''Ruhların Birleşimi''

721 88 7
                                    

Birtakım geçiş bölümleri...




''Ruhların Birleşimi''








Jungkook bazenleri kendisini ulu bir çınar olarak görürdü. Yapayalnız bir ovada, tek başına dikilmiş, yaşlı bir ağaç. Ne zaman ki o ovaya birileri uğrasa sevinir, sonrasındaysa sevinci kursağında kalırdı. Sebebiyse yalnız başına olduğu bu ovada, güneşin daima en tepede olmasıydı. Öyle bir güneşti ki bu, gölgesi olmasına bile izin vermiyor, günden güne daha da onu yakarak kabuğunun etrafa saçılmasına sebep oluyordu.

Böylelikle kendi kabuklarıyla pislenmiş çevresinde ona yaklaşıp gölgesinde bile serinlemiyordu kimse. Daima yalnız olan gövdesine tek bir kişi bile sırtını yaslamamıştı şimdiye dek. Daha doğrusu Taehyung ile tanışana dek. Bu yüzden onunla aralarında oluşan özel bağı yakinen anlayabiliyordu. Tanrı aşkına ona güvenip inanmayacaksa başka kime güvenebilirdi ki?

İçindeki yıllanmış şarap gibi olan yalnızlığını kana kana içen adamdan uzak durmasını söyleyenlere mi?

Hayır, hiç sanmıyordu.

"Onca tantanayı bu şov için mi yaptınız?" dedi Taehyung huysuz bir sesle karşılarında oturan ikizlere. "Zaten peşimizde olduklarını biliyoruz, sizin ikiz olduğunuzu da ben biliyordum nasıl olduğunu anlamasamda ve açıkçası bu sikimde değildi."

Her zamanki huysuzluğu, her zamanki küfürbazlığı sahnede, spot ışıklarının tam altındaydı.  Jungkook ise kendisini sahne arkasındaymış gibi hissediyordu. Sebebi mi? Sebebi onunla sevişmiş olmasından kaynaklıydı. Sebebi, onunla seviştikten sonra asla normal davranamayacağından kaynaklıydı. Bu yüzden Taehyung'a anlam veremedi. Nasıl oluyordu da bu kadar normal davranabiliyordu?

Bu bir kırgınlık değildi, sadece anlam veremiyordu.

Fakat bu anlam veremeyişi, ondan uzakta hissetmesine sebep olmuyor derse de yalan söylemiş olurdu. Lakin şu an donuk bir şaşkınlıkla sahne arkasında olmayı yeğliyordu. Çünkü karşısında daha önce hiç tanık olmadığı bir oyun sergileniyor gibiydi.

Biri vampir, diğeri kurt ikiz kardeşlerden olan Nirvana, "Biraz ciddi ol," dedi sert bir sesle Taehyung'a.

"Yeterince ciddiyim. Daha fazla ciddileşmem sizin için pek de iyi olmaz."

"Peşinize kurtlar ve vampirler takıldığında da bu tavrını koruyabilecek misin bakalım," diyen Freya'ydı.

"Freya..."

Adı, Jungkook'un dudaklarından ansızın sahipsiz bir ninni gibi döküldü ama Freya'nın yaşlı gözleri Jungkook'a döndüğünde, ninnisi onu uyutmak için fazla çocuk kalmıştı. Karşısına kim çıkarsa çıksın Taehyung ve ona engel olmaya çalışabilirdi ama Freya olmasın, onu anlasın istiyordu Jungkook. Anlamıştı da. Fakat bazen anlamanın yeterli olmadığını, kederle bakan gözleriyle anlatan bu kez Freya'ydı.

"Jungkook, sana tek bir sorum olacak," dediğinde kalbi, belirsizliğin yarattığı korkuyla titredi. Sorular her zaman onu, yatağın altındaki var olmayan canavardan korkan bir çocuk gibi ürkütmeyi başarabiliyordu. "Birleştiniz mi?"

Utanç ansızın Jungkook'un tüm bedenini işgal altına alarak bocalamasına sebep oldu. Ne demekti bu? Bunun hakkında hesap vermeleri mi lazımdı cidden? Taehyung içinden geçen sıkıntıyı hissetmişcesine, "Ne biçim sorular bunlar böyle?" dedi sertçe. Tanrı biliyordu ki  Jungkook bu konudan rahatsız olmasa, hiç de utanmadan bu soruyu alaya alabilirdi. Fakat artık o eski vampir değildi, hassasiyetlerine önem verdiği birisi çıkmıştı karşısına.

𝐋𝐨𝐯𝐞 𝐁𝐨𝐫𝐧 𝐎𝐟 𝐁𝐥𝐨𝐨𝐝Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin