Sanıldığı Kadar Kötü Biri Değilim Sanıldığımdan Daha İyi De Olmayabilirim

500 58 19
                                    

Rüyalar alemimden uyanmama neden olan şey su olamazdı değil mi?? Gözlerimi açtığımda karşımda gördüğüm 3 adet cani bön bön bana bakıyordu. "Ne?" derken bir yandan da yüzümü silmeye çalışıyordum. "Saatin kaç olduğu hakkında bir bilgin var mı ikiz?" diyen kişi tabi ki de Melek ti. "Sizce bunu merak ediyor gibi mi duruyorum? Hayır yani öyleyse kendimi atayım bi yerlerden." dememle kafamı yastığa gömmem bir oldu. Onlarında beni çekiştirmesi...Galip bendim ve içimden deli gibi gülüyordum. Bikaç saniye sonra ayak seslerini duydum anlaşılan vazgeçmişlerdi.Yaşasın tam bağımsız uyku! Sıkıca sarıldığım yorganımın verdiği huzurla gülümsemeden edemedim. Mutluluk budur işte. Yeni rüyalar görmek için can atarken "Yarım saat sonra öğle teneffüsü olacak ve bizim burdan okula gitmemiz 15 dakika ha bu arada Arya senin yerine oynar satrancı dün boşuna yoruldun ikizim." diyen Melek anında yerimden kalkmama neden oldu. Bi yandan benim gibi hızlı konuşmasına şaşırırken bir yandan da dediklerini tartıyordum.Anında saate kayan gözlerim sayesinde yerimden kalktım. Onların gülüşlerini es geçerek lavaboya ilerledim. Saçlarım her sabah olduğu gibi yine karman çormandı.Bu saç ne tarafındı? Nerden gelmiş buraya! Uzun ve dalgalı ile kıvırcık arası saça sahip olmak bunu gerektirirdi. Hayatımda hiç dışarı çıkarken hele ki okula giderken saçımı taramadım. Saçma sapan toplayıp içeri geçtim. Formalarımı giyerken bir yandan da saatte göz gezdiriyordum. Hızla aşağı indim. Mutfakta birşeyler atıştırıyorlardı. Onları umursamadan dışarı çıktım.Ceketimi mi evde unutmuştum ben! Yok canım yapmam öyle şeyler. Yapmam demi? Eve dönsem ki kızlara rezil olmak şuan isteyeceğim en son şeydi. Havanın düzelme olasılığı mı? Düşünmem bile saçma.Ünlü bir düşünürün dediği gibi "Boşver" diyerek ilerledim.Gece saat kurmak hiçbirimizin aklına gelmemişti. Gelse de duyar mıydık? Sanmam. Hızlı adımlarla okula ilerliyordum.Yarım gün yok yazılmıştık.Pek iyi bir gün geçirmeyeceğimi düşünüyordum.Rüyam yarım kalmışken...

