığında siyah saçları omuzlarına döküldü. Kızlara çok sevecen davranıyordu. Tabi onun hakkında ileri geri konuşanların dışında.

Müdürün odasının önünde durduk hepimiz. İçeriden gülüşme sesleri geliyordu. Demek ki eğitim-öğretim hayatımı tehlikeye atacak bir şey olmamıştı. "Ben sınıfa gidiyorum," dedi Venüs. Başımı salladım ve çantamı ona uzattım. Çantamı alıp omzuna astı. O giderken ben de odanın kapısını tıklattım. İçeriden gel komutunu duyunca kapıyı açtım ve başımı içeri uzattım.

"Hocam-"

Biri kapıyı dışarıdan ittiğinde sözüm kesildi ve arkamdaki beşli odaya girdi. Kaşlarımı çattım. Onların arkasında kalmıştım. Müdürü tam olarak göremiyordum. Hepsi benden uzun ve yapılıydı.

"Bizi çağırmışsınız," dedi Mahir.

"Evet, evet. Bakın hocam bu beşi okulun en güçlü öğrencileri." 

HayatsızlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin