Geçmişe Geçmiş Olsun

599 113 45
                                    

"Hayat sana güzel şeyler vermeyi bildiği gibi, onları almasını da bilir. Sen sadece izlersin."

İnsan birini çok sevince onun gitmesine dayanamıyor. Bir türlü veda edemiyor! Sessizce izliyor gidişini.Ağzını açıp tek kelime edemiyor. Sadece... Susup arkasından bakıyor.Deli gibi özlüyor ama söyleyemiyor. Kimseyi onun yerine koyamıyor mesela. Korkuyor! Birinin gelip o boşluğu doldurmasından korkuyor. Tüm herkeste onu arıyor. O da farkında kimseyi onun gibi sevemeyeceğinin.Yokluğuna alışmayı değil de boşluğuna tutunmayı seçiyor belki de... Ve günün birinde ne adam terkediyor kadını ne de kadın! Bu kez "Aşk" terk ediyor hikayeyi.

Çok değil yaklaşık 1 yıl önceydi....

Hafta içi uyanamıyorum! Hafta sonu erkenden uyanıyorum. İstediklerim olmuyor. Durmadan gülecek birşeyler buluyorum. Yok yok ben belamı bulmuşum... Diye söylenerek kalktım yatağımdan.Okul kelimesi bile ruh sağlığımı bozmaya yetiyordu. Birde bunun üzerine leş gibi sınav haftası kokuyordu . Çabucak emekli olup akşama kadar Müge Anlı senin Esra Erol benim o kanaldan o kanala gezip saatlerce uyumak istiyorum.Ne yazık ki bunun için daha çok beklemem gerekiyor. Ben bu düşüncelerin içindeyken saatin hızla ilerlediği farkettim. Çabucak hazırlanıp evden çıktım. Serin olan hava yüzüme çarpıyordu. Okula vardığımda beni bekleyen Melek yüzümde kocaman bir tebessüm oluşturdu. Aramızdaki bağ çok farklıydı. Baksana milleti sevgilisi bekler beni Melek.
"Nerde kaldın ağaç oldum " diye gülümseyerek karşılık verdi." Bu seni hiç ilgilendirmez " demekten alıkoyamadı Elizan kendini.Tatlı olduğunu düşündüğü gülümsemesini takınıp.Birbirlerini sinir etmeyi seviyorlardı.Yine o krem şapkası vardı kafasında Meleğin.Ters çevirince taytımsı ve yahut pijamamsı bir hal alıyordu.Bu şapkanın nelere neden olacağını bilmeyerek "Şapkan olayım tak beni gülüm" diye bir kahkaha attı Elizan. Melek te "Baya iyiymiş" diyerek cevapladı.Yanlarına gelen Arya heyecanlı bir şekilde gözlerini açarak " Günaydın Kankaların en güzelleri... Biliyorsunuz bugün Çarşamba!" dedi cevap bekleyen gözlerle. "Evet genellikle salıdan sonra gelir." diyerek kırkırdadı Elizan. Melek te ona uyum sağlıyordu. "Ulan Elizan" dedi Arya. İkisi de gayet iyi biliyordu bugün ilk kez Arya nın yanına gidip onu izleyeceklerdi.Tek sorun şimdiye kadar hiç satranç odasına gitmemiş olmalarıydı. Açıkcası ikisinin de pek dikkatini çekmiyordu hatta pek bildikleri de söylenemezdi.Ama Arya yı kırmamak için gideceklerdi.Duygu birçok kez gitmişti Arya ile birlikte.Nerden bilebilirdi ki Elizan onu orada bekleyen sürprizi.