Direk satranç odasına çıkmam saçma olacaktı. En üst kata çıkarken yine müdüre söylenmeden edemiyordum.Sınıfta pek kimse yoktu öğle teneffüsü olduğu için çoğu kantindeydi.Zümra yine sırasında birşeylerle meşguldü.Ona gülümsedikten sonra çantamı bırakıp aşağı indim. Yine kapı kapalıydı ve eminim ki açtığımda bir sürü yüzle karşı karşıya gelecektim.Korkmak değildi bu.Sadece tanımadığım insanlarla aynı ortamda olmaktan pek hoşlanmıyordum ki bunlar bir sürüydü.Geri dönmeyi düşünürken aniden açılan kapı yüzüme tokat attı.Bi taraftan alnımı tutarken bi taraftan da karşımdaki kişiye birşeyler söylüyordum. Tamam bildiğin bağırıyordum.Kim olduğunun pekte önemi yoktu. Aniden gelen sesle kafamı kaldırıp ona baktım. Kahretsin Deniz di bu! " Hem suçlu olup hemde karşındakine bağırmayı nasıl başarıyorsun?" demesiyle gözlerimi devirip ona baktım. Aramızda çok fazla boy farkı yoktu. "Kapıyı açan sensin ve suçlu olan ben miyim?" diyerek içeri geçmek için adım attım. Normalde orda kalıp ona saatlerce laf yetiştirebilirdim ama tüm gözler üzerimizdeyken içeri geçmenin daha uygun olacağını düşündüm. Arkamdan " O kapının açılma ihtimalini göz önünde bulundurmayan sensin. " diyerek masaya oturdu. Bu çocuğa gıcık olmuyordum ama sevdiğimde söylenemezdi.Yani şimdilik. Bir yandan taşları dizerken bir yandan da homurdanıyordum. Kendisi kapıyı açıp yüzüme tokat attırıyordu ama suçlu ben oluyordum.Tam bişey söyleyeceğim sırada açılan kapıyla o tarafa kaydı gözlerim. Bunlar sabah haber vermeden geldiğim biricik arkadaşlarımdı.Sırayla gülümseyerek ilerlediler.Tamam Arya oynamak için geliyordu. Eh Duygu da onun yanında olmak için iyi de Meleğin ne işi vardı burda. "Pardon da senin ne işin vardı iki gün önce?" diyen iç ses küçük kardeşim gibi Meleği savunmuştu bana. Önüme dönüp oyunun başlamasını bekledim.Bu sefer başlayan taraf ben olmuştum. Piyonlardan birini ilerletip onun yapacağı hamleyi beklemeye başladım.Oda benim gibi bir piyonu hareket ettirip ellerini masanın üzerinde birleştirdi. Dikkatimi ondan çekip oyuna vermeye çalıştım. Hala kendini haklı sanıyordu. İçimden kızsam da birşey demeyip atı mı hareket ettirdim. Bu taşı çok seviyordum.Bikaç saniye hareket olmayınca Deniz e baktım. Karşıya bakıyordu anlaşılan dalmıştı. Onun baktığı noktaya baktığımda "Oha" diye söylenmekten alıkoyamadım kendimi. Tam bir kez daha "oha" diyecekken Deniz tabi kaçar mı hemen kibar ol diye bana çıkıştı. Ama şuan ona cevap veremeyecek kadar şoktaydım.Duygu,Arya nın çaprazında bir tane çocukla satranç oynuyordu. Nasıl burada ki kimseyi tanımıyorsam o çocuğu da tanımıyordum.Duygu dan daha uzundu ve esmerdi.Meraktan gidip sormayı düşünsem de Deniz in sesi buna engel oldu.Neyse nasılsa Duygu bana anlatır diye düşünerek önüme döndüm.Bakışlarımız birleşirken "Bakıyorum da ağzın açık kaldı. Anlaşılan arkadaşın senden daha hızlıymış." diyerek alayla güldü. Ne demek istediğini anladığımda yüzüme bakmaya devam ediyordu. "Bir konu hakkında bilgi sahibi olmadan kimseyi yargılama!" dedim iğneleyici bir şekilde.Ne sanıyordu bu çocuk kendini.Cevap vermeye tenezzül bile etmeden filini oynattı.Yine o acı acı sesiyle zil çaldı.Kalkarken Duygunun yanindaki çocuk yanımıza gelmeye başladı.Duygu nun gözleri gülüyordu. Kimdi bu çocuk? Onu bu kadar mutlu edecek ne yapmıştı? Yanımıza geldiğinde gülümseyerek selam verdi.Deniz in bakışlarıyla ona döndü. "Gidiyor muyuz Deniz?" dedi Duygu ya bakarken. O "Sen çık sınıfa geliyorum Fatih" derken bende kafamda duyduklarımı birleştiriyordum."Adı Fatihmiş Denizle aynı sınıftalar ve herhalde Denizle samimiler en önemlisi Duygu yu gülümsetebiliyor. " diyordum.Fatih kapıdan çıkarken Deniz in bakışları üzerimdeydi.Ardından bir cırlama geldi.Melek "kanki zil çaldı gelsene" derken Arya ve Duygu da ayaklanmış bize doğru geliyordu. Bikaç saniye sonra hepsi karşımda bana bakıyordu. Yanımda duran Deniz de dahil. Ben içimden kapıya vurduğum daha doğrusu kapının bana vurduğu yerin çok mu kötü olduğunu düşünürken "Kim yendi?" diye soran Arya rahatlamamı sağlamıştı. Deniz hala bana bakıyordu. Anlaşılan ben cevaplayacaktım bu soruyu. " Yine Yarım Kaldı." dedim Deniz in bakışlarından rahatsız olurken. Kızlar gülerek ilerlemeye başladığında neden burda durduğumu düşünüyordum. Onlar kapıdan çıkarken adım atmaya başladığımda kolumu kavrayan bir el ile durdum. Arkama dönme gereği duymamıştım. İçerde bizden başka kimse kalmamıştı çünkü.Ona dönmemi beklediği bariz ortadaydı.Bikaç saniye sonra hareket etmediğimi farketti."Elizan" derken sesi az çıkmıştı.Bana ilk defa adımla seslenmişti.Yüzümü ona çevirdiğimde gözlerimiz çok yakındı.Tuhaf bir duygu bedenimi kaplarken hala adımla seslenmesine takılıp kalmıştım. Ona daha önce adımı söylediğimi hatırlamıyordum.Zaten normal bi şekilde tanışma sahnesi yaşamamıştık.Ben onun adını Şeyda denilen kızdan duymuştum. İyi de benim arkadaşlarım bana adımla seslenmezlerdi ki pek fazla.Ne kadar öyle durduk bilmiyorum. En sonunda benim çekilmemle oda kendini topladı. Kapıya yöneleceğim sıra "Özür dilerim." demesiyle tekrar ona döndüm. Birazdan ders başlayacaktı bu seferde geç kalmak istemiyordum. "Ne için?" dedim şaşırmış bir şekilde. "Biraz önce saçmaladım. Demek istediğim şey o değildi." derken gözlerimin içine bakıyordu.Her ne kadar başka biri olsa asla gülümsemeyeceğimi bilsem de bir an kendimi gülümserken buldum. Tuhaf bir şekilde ona kızamıyordum. "Sorun değil." derken onun da gülümsediğini farkettim.Merdivenleri çıkarken arkamda olmadığını farkettim. İyi de sınıfı buradaydı.Hızla sınıfa girip yerime oturdum. Melek yanıma gelene kadar uyumayı düşünüyordum. "Neler oluyor ikiz?" demesiyle hoca sınıfa girdi.Dersin fizik olmasının verdiği huzurla defterimi almak için çantama uzandım.Geriye kalan iki ders bedendi.Havaların soğuk olmasından dolayı spor odasına inecektik.Benim için beden dersi oraya indiğimde bitiyordu. Zemin kat! Oflayarak eşyalarımı topladım. Melek ile sınıftan çıkarken Deniz i göreceğimi tahmin etmiyordum. Tam onların sınıfının önünden geçerken Fatih te yanına geldi. Karşıdan gelen Berkant kendine yakışır bir şekilde bize selam verip göz kırparken Deniz in bakışları bu sefer üzerimde değildi.Yavaş yavaş merdivenleri inmeye başladık.Son anda aklıma gelen şeyle duraksadım. "Daha çok yolumuz var ikiz" derken bir taraftanda merdivenleri iniyordu Melek. Sabah aceleyle çıkmıştım.Ceketimi dahi unutmuştum eşofmanlarımı mı unutmayacaktım. "Sen in ben gelmiyorum" deyip geri döndüm. Melek ne olduğunu bilmediği için arkamdan gelmeye başladı.Aynı merdivenleri tekrar çıkmak ne kadar sinirimi bozsa da derse giremezdim. "Yine ne oldu?" demesiyle Meleğe döndüm. "Eşofmanlarımı unutmuşum." dedim tekrar yürümeye başlarken.Aşağı inip bir sürü ceza almaktansa yarım gün daha yok yazılırdım.Olmadı eve geçip uyurdum. Aslında sınıfta da uyuyabilirdim.

Yarım Kalan YarımsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin