Her şeyimi aldığımdan emin olduktan sonra evden çıkıp arabama bindim. Arabaya binene kadar yediğim incir çöplerini arabadaki çöp kutusuna atıp arabayı çalıştırdım.Tatilden döneli 2 gün falan olmuştu. Eui noona kendi evine geçmişti ben geldiğimde, hiç istemesemde. Her şey eski halindeydi yani. Grupta bazen konuşuyolardı. Daha çok Jisung bugün kime gelicek adlı bir tartışmaydı.
İlk başta Seungminler bize gel işimiz var diyodu sonra Changbinler hayır bize diye ısrar ediyolardı. Sonra ise bizimkiler iyi alın biz istemiyoruz bunu diyolardı. İşin garip yanı iki tarafa da gitmemişti.
İşi varmış, ne işi olduğunu söylememişti. Bir şey olsaydı gelip anlatacağını bildiğimden zorlamamıştım. Minho hyung ise sinirliydi? Telefonuna baktığı an sinirleniyordu. Ne olduğunu asla anlamıyordum.
-Anladığım kadarıyla- ofisten çıkıp telefon konuşması yapıp geri geliyordu. Kimle olduğunu da çözememiştim çünkü siliyordu. Büyük ihtimalle anladığımı biliyordu. Onu da zorlamayı bırakmıştım bugün.
Ben gene Minho hyung şirkette diye gitmemiştim bugün. Sabah aramamıştı ama daha sonradan arayıp iş olduğunu söylemişti. Kimin olduğunu umursamadığım birinin dergisinin çekimini yapacak fotoğrafçı hasta olmuş ve menajer de bizi tanıdığından ve güvendiğinden Minho hyunga ulaşmıştı.
Hiçbir bilgi almadan o çekimime gidiyordum yani şu an. Kimi çekeceğimi bile söylememişti. Açıkçası çok da umursamamıştım o an. Sadece sorun çıkartacak kimse olmasın, bu benim için yeterliydi.
Ayrıca Chan, evet. Konuşmadık. Gruba hiç yazmadı, bende yazmadım. Zaten dahil olabileceğim tek bir konu bile geçmemişti. Özelden yazmak da aşırı mantıksız gelmişti. Ne diyebilirdim ki hem? Öyle saçma bulduğumdan yazmamıştım.
Tabi çok özlemiştim orası ayrı. Bir görsem güzel giderdi. Baya güzel giderdi hemde. Ben çok özlemişim onu ya. Birini sevmek böyleydi demek ki. Konuşmak istesem de konuşmadığımız için üzülmüyordum tabi ki, meşgul olabilirdi. Meşgul olmasa bile yazmak zorunda mıydı sanki? O yüzden sorun yoktu. Özledim.
Çekimin yapılacağı binayı gördüğümde arabayı park edip indim. Tarihi bir yere benziyordu ve birkaç katlıydı. Hangi katta çekimin olacağını bilr bilmiyordum... Girişte görevli olduğunu düşündüğüm kişiye yaklaşarak selam verip kendimi tanıttım ilk.
Tanıyordu ama bu bir nezaket davranışıydı bence. İsterse karınca bile tanısın seni, gene de kendini tanıtman gerekiyordu. Çünkü o seni ekranın ötesinden tanıyordu, kesinlikle karşısında olmaktan farklıydı. Gerçek seni tanıyordu bir kere. Ayrıca herkes bir insandır, ve yeni birilerine kendilerini tanıtır insanlar.
Kısaca kim olduğumu söyledim yani.
Çekimin üst katta olduğunu ve çekim alanının hazırlıklarının bittiğini sadece benim kontrol etmem gerektiğini söylemişlerdi. Sanatçı da dediğine göre yeni gelmişti.
Sanatçı demek yerine ismiyle hitap etseydi keşke. Ben de kim olduğunu öğrenebilirdim.. Zaten birazdan göreceğim için çok da umursamayıp çekimin olacağı kata çıktım.
İlk çekim için olan dekorasyonları kontrol etsem iyi olacağından görevli kişiyi aradım. Bulduğumda ise bana birkaç ieyden bahsetmişti. Bu da nasıl bir şey çıkartacağıma dair fikirleri çoktan oluşturmamı sağlamıştı.
"Bay Bang dışında her şey hazır. Onun da makyajı yapılmaya başlanmıştı"
Bu Bang'in benim Chanın Bangi olmasını diliyordum. Ayrıca bu makyözlere asla güvenmediğim için giyeceği kıyafete bakıp makyajını da kontrol edicektim. Planlarım o yöndeydi yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
På tross ,, Hyunchan
Acak"Lee Felix ile sevgili olduğunuz doğru mu?" "Lee Felix de kim?"