åtte

275 23 75
                                    


Arabayı park ettikten sonra arkada uyuyan Jeongini uyandırıp indim ve bagajdakileri çıkarttım. O sırada ikisi de inmişti. Evin kapısını açtıktan sonra her şeyi içeri aldık, arabayı kitlediğimden emin olduktan sonra bende içeri girdim.

Çocuklar çoktan örtüleri kaldırmış ve oturmuşlardı. Daha çok uyku modundaydılar bu yüzden koltuğun kenarına oturarak konuşmaya başladım.

"İsterseniz duş alın bende o sırada odaları açayım sonra uyursunuz. Olur mu?"

İkisi de sessizce kafasını sallamıştı. Vana kapalı olduğu için üstümdekileri çıkartarak rahat tişörtümle kaldım. Vananın yanına gittiğimde zaten açık olduğunu gördüm. Kaşlarım çatılmıştı. Kapatmamışlar mıydı yani? Biz gelmeseydik ne olucaktı? Bu kadar sorumsuz davranmak zorundalar mıydı cidden?!

(Arkadaslar simdi bu eve sadece yazlari geldikleri icin vanalari falan kapatiyolar cnku kisin borulardaki su donar ve patlar. Bu yuzden vanayi kapatip tum musluklari acik birakiyolar. Bilinmiyosa diye saaptim devam edelim smdi)

Sinirlenmeme engel olamazken eşyalarımı alarak odama geçtim. Duş alabileceklerini bağırarak haber verdikten sonra hızlıca üstümü değiştirdim. Onların odalarını da hazır ettikten sonra evden çıktım.

Hâlâ sakinleşememiştim sanırım arayıp hesap sormadan da rahatlamayacaktım. Bu yüzden yavaşlayıp telefonumu çıkarttım ve annemi aradım. İçimde fırtınalar kopuyor gibi hissediyordum. Fakat sesini duyduğumda hepsi susmuştu.

"Alo oğlum?"

"Anne, nasılsın?"

"İyiyim sen nasılsın ne yapıyorsun? Uzun zaman oldu konuşmayalı"

"Evet öyle oldu,iyiyim bende.. Şey için aramıştım ben seni. Biz yazlığa geldik"

"Aa ne güzel tatile çıkabilmene sevindim. Hyung dediğin çocuk da geldi mi sizinle?"

"Hayır. Anne vanaları açık bırakmışsınız"

"Ah.. Cidden mi? Baban kontrol etti sanıyordum"

"Babamın o işlerle ilgilenmediğini sanıyordum anne ne zamandan beri babama güveniyosun bu konuda?"

"Tamam yakaladın beni... bir şey olmaz diyip açık bırakmıştık"

"Ciddi misiniz?! Biz gelmeseydik nolucaktı? Seneye birde onunla uğraşırdık"

"Babaannen gibisin aynı. Kavga etmeye mi aradın Hyunjin? Cidden özlemedin mi hiç?"

"Babaanneme sor!" Diyip telefonu kapattım. Artık daha çok sinirliydim. Nasıl böyle olabilir anlayamıyorum. Ben ona ne diyordum o bana ne diyordu, şaka gibilerdi cidden.

Önünde durduğum evden gelen yüksek sesle ilgim oraya kaymıştı. Sevdiğim bir komşuydu, gerçi buradaki herkesi severdim. Her ne kadar denizi az da olsa keşfedilmiş olsa da kasaba köy gibi burasıydı. Herkes birbirini sevip sayardı. Buranın dışındaki kimliklerini bırakıp gelirlerdi buraya.

Bir doktor burada bambaşka bir işin başında olabiliyordu. Burada yaşayan ailelerinden kaynaklıydı tabi bu ama herkes memnundu, mutluydu burada. Ah tabi ki şuan da çocuklarına bağıran teyze hariç..

Kendi dilinde konuşuyordu ama kızdığı belliydi. Çocukları ise yüzünde tebessümle annelerini alttan alıyolardı. Rutin halleri olduğunu biliyordum. Biraz sonra gülerek sohbet ediceklerdi. Teyze her ne kadar kızsa da biliyolardı ciddi olmadığını.

Onların neşesi gibiydi. Sadece onların değil herkesin neşeli olmasını sağlayabiliyordu. Çok tatlı minnoş biriydi. Girdiği her ortamı canlandırıyordu. Ailesini bir keresinde onsuz gördüğümde sessizce yemeklerini yiyolardı fakat o teyze geldiğinde ortam aniden değişiyordu.

På tross ,, Hyunchan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin