"Ölüm Öpücüğü"
Duyduğu ilgisiz ses, kapalı bilincinin kapılarını zorlayarak içeri girmiş, Jungkook'un kaşlarının çatılmasına neden olmuştu rahatsızlıkla. Hem üşüyerek, hem de oldukça susamış hissederek gözlerini araladığında, yanmakta olan ateşin sıcağını, ancak onu gördüğünde fark edebildi. Kaşları biraz daha çatılırken zihnindeki sisin dağıldığını, çok sonradan fark ettiği şeylerle hissediyordu.
Bacaklarını ayırarak kucağına oturduğu vampirin omuzuna dayalıydı başı ve o da ellerini geriye doğru toprağa yaslayıp, vücudunu Jungkook için yarı yarıya bir yatak hâline getirmişti. Evet, kendisini resmen öldürecekti ve şans eseri süren yaşamında oldukça konforlu bir şekilde uyanmıştı. Ne tatlı!
Başını bitkin bir şekilde yasladığı omuzdan kaldırarak geri çekti, ardından kendisini dikkatle izleyen vampire baktı solgun bir şekilde. Eğer hemen yan taraflarında bir ateş yanmıyor olsaydı, onun soğuk vücudunun kendisini tir tir titreteceğini biliyordu Jungkook. Muhtemelen ateşi, söylediği gibi kendisini yakmış şekilde göstermek için yakmıştı.
Ama hayır, Jungkook'un sandığının aksine Taehyung, onun kendisiyle yarışabilecek kadar soğumuş olan tenini fark ettiği için yakmıştı bu ateşi.
Yine de bunun konusunu açmak aklının kıyılarına bile vurmadı ve, "Üzgünüm," dedi sevimli bir sırıtmayla, kucağında kendisine neredeyse dik dik bakan Jungkook'a. "Bir dahakine daha dikkatli olacağım."
Jungkook, onun hiç de kendisini öldürmeyecekmiş gibi davranarak masumca konuşmasına neredeyse kahkaha atacaktı. Sinirleri bozulduğu için. Bir de söz mü veriyordu yani? Oturduğu kucaktan inmek için kendisini sertçe geri çektiğinde, aniden Taehyung başını geriye doğru atmış ve hırıltılı bir ses çıkartmıştı boğazından.
Jungkook bu sesi duymasıyla ürkerek duraksadığındaysa, "Aletimin üzerinde oturuyorken daha dikkatli davranmalısın," demişti Taehyung başını tekrardan kaldırarak, derin bir soluk alırken.
Jungkook, duyduğu açık sözler yüzünden utanarak kendisini hızlıca oturduğu kucaktan atarken cevapsızdı. Taehyung ise bacaklarına sürtünerek kucağını terk eden kalçaların etkisiyle dişlerini birbirine kenetlemişti sertçe. Bu çocuk, vampirin aklına kurdu sokmayı amaçlıyorsa, kesinlikle zorlamasına gerek kalmadan başarılı olacaktı tek hareketiyle.
Bu kadar şehvetli bir vampir olmasa işi daha kolay olabilirdi, ama şimdi tek yaptığı; ateşin karşısında dizlerini kendisine çekerek oturmuş Jungkook'u, baştan aşağıya süzmek olmuştu. Ona ilk kez alıcı gözüyle bakışı değildi bu, ama ilk kez ciddi bir şekilde incelemişti. Kıvrık bukleleri ateşin etkisiyle daha can alıcı gözüküyordu ve Taehyung sanki yapması gereken onca şey yokmuş gibi Jungkook'a yaklaşarak, onun yumuşak buklelerine dokundu umursamazca.
Çok yumuşaklardı.
Jungkook, saçlarında hissettiği elle irkilerek Taehyung'a doğru döndüğünde, onun ne yaptığını anlamaya çalışarak baktı kırmızı gözlerine, ama daha önce eşini benzerini görmediği gözler yüzünden, içerisinde yatan anlamları aramaktan oldukça uzak, başarısız bir aramaydı bu. Hayır, kırmızı gözleri etkileyici bulmamalıydı. Özellikle de birkaç dakika önce ölmek üzereyken. Onun kendisine böyle yaklaşmasını bile sorgulayamıyordu, sadece kanmamalıydı.
Taehyung, eli hâlâ Jungkook'un yumuşak saçlarındayken kendisini toprakta geriye doğru kaydırarak ateşe sırtını verdi, ardından yüz yüze olduğu omegaya biraz daha yaklaşıp, "Merak ediyorum." dedi davetkâr bir gülümsemeyle. Eli saçlarından kayarak boynuna tutunduğunda neredeyse irkilecekti Jungkook. Soğuk baş parmak çenesiyle boynunun arasında kalan bir yeri okşarken, onun, "Hâlâ bakir misin?" diye sormasıyla, kendisini elektrik çarpmış gibi hissederek irkilmişti bu kez şaşkınlıkla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋𝐨𝐯𝐞 𝐁𝐨𝐫𝐧 𝐎𝐟 𝐁𝐥𝐨𝐨𝐝
Fanfiction"Bakalım kızışma dönemindeki bir omegayı, aptal alfalar kadar tatmin edebilecek mi bir vampir." --- Vampirler ve kurtlar arasındaki anlaşmazlığın en büyük nedenlerinden birisi, vampirlerin de omegalara fazlasıyla düşkün olmasıydı. Daha doğrusu kanla...