XXVI

598 58 15
                                    

"Kendimden kaçtım, sana döndüm
Ne gururla diner, ne inatla bu hasret.
Eğer istersen, gönlüm yine teslim olacaktır,
Ha gayret."

****

Koray cebinden zar zor çıkardığı anahtarı kilide takıp çevirdi. O sinirden gözü dönmüş hali toz olup uçmuştu sanki. Alkolün etkisi ile bulanıklaşan zihni Soner'in beklenmeyen itirafı ile kendine gelmişti. Ancak büründüğü sessizlik ile bir hayaletten farksızdı.

Gıcırdayarak açılan kapıdan içeriye doğru attığı birkaç adım sonra Soner'in gelmediğini fark edip arkasına baktı. Soner yüzündeki tereddüt ile onu izliyordu. Cesaret ile yanan gözlerinden eser kalmamıştı.

"Dikilecek misin orada?"

Bir süredir sessiz durduğundan, ondan önce de boğazı yırtılırcasına bağırdığından dolayı sesi pürüzlüydü. Soner ise kafasını sallayıp çıkardığı ayakkabılarının ardından içeriye adımladı. Annesini takip eden mahçup bir çocuk gibiydi.

Mekandan çıktıktan sonra neredeyse hiç konuşmamışlardı. Soner, sahile geçebileceklerini söylemişti fakat Koray itiraz edip eve gitmek istediğini söylemişti. Zaten aşırı yorgun hissediyordu. Böylece Soner'in günlerdir arayıp bulamadığı o eve gelmişlerdi. Şansa bakın ki Soner'e çok da uzak değildi. Hatta belki de defalarca önünden geçmişti.

Koray kendi arabası ile geleceğini söylese de Soner izin vermemiş, keçi inadına rağmen Koray'ı ikna etmişti. Etmişti etmesine de Koray yol boyu tek kelime etmemişti. Öyle korkutucu bir sessizlik çökmüştü ki üzerine, Soner'in umudu giderek azalıyordu. Kaçınılmaz bir sona  doğru ilerliyor hissediyordu.

Soner attığı ilk adım sonrası kapının yanına yığılmış iki çantayı görür görmez bunların Koray'ın valizleri olduğunu anladı ve hafifçe kaşları çatıldı. Ciddi ciddi gidecekti yani. Göğsü korku ile kasıldı. Buna izin vermeyecekti.

"Bir yere mi gidiyorsun?"

Sesi öylesine kısık çıkmıştı ki, ceketini çıkarmaya çalışan Koray ne dediğini anlamak için tekrar dönüp arkasına baktı.

"Evet. Yarın gidiyorum."

Onun ağzından duymak Soner'in canını ekstra yakmıştı. Çantalara takılı kalmış gözleri bir an kapandı ve titrek bir nefes aldı. Gidemezdi, gitmemeliydi.

"Ne olacaksa olsun" diye geçirdi içinden. Her şeyi anlatmanın tam zamanıydı. Zaten bir uçurumun eşiğindelerdi. Koray'ı kaybedecekse bile bu şekilde olmamalıydı.

Cesaret ateşinin tekrar alevlendiği gözlerini Koray'a çevirdi. Koray'ın da onu izlediğini görünce kafasını iki yana salladı ve yanına adımladı.

"Gitme."

Koray'ın ruhsuz yüzünde uzun süre sonra bir değişiklik oldu ve kaşları çatıldı.

"Yoruldum Soner. Sen ve Baha-..."

Sert sesi ile başladığı cümleyi bölen Soner'in yüksek sesiydi. Tam önünde durmuştu.

"Baha falan yok diyorum!"

Daha fazla onun adını duymak istemiyordu. Hayatını yeterince mahvetmişti Baha için. O zamanlar görmezden gelebiliyordu çünkü onu sevdiğini düşünüyordu fakat şimdi ona karşı bir şey hissetmiyorken ansızın önüne çıkması sinirini bozuyordu.

Koray'da Soner gibi çıkıştı.

"Anlat lan o zaman! Madem Baha falan yok ne yapıyordunuz o gün?"

İsim Şehir (bxb & texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin