VIII

887 70 40
                                    

Koray: Soner

Koray: Aklım sende kaldı

Koray: İyi misin?

Koray: Gittin mi hastaneye? (13.28)

Soner: İyiyim (13.58)

Soner: Gitmedim evdeyim

Soner: Dün yaptığın sargı duruyor

Koray: Oğlum gidip bilen birine göstersene

Koray: Bayağı kötüydü

Koray: Belki bir şey vardır

Soner: İstemiyorum

Soner: Kalsın böyle

Soner: Halim yok zaten

Koray: Gelecek misin bugün derse?

Soner: Yok

Koray: Evdesin yani?

Soner: Evet

Soner: Uyuyacağım

Koray: Tamam dikkat et kendine
(Görüldü 14.32)

Koray'ın mesajına baktıktan sonra cevap vermeden çıktım. Konuşmak istemiyordum. Bu sadece ona özel bir durum değildi. Bugün derse gitmediğim için meraklanan arkadaşlarımın da mesajlarına cevap vermemiştim. Zira kalbim ve beynimin verdiği büyük savaşın arasında kalmış biri olarak, kimseyle konuşmak için gücüm yoktu.

Dün Koray gittikten sonra odama dahi gitmeye halim kalmadığı için kendimi koltuğa bırakmıştım. Hala uzanıyor olduğum koltuk belimi ağrıtmış olmasına rağmen hareket etmek istemiyordum. Kolumu dahi kaldıracak halim yoktu.

Uyanmak istemiyordum. Hep uykuda kalmak, yaşadıklarımı bu dünyada bırakmak istiyordum. Uyuyunca acılar geçmiyordu belki ama hafifliyordu.

Normalde kaçmak bana göre değildi fakat şu an kendimi güçsüz ve aciz hissediyordum. Güçlü görünmek umrumda değildi.

Uyuşmuş bedenimi zor da olsa doğrulttum. Dün öğlenden beri tek lokma bir şey girmeyen midem ağrıyordu fakat iştahım yoktu. Dünkü olayda üzeri oldukça karışan sehpada göz gezdirdim ve sigarama uzandım. Koray sağolsun elinden geldiğince toparlamaya çalışmış, yerdeki cam parçalarını toplamıştı.

Tam sigaramı yakmıştım ki telefonum tekrar titredi.

"Ne susmaz telefonsun ulan."

Telefonu tamamen kapatmak için elime aldım. Bir süre kapalı kalması daha iyi olacaktı. Tabii bu düşüncem, gelen mesajları görünce sekteye uğradı.

Baha: Niye gelmedin bugün?

Baha: Soner adam akıllı konuşmamız lazım.

Baha: Böyle bitemez

Baha: Ben seni seviyorum.
(Görüldü 14.56)

Histerik bir kıkırdama kaçtı dudaklarım arasından. "Seviyormuş." diye fısıldadım kendi kendime "Yalancı piç." diye devam ettim. Gülüşüm aksine gözlerim dolmuştu.

Bu zamana kadar her şeyi kabul etmiştim fakat aldatılmak, aşkından gözü kör olmuş beni bile aşıyordu.

Hep daha iyisi olması için kendimden bir şeyler verirken, daha kötüsüne doğru giden bir ilişkimiz vardı. Çok geç farketmiştim. Buna rağmen büyümeye devam eden nefretimin yanında, cılız da olsa kendini belli eden bir sevgi vardı. Hala ona kıyamıyor olmak beni delirtiyordu.

İsim Şehir (bxb & texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin