Yerden telefonumu alıp saate baktım. Öğlen saati olmuştu. İçimde kötü bi his vardı ve bu koltuktan kalkmak istemiyordum. Gözüm o an günler öncesinde Chanın kitaplığa koyduğu kağıtlara gitti.
Ayağa kalkıp onları yerine koymak adına ordan aldım. Chan gideli bir iki gün oluyordu. Minho hyung ise çok daha iyiydi. Gerisi aynıydı, Jisungu daha az görüyordum tabi orası ayrı. Görmeyi geçtim konuşmuyorduk bile. Minho hyungla eskisi gibi olmadıklarından ona da soramıyordum.
Babaannemin odasının kilidini açmaya çalışırken yanlışıkla kağıtlar dağılmış ve birkaçı yere düşmüştü. Oflayıp yere eğildim ve toplamaya başladım. Yazılanlarda adımı görünce duraksadım ve ne olduğuna baktım.
Anlamam çok uzun sürmemişti ama anlam veremiyordum. Başım dönmeye başlamıştı, yere oturup sakinleşmeye çalıştım. Dolu gözlerime rağmen kağıdı incelemeye başladım.
Anlayamadığım bir sürü sayı vardı. Aşağıda büyük harflerle yazılan sonuç kısmı dikkatimi çekince orayı okumaya başladım.
"Baba Hwang Hyun-shik'in kanı ve saçı olduğu bildirilen örnekler ve Anne Hwang Chung Ae'nin kanı olduğu bildirilen örnekler ile bebek Hwang Hyunjin'in saç örneği... ne.. bebek Hwang Hyunjin... dna örnekleri.. baba ve anne indeksi... olarak hesaplandı. Anne Hwang Chung Ae... Hwang Hyun-shik ve Hwang Chung Ae... %99,99 ihtimalle.. ne.."
Kağıtları fırlatıp ellerimi saçlarımdan geçirdim. %99,9 ihtimalle Hwang Hyun-sik ve Hwang Chung Ae, bebek Hwang Hyunjin'in biyolojik anne ve babası olamayacağı tespit edildi.
Göğsü her geçen saniye daha fazla daralıyor ve nefes almakta bir o kadar zorlanıyordu. Yaşlar gözlerinde durmazken o okuduğu şeylere inanamıyordu. Koridora dağıttığı kağıtlara yaklaşıp tekrardan kağıdı eline alıp okumaya başladı.
Anlamadığı verileri bile okuyordu gerçekliğinden emin olmak için. Kalbini parçalayan sonuç yazısına geldiğinde ise hıçkırarak ağlamaya başlamış gene de okumayı bırakmamıştı.
"Biyolojik anne ve babası olamayacağı tespit edildi!"
Ellerini yüzüne kapatıp bir süre daha ağladı. Sakinleşmese de daha sonra kafasını kaldırıp diğer kağıtlara baktı. İlk baktığında tekrar bi dna testi vardı. Bu sefer sadece babasının adı yazıyordu. Yani babası sandığı adamın adı yazıyordu.
Başka bir testte ise annesi sandığı kadının biyolojik annesi olmadığı yüzüne vurulmuştu. Başka bir kağıdı eline aldığında bu sefer başka bir rapor görmüştü. Kürtaj raporu.
"Ulan yetmedi bir de bi cana mı kıydınız?!"
Histerik bi gülüş attı bu sefer fakat hala ağlıyordu. Ne kadar komikti. Onun doğum yılında kürtaj yaptırıp onu evlat edinmişlerdi ve öz evlatlarını öldürüp başka birinin çocuğuna bu işkenceyi yapmaya karar vermişlerdi.
Birde o insanları kötü sanırdı. Şimdi ise onlar hakkında ne düşüneceğini şaşırmıştı. Bir insana hakaret etmek hatta çocukluğunu yaşatmamak ayrı, birinin canına kıymak kendi çocuğunun canına kıymak.. çok ayrıydı. Neden böyle işlere kalkışmışlardı çok merak ediyordu.
Onlarla konuştuğunu düşünmek midesini bulandırmıştı. Onlarla aynı sofrada oturmuş yemek yemişti. Gülmüş eğlenmişti. Anne, baba demişti o insanlara. Çocuklarını abla, torunlarını yeğenleri olarak görmüştü. Babaannesi.. onun babaannesi değildi.
Ve o biliyordu. Ailesi bile olmayan bu insanların işkencelerinden onu korumaya çalışan bir yabancıydı. Onun kanından değildi ama o gene de yıllarını Hyunjine adamıştı. Dedesi.. acaba o da biliyor muydu diye düşünmeden edemedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
På tross ,, Hyunchan
Random"Lee Felix ile sevgili olduğunuz doğru mu?" "Lee Felix de kim?"