to

353 31 21
                                    

Yatakta tekrar dönerken bir daha uyuyamayacağımı anlamış oldum. Daha sessiz gelseydin ne olurdu ki Yongbok. Huysuzca gözlerimi açıp karşımdaki sinirli yüze baktım.

"Biraz daha bana öyle bakarsan tüm sinirim uçup gidecek Chan"

"Yah Yongbok! Neden sinirlisin bilmiyorum ama senin yüzünden uyuyamıyorum ve çok sinirliyim"

  Ben mızmızlanırken yanıma gelip oturmuştu, artık sinirli durmuyordu ama ben sinirliydim. Ne olduğunu bile bilmiyordum ki..

"Neden sinirlisin Yongbok?"

"Ha evet o konu. Ne demek Lee Felix de kim Chan?"

Aklıma dolan anıyla pişmanlıkla gülümsemiş ve yatakta geriye kaymıştım, her an üstüme atlayabilirdi çünkü. Korksam da açıklama yapmaya başladım.

"Ya Yongbokum ben sana Felix demediğimden anlık öyle tepki verdim. Hem orada kendimi bozamazdım ki ve çok yorgundum bi anda aklımdan geçenler dudaklarımdan dökülüvermiş işte"

"Bahanene bakar mısın ya?"

"Ya nolucak boşver beni uykusuz bıraktığına değdi mi şimdi"

  Ben ona şirince bakarken bir tane vurdu ve yataktan kalkıp odadan çıktı. Kafamı geri yastığa koyarken değer diyerek bağırmıştı. Gülümseyip yataktan kalktım. Duş alsam iyi olacaktı.

"Lee Felix beyfendileri kahvaltı hazırlar mısınız?"

Kapıdan bağırdıktan sonra cevap bekledim. Bir kaç saniye cevap vermedi. Sanırım düşünüyordu. Sonra sesi duyuldu.

"Changbin ve Jisung gelicek mi ona göre hazırlayayım?"

"Changbin damlar tabi ama Jisungu bilmiyorum arasana onları ben de duşa gireyim hemen"

Ses gelmediğinde onları aramaya koyulduğunu anladım. Üstümdekilerden kurtulduktan sonra banyoya giderek soğuk bir duş almaya başladım. İyi gelmişti cidden.

Üstümü giyinip yanlarına gittiklerimde Yongbok'un bir şeyler ile uğraştığını Jisung'un ise masanın üstüne oturmuş bacaklarını salladığını gördüm fakat Changbin yoktu.

Jisungun şişirdiği yanaklarına öpücük kondururken sandalyeye oturdum. Changbinin neden gelmediğine dair olan merakım iyice artınca sorma kararı aldım.

"Changbin nerde neden gelmedi?"

"Şirketteymiş 'Lee Felix de kim?' olayıyla alakalıymış sanırım"

"Sen benim şortumu mu giydin Jisung?"

  Bir anda masaya vurma sesi gelince irkilerek Yongboka baktım. Bir eli masada bir elinde de bıçak bana doğru tutuyordu, sinirliydi. Ne var yani bir anda merak etmiştim işte.

"Özür dilerim Yongbok, seni dinliyorum Yongbok, sinirlenme lütfen Yongbok"

Yüzünü ekşitmiş ve yaptığı işe geri dönmüştü. Bende sırıtarak Jisunga döndüm. Özlemiştim, Felix veya Changbin gibi sürekli beraber değildik zaten bir de araya mesafe girince hiç görüşememiştik, ne kadar az bir süre de olsa...

"Nasıl gidiyo Jisung?"

"Chan bazen cidden saçma sorular soruyosun. Nasıl gidebilir sıradan gidiyo işte. Biraz iş, biraz arkadaşlarla takılma asıl senden ne haber?"

"Çoooook yoruldum Jisung. Ya o değil de benim Yongbokla adım nasıl çıktı tam olarak?"

Sorumla Jisung gülmüştü. Ciddi sormuştum ama o sadece gülmüştü...

"Açmasana şu konuyu çok sinirli"

İstemsizce dudaklarımı büzerken alnımı masaya yasladım. Başım ağrımaya başlamıştı.. Jisung tekrardan kıkırdarken elini saçımda hissettim. Saçımı okşamasıyla mayışırken kapı sesi geldi. Kafamı kaldırmadan sağa doğru döndürdüm, Changbin gelmişti.

På tross ,, Hyunchan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin