19. BÖLÜM
Beş yaşına dek kimseyi yanıma yaklaştırmadığım zamanları hatırlıyordum. Yetimhanede Sevda Hanım'ın deyimiyle tam bir canavardım. Küçük prenses kelimeleri yerine küçük canavar olarak anılırdım. Kimseyi dinlemezdim. Hele de annemin gelip gidişinden sonra iyice içine kapanık bir çocuğa dönüşmüştüm. Çevreme küstüğümde günlerce konuşmaz, yemek yemez, sadece bahçedeki büyük ağacın altına oturup yatma saatimin gelmesini beklerdim. Bazıları farklı bir çocuk olduğumu söylese de bazıları da hırçın olduğumu dile getirirdi. Çocuk aklına kim ayak uydurabilirdi ki zaten? Sonra bambaşka bir şey gerçekleşti. Sanki güneş ilk kez benim küçük odamda doğmuş ve sıcaklığıyla hayatımı aydınlatmıştı. Beni karanlıktan, yalnızlıktan kurtarmıştı. Arkadaşım, dostum, ailem olmuştu. Onsuz bir saniye geçirmeyi bile hayal edemezken hayatımın en değerli varlığı olmuştu. Paylaşamayacağım tek insandı Senem. Güzel şeyler de yaşasak, birbirimize kırılsak da her zaman önceliğimdi ve hep öyle kalacaktı. Fakat şimdi yıllardan sonra ilk defa birbirimize karşı bu kadar mesafeliyken, verdiğimiz sözlerin nereye uçup gittiğini sorguluyordum.
Tüm saçmalıkları yalansız, dolansız bir şekilde ona en başında anlatsaydım belki de bu noktaya gelmeyecektik. Parti gecesi olanları, yarışı ve o aptal iddiayı ona en başında söylemiş olsaydım belki arkamda bile olurdu. Bana destek çıkardı. Fakat korkaklığıma sarılıp yapamamıştım işte.
Günlerdir birbirimizle konuşmuyorduk. Araya koca bir duvar örülmüştü. Selamlaştığımız anlar bile çok nadirdi. Evdekiler durumun farkındaydı ama Devrim amca olaya el attığı için kimse sesini çıkarmıyordu. Esma teyze o akşam ileri gittiği için benden özür dilemişti. Sanırım Devrim amca bu konuda onu gerçekten uyarmıştı. Senem'le konuşup konuşmadığını bilmiyordum ama ikimizin bu hallerinden memnun olmadığını bakışları gayet iyi belli ediyordu.
Senem ise aradan geçen günlerden sonra daha farklıydı. Öfkesi dinmiş gibi görünüyordu. Yüzüme bakmıyordu belki ama artık benden de kaçmıyordu. Her şeye rağmen okulda yine de benim yanımdaydı. Kavga ettiğimiz günün ertesi sabahı yanıma gelmiş ve arkadaşlarımı paylaşmak istediğini söylemişti. İtiraz etmedim ya da karşı çıkmadım. En azından yanımda olduğunu biliyordum. Ayrıca kavgamızın okula yansımaması konusunda da ısrar etmişti. Bulunduğumuz vaziyete çok olgun yaklaşmıştı.
"Eee, partiye geliyorsunuz, değil mi kızlar?"
Bir de Can'ın heyecanla günlerini saydığı doğum günü partisi vardı. Dersten çıktığımızdan bu yana muhabbet aynıydı. Günlerdir peşimizi bırakmadığı gibi gelmemiz için sürekli ısrar ediyordu. Senem'e sormaya çekindiğim için Can'a da düzgün bir cevap veremiyor, sadece geçiştiriyordum.
"Tabii ki geliyorlar," diyerek benden önce Gökçe cevap verdiğinde çekinerek Senem'e baktım. O ise kaşlarını kaldırıp neden ona baktığımı sorguladı.
"Gidiyor muyuz?" diye sorduğunda sesi yumuşacık çıkmıştı. Bana bağlı hareket edecek olması ise beni şaşırtmıştı.
"Gitmek ister misin?"
Oğuz bir bana, bir de Senem'e bakarken aramızdaki dargınlıktan habersizdi. Gerçi hiç kimse bizim küs olduğumuzu bilmiyordu.
"Sana bağlı," dediğinde ise daha da çok şaşırdım. Anlaşılan bu kez gerçekten bana bağlıydı.
"Senem topu sana attığına göre geliyorsunuz Nisa."
Can, oturduğu yerde sırıtırken bunun pek de mümkün olmayacağını belirttim.
"Aslında hiç keyfimiz yok be Can."
"İtiraz kabul etmediğimi en başında söyledim."
"Evet, Nisa itiraz etmeyin de gelin işte. Emin ol, eğlenceli olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUTUP YILDIZI 1
Teen FictionKUTUP YILDIZI SERİSİNİN İLK KİTABI 'KUTUP YILDIZI 1 YENİDEN WATTPAD'DE SİZLERLE!