fire

287 21 35
                                    


"C-Chan bir kere daha.. anlat nolursun"

Gözlerimi devirdim. Daha gülmekten konuşamıyordu gelmiş anlat diyordu. Saatlerdir yaptığı tek şey gülmekti. Jisung böyle yapınca haliyla Changbin ve Yongbok aşırı merak ediyordu ama bende o böyle yaptığı için anlatmıyordum.

"Hayır Jisung. İlk önce saatlerdir süren o gülmeni durdur artık!"

"Ya ne oldu da Jisung bu kadar gülüyor anlamadım çatlamak üzereyim resmen"

"Felixinkisinden"

Oflayıp yanlarındaki tek boş olan pufa oturdum. Jisung ile yemeklerimizi yerken ona olayları anlatmıştım ve sürekli gülmeye başladı hatta ben anlatmadan önce de gülüyordu. Tamam komik yanları olabilir ama bu kadarda değildi. Akşam vakti olmuştu ve o hâlâ gülüyordu.

Zaten ikili de en çok bu yüzden meraklanmıştı. Jisung bu kadar gülmeseydi takmazlardı bile belki de ama saatlerdir güldüğü için dayanamıyolardı artık. Bu yüzden bende Jisungu görmezden gelmeye çalışarak anlatmaya başladım.

"Ya ben öğlen yemeğine sahile gittim. Biliyosun zaten orasını Changbin, sen aradın ondan sonra oldu. Hani şu havalimanında o soruyu soran kişi var ya o  geldi işte. Kendini tanıttı falan sapık gibi takip etti sandım ilk ama öyle değilmiş işte konuştuk baya görmeniz laz-"

Konuşmam Jisung'un kahkası ve yere düşme sesiyle kesilirken göz devirdim. Komik yer tam olarak neresiydi?

"Kafayı yicem.. Neyse dediğim gibi çok değişik birisiydi. Bir şey anlatıyo ve o kadar çok mimiklerini ve el hareketlerini kullanıyo ki ve aşırı sevimli"

Susarak Jisung'a döndürdüm kafamı. Geçen sefer bunu dediğimde kahkaha atmıştı. Şuan ise yere uzanmış kafasını eline yaslamış sırıtarak yeri seyrediyordu.

"Sevgilim olup olmadığını öğrenmek istiyo bunun peşine düşmüş en alakasız cümlesinin arasına sevgilin varı tıktı resmen. Hesabımı falan stalklamış şey diyo bir tanesini ayrı paylaşmışsın kesin sevgilin o falan"

  O anlar tekrar gözümde canlanırken güldüm. Bizimkilerin de kıkırtıları kulağımı doldururken silkelenip kendime geldim ve konuşmaya devam ettim.

"Yani bu kadardı işte başka bir şey olmadı buna gülüyor sabahtan beri"

"Bi garipsin Jisung he cidden buna mı bu kadar güldün?"

"Evet güldüm ne var"

Burun kıvırıp kafasını bizden ters tarafa döndürmüştü. Ya şapşal bu çocuk. Yerimden hızlıca kalkıp yanına gittim. Üstüne doğru uzanırken çoktan yanaklarını mıncırmaya başlamıştım bile.

"Koskoca Lee Felix'im şöyle muamele görmedim!"

Ben dediğine gülerken Jisung dil çıkartıp laf atmıştı.

"Lalala sen git koskoca Lee Felix olarak kahvaltı hazırla lalala"

Dediğine güldükten sonra hafif şekilde kafasına vurdum. O da gülüp kafasını boynuma gömdü. Grubumuzun bebeğiydi cidden.

"Yah Han Jisung! Yarın sen hazırlıyorsun kahvaltıyı"

"Ehehe yarın yokum ki ehehe"

Biraz geri çekilerek benden ayrılmasını sağladım. Gideceğini söylememişti bizimle takılır sanıyordum.

"Nereye gidiyosun?"

"Diğer arkadaşım kahvaltıya çağırdı. Büyük ihtimalle tüm gün ordayım hatta sonraki günde bilmiyorum"

"Ama özlerim"

Büzdüğüm dudaklarımı görünce gülüp vurmuş ve kollarımdan çıkarak pufa geri oturmuştu. Bende kendi yerime geçmiştim.

På tross ,, Hyunchan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin