EVETTT GENÇ BİR KURGU YAZMAYA NİYET ETTİM ARTIK. SIRF KAFAM DAĞILSIN DİYE ÖYLESİNE EĞLENCESİNE YAZDIĞIM BİR KİTAP LÜTFEN YAZIM YANLIŞLARINA DA DİKKAT ETMEZSEK VE HOŞUNUZA GİTMEYEN BİR ŞEYİ DÜZGÜN BİR DİLLE İFADE EDERSEK SEVİNİRİM.
NEYSE BÖLÜME GEÇELİİMMM
OY VE YORUMLARI UNUTMADIĞINIZA EMİNİM ÖMÜRCÜKLERİM HATIRLATMIYORUM BİLE ^3^
Açelyadan;
Kafamın hafifçe titremesiyle kaşlarımı çattım. Şuan yattığım yatak neden avmlerde içine 2 lira atıp masaj adı altında değişik titreşimlerinden veren koltuk gibiydi anlamadım ama çok sorgulamadan kolumu yastığın altına alarak rahat bir pozisyona geçtim. Eğer bu hayatta çok sorgularsanız ya merakınızdan ya götünüzden olurdunuz maazallah. Hoş ben sadece uykumdan olurum da neyse.
Hala daha rahat hissedemediğimde uykuya kendimi verememiştim. Üstümdeki yorgandan tek ayağımı çıkardığımda yüzümde bu anın verdiği huzurla bir gülümseme oluştu. Aynı zamanda evden süpürge sesi de yükselmeye başlamıştı. Hayır hayır hiçbir şey uykumdan önemli değildi.
Yastığı başımın altına iyice yerleştirmemle beraber yataktan bir şeyin düşmesi bir oldu. Yüzümdeki gülümseme anbean solarken gözlerim hızlıca açıldı. O hiçbir şey derken aralarında telefon yoktu dikkatinizi çekerim. Eğer sizin de telefonunuz yere düştüyse değil uykunuzdan kolunuzdan bile vazgeçebilirsiniz.
Yataktan deli gibi bir hızla kalkıp yere düşen telefonumu aldım. Elime aldığımda titreyen şeyinde telefonum olduğunu anladım. Her bir kısmını dikkatle inceledikten sonra telefonun ana ekranıyla bakıştık. Alarm çalıyordu.
Saat 08.34
Yazan ekrana çatık kaşlarla baktım. " Allah allah niye kurdum ki bu saate bir şey mi vardı bugün?" diyerek bakışlarımı duvara diktim. Aklıma gelenle gözlerim sonuna kadar açılırken çığlık atmadan yapamadım.
" Ah salak kafam! Okul var bugün okul gerizekalı hala aval aval bak saate!" diye kafama vura vura yataktan çıktım. Odamın kapısını açtığımda evdeki süpürge sesi daha da kendini gösterirken içine benim de sesimi yuttu.
" Bir Allahın kulu da bu güzel kızımızın okulu var niye uyanmıyor acaba diye girmedi mi odama ya?" diye çığlıklar atarak banyoya girdim. Kimsenin cevaplamasını da beklemedim çünkü cevaplamayacaklardı biliyorum.
Hızlıca işlerimi hallettikten sonra odama uçtum. Okul kıyafetlerimi ütülemediğimden dolayı üstüme okulla uyumlu olacak şekilde kırmızı tişört ve siyah bir pantolon geçirdim. İlk günden kıyafet kontrolü yapmazlardı herhalde.
İçine hiçbir şey koymadığım çantamı ve kot ceket demeye bin şahit isteyen kot ceketimi alıp kapıya doğru koşmaya çalıştım. Evet çalıştım çünkü bir yandan da çoraplarımı giymeye çalışıyordum.
" Çıkıyorum ben" diye bağırırken abim mutfak kapısın da elinde ekmek arasıyla belirdi. Üstündeki mutfak önlüğüyle komik dursa da gülmeden yanağından makas alıp ekmeğimi aldım.
" Cansın sen can" dediğimde görmesem de göz devirdiğine eminim. Beyaz ayakkabılarımı dolaptan alıp kapıyı açtım.
" Paran var mı senin nereye kaçıyorsun?" dediğinde ağzımda ki ekmekten konuşamasam da elimle var anlamında baş parmağımı havaya diktim.
" Hiç güven vermiyorsun da neyse geç kaldın bugün" dediğinde ona kötü bakışlarımı atarak daha doğru düzgün ayakkabılarımı giymeden kapıyı kapatarak bahçeye adımımı attım.
Sertçe ekmekten bir ısırık alıp sol ayakkabımı giyemeye çalıştım sekerek.
"Ya abi bir kere de düzgün koy şu peyniri ya" diye söylenmeden edemedim. Bizim kantinci Erol abi bile tostlara abimden daha fazla peynir koyuyordu. Hayır abimin koyduğu da beyaz peynir domatesti. Ne bu cimrilik anlamamıştım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Keskin Köşe
Teen FictionBir semtin için de İstanbul'un en gözde mahallesi ve bir yandan da İstanbul'un unutmak üzere olduğu mahalle. Onları ayıran ise küçük işlek bir cadde. Ya bu iki mahallenin gençleri bir okulda istemedikleri halde birleşirlerse ne olur? Aşk, Nefret, Do...