historia de un amor - julio iglesias
Meraklı bakışları üzerlerine çekmeleri kaçınılmaz; fakat bu dörtlü aralarında konuşmayı sürdürüyor ve dikkatleri şöyle bir silkinip atıyorlar. Kendisini Poe diyerek tanıtıyor adam, ellerinde tam çıkmayan mürekkep izleri gözüküyor, yanındakinin de isminin Ranpo olduğunu söylüyor ve prosedürden tekrarladığı bu tanıtım faslını bitirerek bozuk aksanıyla anlatmaya başlıyor.
"Her şey, her küçük ipucu, vampirlere işaret ediyor. Ben cesetleri çıplak gözle göremedim tabii ama- Ranpo nasıl gözüktüklerini anlatıyor bana. Göğüs ile boyun arasındaki bölgede diş izleri, kansızlıktan rengi çekilmiş bir ten, dehşet dolu gözler... İnanamazsınız. Kasabanın arşivinde kısa bir araştırma yaptığımda elime çok kıymetli gazete manşetleri ve günce sayfaları geçti. Geçmişte buna benzer bir vampir badiresi atlatmışlar, kurbanların bulunma sıklığı gittikçe artmış ama katil asla yakalanamamış, sonra ise bir gün hepsi kendiliğinden kesilmiş. Tıpkı şimdiki gibi, cesetlerde ısırık izleri varmış. Hakikaten çetrefilli bir durum... Bu konuyla ilgili bir hikaye yazıyorum. Vampirler ilgimi çekiyor doğrusu."
Akutagawa ağzı bir karış açık halde, bu adamı dinliyor ve her şeyi nasıl çözdüğünü lâkin kimsenin onu ciddiye almadığını düşünerek hüzünleniyor. Vampirlerin saçmalık olarak anılmasından hoşnut tabii. Fakat şu dedektif, işte o ürkütüyor onu: Sakladığı sırrı çakacak diye ödü kopuyor.
"Benim de ilgimi çeker vampirler."
Atsushi'nin gevşekçe gülümsemesinden şeytani bir zevk alıyor Akutagawa. Ama belirtmeliyiz, korkudan suskun kalıyor aynı zamanda, fazla belli ettiklerini zannediyor. Örneğin herhangi birisi dokunursa koluna, soğuk vücudundan anlayacak akmadığını kanının. Çok riskli bu iş fakat ısınıyor sanki şu adamlara.
"Bir vampirle tanışmak isterdim. Acaba gerçekten gümüş görünce tıslıyorlar mı? -parantez açılmalı ki, evet, tıslıyorlar.- Ya da sarımsaktan uzak mı duruyorlar? Onlara yardım etmek isterdim, çünkü vampirlerin nasıl insana dönüşebileceklerini bilen bir arkadaşım var..."
Poe, elini çenesine yaslayıp hayallere dalıyor, içkisini iki üç yudumda bitirip yenisini istiyor hemen. Akutagawa'nın dikkatini çeken tek nokta ise, vampirlerin insana dönüşebilme mevzusu- bu imkansız. İmkansız, değil mi? Bir şüphe çoktan tomurcuklanmış zihninde, eski haline nasıl döneceğini hiç araştırmadığını o anda fark ediyor. O kadar kabullenmiş bir kaderini, o denli umutsuz, çaresiz hissetmiş ki kendisini, bir çözüm yolu akıl etmeyi dahi unutmuş, öznel girdabının ortasına atlayıvermiş. Atsushi de garipsiyor Poe'nun sözlerini, pervasızca devam ettiriyor sorularını, geç saatten habersiz, şarabını böcekler basmış halde.
"Böyle bir şeyin mümkün olduğunu bilmiyordum. Vampir romanlarında hiç bahsetmezler çünkü. Peki, şu arkadaşınız," burada alçaltıyor sesini Atsushi, "eskiden bir vampir miymiş?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bernadette | shin soukoku
FanfictionMelek gibi gözükmeye çalışan bir grup şeytandan ibaretiz. Kendi yarattığımız çürümüşlükte boğuluyoruz ve halelerimizi bulmamızın hiçbir yolu yok. [akutagawa ryuunosuke x nakajima atsushi] [tamamlandı]