Bu espri icin simdiden ozur dilerim)
Son maili de gönderdikten sonra eşyalarımı toplayıp Minho hyungun odasına ilerledim. Kapıyı hafifçe tıklatıp kafamı içeri uzattım. Dalgın duruyordu, son birkaç gündür olduğu gibi.
Hâlâ tatil zamanından bir şeyler olduğunu biliyordum fakat üstüne bir şeyler eklenmiş gibiydi. Yoksa minho hyung ve bu haller hiç normal değildi. Şirket batsa battığı gün düğüne falan gitmiş olurdu yani.
"Minho hyung?"
Ses vermediğinde iç çekip tamamen içeriye girdim ve kapıyı kapattım. Karşısına oturduğumda sakince bana baktı. İçindeki onu yiyip bitiren şeyi bana anlatmak istiyo ama yapamıyo gibiydi. Onu böyle görmek beni de bi hayli üzüyodu. Tam bir şey diyecekken kapı açılmış ve Jisung içeri girmişti.
"Yemek getirmiştim! Hyunum seni hesaba katmadım üzgünüm istersen benimkini veririm sana"
Dudaklarını büzüp bi elindeki poşete bir bana bakmasına gülüp ayaklandım.
"Yok Jisungcum afiyet olsun size eve gidiyorum ben"
"Teşekkürler!! Chancığımın yanından daha yeni geliyorum ama sen gene de ona bolca öpücüklerimi ve selamımı ilet"
Bir şey demek yerine kocaman öpüp odadan çıktım ve kapıyı da ardımdan çektim. Evde hızlıca bir duş alıp Chanın evine gittim. Vardığımda kapıdan çıkıyordu, gülümseyip arabaya binmesini bekledim.
"Selam"
"Selam, nasılsın?"
"Çok daha iyiyim"
Gülümsemesi büyümüş ve ensesini kaşımıştı.
"Ee napıyoruz?"
"Sürpriz hâlâ sürpriiz"
Göz devirip daha rahat bi şekilde oturmaya başladı. Bende geldiğim yoldan dönerek arkadaşımın dükkanına sürmeye başladım. Bu tarafa yakın olduğu için Chanı evinden almıştım.
Arkadaşımın dükkanı ise bir çömlek atölyesiydi. Daha çok hobisine olsa da ders verir ve bazı şeyleri de satardı. Kafasına nasıl esiyorsa öyle yapıyordu yani ama çok güzel yapıyordu. Bu konuda onun kadar yetenekli olmayı isterdim.
Tabi onun kadar olamasam da zamanında onunla beraber burda çok elimi kirletmiştim o yüzden bende de az çok bir şeyler vardı. Chan ise genel olarak yetenekli biriydi fakat gene de bize çok eğlence çıkacakmış gibi hissediyordum.
"Eski kıyafetlerimden giymemi söylemenden bir şeyler bulmaya çalışıyorum ama yok"
"Chan öyle bulabileceğin bir şey değil bu. Ayrıca geldik sabırsızlanma"
Heyecanı daha da görülür olması beni gülümsetmişti. Ruhu bebek gibi olan biriyle çıkıyordum. Ya da hayatımı birleştiriyordum, sanki bu daha doğru oldu.
Kendimi yaşatıyordum ona, beraber yemek yapmak, incir yemek, film seyretmek, kitap okumak, çömlek yapmak, Ae-Cha ile vakit geçirmek ki diğer tüm her şeyimi de onunla paylaşmayı düşünüyordum. Chan tamamiyle hayatıma girmişti, ve yeri çok özeldi.
Arabayı durduğumda heyecanla ilk atölyeye sonra Chana baktım. Hem Chanı buraya getirmenin heyecanı hem de uzun zaman sonra buraya gelmenin heyecanı vardı. Arkadaşım yakın bi zamanda biriyle birleştirmişti atölyesini. Kendi atölyesi dairenin küçük bir kısmı diyebilirdik şimdi ise tamamiyle onlarındı. Birleştirdiği kişi ise sevgilisi Sana'ydı. Kendisi de çiçek konusunda ayrı bir yetenekliydi. İlk defa canlı görme fırsatı elde etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
På tross ,, Hyunchan
Acak"Lee Felix ile sevgili olduğunuz doğru mu?" "Lee Felix de kim?"