sick on seventh street - sarah and the safe world
İğrenç bir yer sayılmaz burası. Sıcak en azından. Ev gibi hissettirmiyor belki, yine de sığınabilecekleri bir yer bulmak Akutagawa'nın keyfini yerine getiriyor, keşfettikleri şu ucuz mekanın kapısını araladıklarında yüzüne çarpan ılık hava rahatça geceyi geçirebilecekleri fikrine kapılmasına olanak sağlıyor. Yüzyıllarca süren yaşamının aksine, tanıdık olmayan bir his şu kalbinde taşıdığı, boğuluyormuş gibi, kurtarılıyormuş gibi, birilerini kurtarıyormuş gibi. Tezatların karıştığı devasa bir kahverengi sanıyor kendisini. Silik bir yazının peşinde bu denli tehlikeli bir maceraya atılma konusunda verdiği fevri kararı sorguluyor bir kere daha.
Atsushi var. Ve bu kişiye zarar gelmemesi uğruna, tüm dünyayı ters yüz edebilir. Aşk değil bu, daha da derin, kutsal, ağır bir amaç. Ne yazık ki Atsushi'nin her nefes alışında, titrek bakışında, temkinli hareketinde fark ediyor. Bu yolculuğa çıkma nedenleri kendisi değil, o bunu biliyor işte. Akutagawa ise bildiğini biliyor, bu yüzden daha avantajlı Atsushi'den. Dediği gibi, aşk değil bu. Savaşıyormuşçasına seviyorlar birbirlerini. Gizemler ve sakınılan sırlar ile dolan bir çukurda imha edecekler kendilerini- hikayenin sonunun ayırdındalar.
Kalabalık değil şu han, üstüne sinmiş ve herhalde mobilyaların içine işlemiş bir bira ile ter kokusu karışımı var, orada fazla kalınırsa baş ağrıtabilir. Fakirlik, fakir giysiler, fakir yemekler, fakir insanlar ve insan olduğuna inananlar. Çakırkeyif halde herkes, köşede bir yerlerde açık saçık şarkıları nikotin lekeli bıyıkları altından geveleyen sarhoşlar var. Atsushi hayranlıkla izliyor bu adamları, kendi aralarında paylaştıkları bir kayıtsızlığa, pervasızlığa sahipler. Bu asla Akutagawa ile Atsushi arasında yok; birbirlerine temkinli, samimi de olsa donuk dudaklarla yaklaşırlar. Atsushi hoşlanıyor bundan, yine de izole ettikleri dünyanın dışındakilere tanık olduğunda şaşırmaktan alamıyor kendisini. Her şey çok yeni, çok yabancı bu vakitsiz yolculara. Akutagawa beklentiyle bakınıyor çevresine, onlarla ilgilenecek, bir oda verecek ve birazcık sivri gözüken dişlerini kötüye yormayacak birisini arıyor.
Atsushi, Akutagawa'nın elini tutmaya çabalıyor, hep yaparlar bunu, ancak Akutagawa serin parmakların kendi avucunda gezindiğini fark ettiğinde fevrilikle kaçıyor ondan, gözleriyle tarıyor kalabalığı. Atsushi tam olarak anlayamıyor fakat üstelemiyor da, tebessümünün altında bir silah misali gizlediği bu nazik tabiat belki de en iyi özelliği. Akutagawa, kulağındaki yeşim küpeyle oynayarak öylece dikiliyor, sonunda hanın sahibesi olduğunu varsaydığı bir kadın çıkıyor ortaya. Orta yaşlı, sadece makyajında gösterdiği özenlilik yorumlanarak bile dul olduğu öne sürülebilir. Eski püskü bir elbise giymiş, yama var dizlerinde. Lâkin yılların ardına saklanmış olsa da yüzünde sönmemiş bir güzelliğin kıvılcımları patlıyor. Akutagawa belinden kibarca iteliyor Atsushi'yi ve müşterilerinden biriyle fazla içli dışlı bir muhabbete girişmiş bu kadının yanında bitiyorlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bernadette | shin soukoku
Hayran KurguMelek gibi gözükmeye çalışan bir grup şeytandan ibaretiz. Kendi yarattığımız çürümüşlükte boğuluyoruz ve halelerimizi bulmamızın hiçbir yolu yok. [akutagawa ryuunosuke x nakajima atsushi] [tamamlandı]