3. BÖLÜM
Kulaklarım doğru mu işitmişti? Yoksa duyduklarım sadece bir hayalden mi ibaretti? Belki de rüya görüyor ve uyanmamak için bir beş dakika daha direnmeye çalışıyordum. Hatta birinin yüzüme doğru koca bir sürahiyle su boşaltması bile gerekebilirdi. Elimi Senem'in elinden kurtarıp kolumu çimdikledim ama değişen hiçbir şey olmadı. Rüyada değildim. Her şey yerli yerindeydi. Sevda Hanım'ın odasının tam ortasında dikiliyor ve karşımdaki çiftin şaşkınlığını izliyordum.
Ömrüm boyunca düşünsem böyle bir şey yaşayacağım aklıma bile gelmezdi. Çoğu zaman Senem neşesiyle, tavrıyla beni hayretlere düşürmeyi başarmıştı ama bu kez yaptığı akıl almaz bir durumdu. Kafayı mı yiyordu? Gitmeden önce akıl sağlığını mı kaybetmişti? Hayır, hiçbir şeyi yoktu. Aksine biraz önce koridorda korkuyla yürüyen kız kaybolmuş, yerini cesur tavrıyla odadaki herkesi şaşırtan, kendinden emin gülümsemesiyle bakışlarını bize yöneltmiş olan Senem almıştı. İstediğinde benden çok daha inatçı biri olabiliyordu ve bu benim hiç de alışık olmadığım bir durumdu.
Sevda Hanım'ın gözleri ikimiz arasında gelip giderken kendime gelmeye çalışıp onu da kolundan tutarak bana doğru çevirdim. Ne saçmalıyordu bu kız böyle? Aklını fareler mi kemirmişti? Dün gece aramızda geçen konuşmadan sonra böylesine bir tutarsızlığı nasıl yapabilirdi? Nasıl ortaya bir şart atabilirdi? Mantığım almıyordu. Bunun imkânsız olduğunu tahmin etmemiş miydi yoksa? Buradan sadece tek bir kişi gidebilirdi. Kanunda bu konuda ne tür maddeler olduğunu bilmiyordum ama buradan ikimizin birlikte çıkabilme düşüncesi yanlıştı. Hatta haksızlıktı. Altun ailesi beni değil, Senem'i almaya gelmişti ve Senem de buna göre hareket etmeliydi.
"Ne saçmalıyorsun sen?"
Bir hışımla ona sorumu yönelttiğimde öfkem ansızın ortaya çıkmıştı. Sesim hislerimi belli etmiş olduğundan Sevda Hanım aniden bakışlarını bana çevirmişti. Esma Hanım ve Devrim Bey de pür dikkat bizi izliyordu.
"Sensiz hiçbir yere gitmem. Ben dışarıda mutlu olacağım ve sen burada sürüneceksin; öyle mi? Yok öyle bir dünya!"
Önüne altın tepside sunulan bu teklifi ancak Senem elinin tersiyle itebilirdi ama izin vermeyecektim. Saçmalamayı bir kenara bırakmalı ve kendi yoluna gitmeliydi. Hayatını sırf benim için tehlikeye atmak da neyin nesiydi? O aileyle gitmek istediğini biliyordum ve bunu bensiz yapacaktı. Yapmak zorundaydı.
"Aklını sabah kahvaltısında peynir ekmekle birlikte mi yedin acaba?" diye bağırdığımda bile oyunlarda kural dinlemeyen çocuklar gibi omuz silkti. Bu kadarı da fazlaydı. Onun bu aksi davranışlarını ben az çok bilsem de Sevda Hanım ilk kez şahit oluyordu ve duruma el atmalıydı. Yoksa sarışın aptal aklı, gerçekten sarışınlığını kullanacaktı.
"Kararım kesin. Ya ikimiz, ya hiçbirimiz."
Sırıtışı yüzünden hiç eksilmeden inatçılığını konuştururken Devrim Bey'in kıkırtısını duydum. Esma Hanım ve Sevda Hanım şaşkınlıkla bizi izlerken o bu hâlimize gülüyordu. Gerçi dışarıdan biri olsam ben de Senem'in sergilemiş olduğu saçmalığa sadece güler geçerdim.
"Benimle geliyorsun," diyerek kolundan sertçe tutup onu koridora çıkardım. Kimsenin bizi duymaması için de kapıyı arkamdan kapatmak zorunda kaldım. Bu saçmalığa birinin son vermesi gerekiyordu. Görünen o ki görev yine benim üstüme kalmıştı.
Kolunu bıraktığımda burnunu havaya dikerek kollarını göğsünde birleştirdi. Bir gecede bu kıza ne olmuştu böyle? Bu kararlılık da neyin nesiydi? Onu bekleyen deli dolu bir hayat varken, ben sadece ayak bağı olurdum. Bunu göremeyecek kadar kör müydü?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUTUP YILDIZI 1
Novela JuvenilKUTUP YILDIZI SERİSİNİN İLK KİTABI 'KUTUP YILDIZI 1 YENİDEN WATTPAD'DE SİZLERLE!