23. BÖLÜM
Mutlu sonlara inanır mıydınız? Ben inanmam. Aklınızı karıştırdım, değil mi? Neden bunu sorduğumu merak ediyorsunuz belki de. Tıpkı her gün aklımı darmaduman ettiğim gibi sizi de buna iteceğim. İnsan kendi kendine psikolojisini bozabilir mi? Bakın, dünya çapında büyük bir yeteneğe sahibim çünkü ben bunu gayet güzel bir şekilde başarabiliyorum. Birdenbire her şeyi kafama takıp, durduk yere mutsuz olmak gibi cins bir özelliğim var benim ve işin kötü tarafı, yanımda bana dur diyecek biri bile yok. Senem mi? Bazen ama çoğu zaman böyle durumlarda çözümü kendim bulmak zorunda kalıyordum. Başka şansım yoktu çünkü.
Mutlu sonlar demiştim ya hani... Hiçbir zaman buna inanan biri olmamıştım. Gerçi mutlu bir sonu olmayacağını düşünen birinden de ne beklenebilirdi ki? Şu an sahip olduğum hayat bile bana ait değildi. Sabah işe giden, yeri geldiğinde nöbete kalan Devrim amca benim gerçek babam değildi veya her gün evin içinde neşesiyle koşturan Esma teyze benim gerçek annem değildi. Elbette yaptıkları onca şey takdir edilesiydi ama bir yanım da eksikti işte. Mutluluk kavramı çoğu zaman saçma gelse de filmlerde, kitaplarda, hatta dizilerde bile mutsuz bir son görmeye dayanamıyordum. İşte böyleydik biz insanlar; inanmadığımız şeyleri var etmek için çabalıyorduk. Tuhaf varlıklardık doğrusu.
Dün gece günlerden sonra onun sesini duyduğumdan bu yana bir türlü kendime gelemiyordum. Gözüme bir damla uyku bile girmemişti. Kendimi zombi gibi hissediyordum. Böyle yapmak zorunda değildi. Hiçbir şey olmamış gibi beni arayamazdı. Kendimi, özlediğim o sese öyle kaptırmıştım ki telefonda dediklerimi hatırladıkça yastığa yüzümü gömmek istiyordum. Oysa sesini duymak bile tüm devrelerimin yanmasına neden oluyordu. Gitmek zorunda mıydı? Gitmek çözüm müydü? Merhaba, ben bir dediği, diğerini tutmayan Nisa Altun. Tüm bünyemi yine allak bullak etmeyi başarmıştı. Bir de bunun üstüne hazırlıksız yakalandığım hastalığım eklenince daha da beter olmuştum.
Aslında sadece Demir'in sesini duymak ve hastalığım uykusuz bırakmamıştı beni. Bir başka nedeni daha vardı uyuyamamamın. Ona, telefonda verdiğim sözü tutmuş, haftalardan sonra ilk defa, bana alınan diz üstü bilgisayarı açıp kullanarak çiftlikte bir türlü sonunu getiremediğimiz o filmi izlemiştim. Belki de bu yüzden kendimi berbat hissediyordum çünkü dediğim gibi ne kadar inanmasam da mutsuz sonlara gelemiyordum. Kitap olsun, film olsun kendimi kaptırıyor, fazlasıyla etkileniyordum. Belki de bu yüzden suratım sabah sabah sirke satıyordu. Mutlu sonlara inanmıyor olabilirdim ama o filmin öyle bitmesi kesinlikle haksızlıktı. Her ne kadar Babi'ye deli gibi kızmış olsam da yine de Hache'yi terk etmemesini dilerdim. Üstelik filmin ikincisi olduğunu gece yaptığım araştırmalar sonucunda öğrenmiştim. Bir umut ikinci filmde tekrar o ikiliyi göreceğim diye sevinirken okumuş olduğum özetle dünyam başıma yakılmıştı. İkinci filmde meğerse başroldeki erkek kahraman başka bir kıza âşık oluyormuş. Haksızlık bu! İlk filmde karakterleri belirleyip ikinci filme üçüncü şahsı koymak da neyin nesiydi? Mutlu sonlara inanmayan ben, filmin öyle bitmesini ve diğer filmde olacakları haksızlık olarak nitelendiriyordum. Gerçek dünyaya dönmelisin Nisa. Gerçek dünyada mutlu son diye bir şey yoktur. Bunu defalarca kendin söyledin.
Düşüncelerimi bir kenara bırakarak yüzümü ellerimle sıvazladım ve yanı başımdaki komodinin üstündeki saate gözlerimi diktim. Okula gitmediğim için bir hayli geç kalkmıştım. Hastalığımdan ötürü bugün kaytarmıştım ve bundan pek de şikâyetçi değildim. Çoğu öğrenci sırf okula gitmemek için hasta olmayı tercih ederdi, ben bile. Gözlerimi tavana dikip, büyük pencereden gökyüzünü izlemeye koyulduğum sırada odamın kapısı tıkladı.
"Nisa, canım?"
Kapım gıcırdayarak açılırken, Esma teyze içten gülümsemesiyle içeri girdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUTUP YILDIZI 1
Ficção AdolescenteKUTUP YILDIZI SERİSİNİN İLK KİTABI 'KUTUP YILDIZI 1 YENİDEN WATTPAD'DE SİZLERLE!