San& Wooyoung
San-ah:
Wooyoung
Neden yine gelmemeye başladın?
Bak bu hafta hiçbir derse gelmedin.
Bir sorun mu var?
Wooyoung:
Sadece iş başa düştü onun için gelemiyorum/
İyiyim San-ah merak etme.
Bu hafta yapmam gereken işlerim vardı.
Onun için gelemedim.
Endişelenme.
San-ah:
Bir haftadır senden haber alamadım.
Nasıl endişelenmem?
(Görüldü)
Şey yani merak ettim.
Bir şey mi oldu diye.
Wooyoung:
Anladım San-ah
Merak etme iyiyim.
Birkaç gün önce tanıdığım başladı bizim okula
Seni bulmasını söylemiştim geldi mi yanına?
San-ah:
Ahh Jongho dan mi bahsediyorsun?
Evet çok tatlı bir çocuk.
Baya iyi anlaştık.
Wooyoung:
Ohh sevindim.
San-ah:
Öyle işte.
Neyse benim şimdi gitmem gerek.
Ders başlayacak.
Sonra görüşürüz.
Wooyoung:
Tabii görüşürüz
İyi dersler 🙋
San-ah:
Teşekkür ederim ❤️
(Görüldü)
Ups-
(San-ah çevrimdışı)
...
Wooyoung'un yüzünde kocaman bir tebessüm doğduğunda başını arkasına yaslayarak San'ı düşündü. Bir haftadır adamlarının yaptığı hataları düzeltmekle uğraşıyordu.
Başını kaldırıp oturduğu yerden kalktı. Odasından çıkarak Changbin'in yanına gitti.
"Changbin herşey tamam mı?"
Changbin birkaç dakika duraksayarak düşündü.
"Evet efendim. Şuan hiç bir sorun yok."
"Güzel. O zaman misafirlerimizi alma zamanı."
Changbin başıyla onayladıktan sonra birkaç adam ile beraber mekandan ayrıldı. Zaten bir tek onlar kalmıştı.
Jongho'nun hepsini ifsalaması üzerine çoğu adamlarını infaz etmekten başka bir çareleri kalmamıştı.
"Ahhh cidden nefret ediyorum."
Wooyoung tekrar odasına girerek sandalye'ye oturdu. Telefonunu çıkartıp Jongho'yu aradı.
"Efendim Hyung."
Wooyoung Jongho'nun konuşmasıyla San'ın yanında olduğunu anlamıştı.
"San yanında olmadığı bir zaman durum raporu istiyorum."
"Yarım saat sonra ders bitiyor Hyung. San Hyung beni çıkışta kafeye davet etti. Sonrasında yanına geleceğim."
"Anladım dikkatli ol."
"Tamam Hyung."
Telefon kapandığında istemsiz bir gülüş atmıştı Wooyoung.
"Bu çocuk cidden baya iyi."
...
"Misafirlerimizi onlar için ayarladığımız odaya koyun. Birkaç gün dursunlar orada."
Wooyoung'un konuşmasıyla Changbin onaylayarak Yeosang, Seonghwa ve Hongjoong'u odaya koyarak üzerlerine kapıyı kilitledi. Üçlü kurtulmak için kapıyı yumruklarken Wooyoung duyduğu seslerle oldukça mest olmuştu.
"Cidden San'ı suçlarken bu kadar agrasif değiller."
Wooyoung kendi kendine düşünürken çalan telefonu ile cebinden çıkartıp arayan kişiye baktı. Jongho arıyordu.
"Efendim."
"Bay Jung şimdi Bay Choi'nin yanından ayrıldım ve mekana geçiyorum. Fakat size söylemem gereken şeyler var."
Wooyoung duyduklarıyla kaşlarını çatarak Jongho'yu dinlemeye başladı.
"Dinliyorum."
"Bay Choi'nin bir arkadaşı var ismi Choi Soobin. Onun sanırım bir erkek arkadaşı varmış ve onun sizinle bir bağlantısı olabileceğini söyledi bugün Bay Choi'e."
Wooyoung duyduklarıyla ufak bir beyin fırtınası yaptı. Choi Soobin kimdi? Erkek arkadaşı kimdi?
"Siktir! Sakın bana erkek arkadaşı Choi Yeonjun'muş deme."
"Maalesef Bay Jung. Bay Choi bunu duyunca şok oldu. Sonrasında konuyu değiştirmeye falan çalıştı. Fakat en sonunda Choi Soobin şey dedi."
Wooyoung merakla beklerken duyduğu şey ile ne diyeceğini bilemedi.
"Yeonjun'un size aşık olduğunu ve onu asla bir erkek arkadaş olarak görmediğini söyledi. Bu yüzden Yeonjun'un en son sizinle konuştuktan sonra ortadan kaybolmasında sizden şüpheleniyor."
"Anladım Jongho. Devamını gelince anlat."
"Tamam efendim."
Wooyoung telefonunu kapatıp cebine koyduktan sonra derin bir nefes aldı.
"Yokluğun bile bana zarar veriyor Choi Yeonjun."
...
Umarım beğenirsiniz 💕
25.08.22