"Düşman"
Uykusuzluğun gözlerine battığını, gözlerini her kırpıştırmasında oluşan kirpik köklerindeki acıdan dolayı hissedebiliyordu yatağında sırtüstü uzanırken Jungkook. Kalbine çökmüş bir uyuma isteği olmasına rağmen, alt gözkapaklarının sınır çizgisinde, parmak uçlarında olsa da oldukça gürültücü bir şekilde yürüyen uykusuzluk, bilincinin karanlığa teslim olmasına müsaade etmiyordu.
Zihnindeki gürültücü adım seslerindense bahsetmeye hiç gerek yoktu.
Endişe ve korku kol kola girmiş, sarhoş bir insanın adımlarını yansıtırcasına düştü düşecek yalpalayan adımlar atıyor, bir sarhoşun dudaklarından konuşurcasına anlaşılmaz sesler eşliğinde, kalbinin zaten kararmış olan yüzeyinin, huzursuz hislerle kaplanmasına neden oluyorlardı. Yorgun olsa da, hatta bu yorgunluğun bir getirisi olarak günlerce sürecek olan bir uykuya yatmak istese de, gözlerindeki ve zihnindeki gürültüler buna müsaade etmiyordu.
Oradan kaçarken umutsuzdu; Taehyung'un kendisini durduracağını düşünerek atmıştı adımlarını birbiri ardına, ancak Taehyung onu takip etmemiş ve gitmesine müsaade etmişti. Ve sonunda sürü şifacısının evine girip Minki'yle Yugyeom'a panzehirle dolu olan iğneleri vurmak çok zor olsa da, sonucunda aldığı riske değmiş, başarmıştı. Şu anda da yalnızca o vampire güvenerek beklemesi gerekiyordu.
Oradan direkt olarak kaçtığı için, onların ne kadar sürede uyancaklarını ya da herhangi bir detayı bilmiyordu Jungkook, sadece Taehyung'un yalan söylememesini umut ediyordu ve bekliyordu. Zaten yapacak başka bir şeyi de yoktu.
Gözlerine kilitlenmiş olan kırmızı gözler, gözkapaklarının ince derisine dövmelenmiş gibi, özelikle gözlerini yumduğunda oradalardı Jungkook için. Kendisine cüretkârca bakarak daha fazlasını istediğini diretiyor, aldığı nefeslerin boğazına batmasına neden oluyordu.
Daha fazlasını istemişti, değil mi? Ne tür isteklerdi bunlar? Daha fazla kan ve onun yatağını ısıtması mı? Bu yeterince açık olsa bile, beyni buna inanmamak için diretiyordu. Her seferinde bu nasıl olur, diyordu içinden bir ses hayretle. Bir kurt ve vampir. Nasıl olabilirdi? Sürüsü bunu öğrenirse Jungkook ne yapacaktı, Taehyung bunu hiç düşünüyor muydu?
Elbette ki düşünmüyordu.
Yoongi onu kendisine getirebilmek için çırpınırken, şu an küçük kurtçuğunu düşünmekten çok uzaktı Taehyung. Kustuğu kandaki zehir ve Jungkook'un getirdiği zehir Yoongi'nin söylediklerine göre uyuşuyordu, yani Jungkook yalancı değildi. Gerçekten de zehiri onlara getirmişti ama panzehiri yapmak sanıldığı kadar kolay değildi, hatta hiç değildi.
Bir sorun vardı ve Yoongi de, Taehyung da bu sorunun ne olduğunu çözemiyorlardı.
Üstelik tek sorun bu da değildi, Taehyung gittikçe daha da kötüleşerek can çekişmeye başlamıştı. Susuzluğu yüzünden etrafa saldıracak kadar durdurulamaz hâle gelmişti ve istediği kadar kan zaten evinde olmasına rağmen, susuzluğunu dindirmesi mümkün değildi. Tek bir damla kan bile ağzına girdiği anda ağzı kor yalamış gibi acıyor, yanıyordu.
"Bu normal değil," dedi Yoongi yatağında yatan Taehyung'un yanında otururken. "Normalde zehirin etkileri böyle olmaz, neden böyle oldu?"
Daha çok kendi kendisine konuşan arkadaşına, "Sana demiştim," dedi Taehyung kesik bir alayla. "Onun kanı fazla kutsal ve lanetlenmişlere böyle oluyor işte."
Yoongi onu umursamadan, "Zehirler uyuşuyor," diyerek sesli düşünmeye devam etti. "Farklı bir şey görmedim. Ama sendeki etkisi neden farklı o zaman? Tüm gönüllülerdeki etki bile yok denecek kadar azalmıştı, vampirden vampire değişmeyen bir şey de değilse ne? Sanki bir vampirin kanını emmişsin gibi..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋𝐨𝐯𝐞 𝐁𝐨𝐫𝐧 𝐎𝐟 𝐁𝐥𝐨𝐨𝐝
Fanfiction"Bakalım kızışma dönemindeki bir omegayı, aptal alfalar kadar tatmin edebilecek mi bir vampir." --- Vampirler ve kurtlar arasındaki anlaşmazlığın en büyük nedenlerinden birisi, vampirlerin de omegalara fazlasıyla düşkün olmasıydı. Daha doğrusu kanla...