bernadette - IAMX
Ve bir kez daha Akutagawa, ne bok yiyeceğini bilemeden bekliyor Atsushi'nin tepkisini. Ardında ne gizlediği kendisinin de algılayamayacak kadar karmaşık olduğu yüz ifadesini bozarak konuşmaya zorluyor dudaklarını.
"Ne ima ediyorsun, Atsushi?"
Atsushi, madalyonu elinde sıkı sıkı tutuyor, Akutagawa'nın ölümcül bir sır misali sakladığı nesnenin varlığından en başından beri haberdar olması, ona bir çeşit güven ya da üstünlük hissi aşılıyor. Fakat Akutagawa'nın hâlâ, aciz yalanı açığa çıktıktan sonra dahi salak rolünü oynaması, sadece birbirlerine sahip oldukları bu mecburi ilişkide Atsushi'yi yalnızca elinde oynatabileceği bir kukla sayması, onu sinirlendiriyor. Akutagawa'ya tokat atma, zarar verme ve ona olan kuvvetli, zedeleyici aşkına bir isyan bayrağı çekme arzusuyla dolup taşarken buluyor kendisini.
"Neyi ima ettiğimi çok iyi biliyorsun, sevgilim. Benden sakladığın ya da en azından sakladığını zannettiğin adresten bahsediyorum. Bunu unutabilir, sineye çekebilirdim ama yüzüme karşı, gözlerime karşı yalan söylemen beni sarsmak dışında bir sike yaramıyor! Şimdi, bana sırlarını anlat," duraksıyor, yarım bir nefes alır gibi. "ve ben de sana benimkileri anlatayım. Ödeşelim."
Akutagawa, herhalde kaçışı olmadığı kanıksamış vaziyette, Atsushi'nin kelimelerinin her birinde birazcık daha batıyor. Dışarı çıktıkları eve hüküm süren tütsü kokusundan sonra, oldukları bahçenin serin, taze havası, kafasını bulandıran fikirlerini toplamasına katkı sağlayamıyor. Yüzüne çarpan meltemden hallice rüzgar, sıcak bir duşun getirdiği uyuşukluğu yanında sürüklüyor ve Atsushi'nin sarı, cilalı bakışlarında aradığı huzursuzluğu, tam da beklediği yerde buluyor. Konuşurken sözcüklerini itinayla ve biraz da savurganlıkla sıralıyor.
"Galiba, anlatmam gereken şeyler var. Lâkin bundan önce, senden özür dilememin lazım olduğunu zannediyorum-- evet, yalan söyledim ve bunu neden yaptığımı kestiremiyorum bile. Sadece... bilmiyorum! Seni korumak istiyordum herhalde ancak farkındayım ki şu kırılgan duygularını kırabilecek tek kişi benim. Ve bunun omuzlarıma bindirdiği yük, beni katlanılmaz bir sorumluluk içinde kılıyor. İnsan ilişkilerinde iyi değilim büyük ihtimalle, nedeni bu; ama emin olduğum tek şey, seni sevdiğim. Sana aşık olduğuma eminim, Atsushi. Bu yüzden acı bana.
Bu madalyonun içinde, aralarında beni vampire dönüştüren kişinin de bulunduğu bir topluluğun adresi ve birkaç elebaşının ismi yazıyor. Elime nasıl geçtiğini sorarsan eğer; bir canavar olarak uyandığımda hakikaten paniğe kapılmış olan tek kişi, kız kardeşimin bin bir zahmetle arayıp sorduğu, bulduğu bilgiler bunlar. O, şu anda yerin dört metre altında. Ama bunlar mühim değil.
Sana yemin ederim, o çetenin olduğu yere yüzlerce, binlerce kez gittim, hepsini katletmekti niyetim, ama korktum, geçmişte hiç yaşamadığım bir güvensizlik ve korkuydu bu tecrübe ettiğim ve binlerce kez geri döndüm gittiğim yoldan. Onları görüyordum, o sivri köpekdişlerini, kızıl, ölümcül gözlerini, kana susamış ruhlarını dahi algılıyordum. Fakat hiçbir zaman intikamımı alacak cesareti toplayamadım. Ve bu madalyonu asırlarca cebimde sakladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bernadette | shin soukoku
FanfictionMelek gibi gözükmeye çalışan bir grup şeytandan ibaretiz. Kendi yarattığımız çürümüşlükte boğuluyoruz ve halelerimizi bulmamızın hiçbir yolu yok. [akutagawa ryuunosuke x nakajima atsushi] [tamamlandı]