Öğle tenefüsüne az kalmıştı.Dersin son 10 dakikası boş bırakan hoca mı en sevdiğimdi. Kızlarla sohbet ederken bir yandanda onları inceliyordum.Zümra ve Azra sınıfın en çalışkan öğrencisiydi.Onlardan öğrenecek çok şeyim vardı. Her ne kadar sınıfın çalışkanları kendilerini sınıftan soyutlayan, bencil davranan tipler olsalarda bunlar öyle değildi. Azra orta boylu sarışınken Zümra onun tam tersiydi.Kısa boylu beyaz tenliydi ve simsiyah saçları vardı.Omzumda hissettiğim el ile irkildim.Galiba zil çalmıştı. Arya bizden önce aşağı inmişti. Duygu da onun peşinden gitmiş anlaşılan beni dünyaya döndürmek Meleğe kalmış. Aslında hiç içimden gelmiyordu oraya gitmek.İstemsizce hareket eden ayaklarım kapının önüne gelince duraksadı. Biraz durup dışarı çıkacağımız için montlarımızı almıştık yanımıza. Tabi ki de Meleğin şapkasıda bizimleydi. Her ne kadar çok konuşan şen şakrak biri olsamda yeni ortamlara girince bir an da küçük bir kediye benziyordum. Kapıyı açan Melek oldu. Hoşgeldin özgüven eksikliği... Hoşgeldin sessizlik... Hoşgeldin tuhaf bakışlar. Şuraya özgüveni eksik, utangaç ve sessiz bir Elizan çizelim. Artık silebiliriz.İçerisi fazla geniş değildi fakat yeterince kalabalıktı.Melek çoktan Arya nın yanına oturmuş benim yüzüme bakıyordu. Bikaç saniye bekledikten sonra onlara doğru ilerledim. Hiçbir zaman kendimi anlayamadım. Eğer anlayan biri varsa bana da anlatsın lütfen. Ortamdaki sessizlik rahatsız olmama neden olurken yeni yüzler incelemeye başlamıştım. Bi süre sonra bir sohbetin içinde buldum kendimi. Hah. Yine aynı konu. Meleğin şapkası... Herkes aynı yorumu yapıp kahkahalar atıyordu. Bir anda yeşile çalan gözlerle birleşti gözlerim. Bikaç saniye sonra bakışlarımı yere çevirdim. Kimdi bu? Kesinlikle ilk defa görüyordum.O da günün trend topiği olan şapkaya yorum yapıp gülümsüyordu.Bikaç cümle de olsa ilk kez ilk tanıştığım biri ile bu kadar samimi konuşuyordum.Elbette zil çaldığını bile bilmiyordum. Yukarı çıktığımızda karşıdan gelen kişinin o olduğunu farkettim. Ne yani sınıflarımız aynı katta mıydı? Gülümseyerek selam verdi. Bende aynı şekilde karşılık vererek ilerledim.Değişik bir öğle teneffüsü olmuştu. Anladığım kadarıyla Berkant ile aynı sınıftaydılar. Cidden tuhaftı şimdiye kadar görmemiş olmam.

Berkant...
Bi dönem üstümüzdü.Bikaç hafta önce beden dersinde voleybol oynarken tanışmıştık. Tabi ki öncesinde görüyordum fakat hiç konuşmamıştım. Birazcık ukala olmasının verdiği ön yargı ile voleybol oynarken terslemiştim.Ne yapayım oda beni sinir etmeseydi.Bizim sınıftaki kızlar yani bildiğim kadarıyla (!) Berkant a "çene" diyip taklidini yapıyorlardı. Aslında o kadar abartacak kadar değildi.Ama taklitler gülümsememe neden oluyordu. Bu da hoşuma gidiyordu. Bu şekilde tanışmıştık. Sonrasında her yazılı öncesi kalem istemeye gelmeye başladı. Artık alışkanlık haline getirmiş olması beni önceden hazırlamaya teşvik ediyordu.Sonrasında farkettim ki önyargı ile yaklaşmamam gerekiyormuş.

Eve geldiğimde yorulduğumu farketmiştim.Kendimi uykunun o sıcacık huzur dolu kollarına vermek için can atıyordum.Yastığım ve yorganımı alıp dünyayı terk edesim var.Uyku muhteşemdir!

Yarım Kalan YarımsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin