dokuz; seviyesizliğin primadonnaları

63 7 4
                                    

villainous thing - shayfer james

Akutagawa'nın avucundaki insan sıcaklığı hâlâ gitmemiş, kara gecenin ışıltılı yıldızlarına rağmen güpegündüz hissediyor onu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Akutagawa'nın avucundaki insan sıcaklığı hâlâ gitmemiş, kara gecenin ışıltılı yıldızlarına rağmen güpegündüz hissediyor onu. Bu sıcaklık, arsenik misali yayılıyor bedenine, zehirliyor bu kansız vücudu. Ancak Poe yanlarında dikilmeyi sürdürüyor, ölümcül sırrını açığa vurduğunu belli etmemeli, yoksa her şey daha kötü olacak. O saklı, parıltılı gözlerin oldukça zeki olduklarını Poe, onun yanına ilk oturduğu anda fark etmiş, ama hayır, duruşunu bozmamalı. Atsushi'ye göz atıyor, bir saniyelik, belki daha da kısa süren bir bakış içinde anlatıyorlar birbirlerine hepsini, Atsushi'nin tecrübe ettiği telaş, ellerinden okunuyor.

Yazarlar dikkatli olur, herkesi ve her şeyi gözlemlerler. Poe da herhalde ayırdına varıyor şu dehşetli yüz ifadelerinin, çıkarmıyor sesini. Ve pek de konuşmadan, merdivenlerden bir kez daha geçiyorlar, öncekine kıyasla Atsushi, coşkulu tavırlarını silip atmış, yerine bir ruhsuzluk maskesi geçirmiş. Açığa çıkmışlar, olabilecek en kötü senaryo bu- Akutagawa kendisini suçluyor, Atsushi tehlikeye girmemeli, buna asla müsaade etmez.

"Şey... iyi geceler. Benim odam bu katta, yarın akşam saatlerinde yine görüşürüz, değil mi?"

Atsushi'ye bakmakta Poe, neredeyse yalvaracak bu değişik dostlarıyla tekrar karşılaşabilmek için. Atsushi "Elbette, elbette," diyerek yanıtlıyor onu ve Akutagawa "Görüşürüz, iyi geceler." diyerek tamamlıyor sevgilisini. Paniğini dışa vurmayan sesi, bu denli katı hissettiyor ilk defa. Kelimeler, ağzına sokulmuş taş parçalarından beter. Poe elini uzatmaya fırsat bulamadan arkalarını dönüyorlar.

Çabucak bir kat daha çıkıyorlar, koşma-yürüme arasında bir hızla, olabildiğince çabuk, tek bir söz etmiyorlar. Akutagawa, anahtarı deliğine sokmaya çalışan Atsushi'nin kontrolsüz parmaklarını, bir türlü yuvasına girememiş şu metal parçasının kilidin çevresine bıraktığı çizikleri izliyor. Çok büyük, devasa bir tehlikenin ortasındalar-- Atsushi kendisini suçluyor, aşağı inmek büsbütün onun fikriydi. "Çok aptalım," diye geçiriyor içinden. "Ne sikime yaradı bu şimdi?"

Sonunda, bir şekilde odaya girmeyi başarıyorlar. Atsushi, Akutagawa kapıyı kilitlediği anda konuşuyor, tıslamaya benzer bir fısıltıyla.

"Anladılar."

"Anladılar."

Akutagawa tereddütsüz onaylıyor onu. Ne yapmalılar? Rüşvet falan mı teklif etmeli; yahut ikisini de öldürerek problemi kökünden sökmeli? Ancak, bu insanlar onlara en kibar yüzlerini sunmadılar mı, bu uyar mı yazılmamış nezaket kurallarına? Akutagawa, düşünemeyecek kadar yorgun olduğunu zannediyor, Atsushi'nin büzüşmüş dudaklarında arıyor cevabını.

"Onları öldüremeyiz."

"İkisi de anladı."

"Poe, bizim yanımıza geldiği anda anlamıştı. Ölüyüz biz, biliyor işte. Şu arkadaşının adresini de o yüzden verdi."

bernadette | shin soukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin