Kırmızı ışık yanmasıyla durduğum an telefon sesim arabanın içini doldurmaya başlamıştı. Chan'ın aradığını görünce yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. Hemen yanıtladım görüntülü aramayı.
"Selam!"
"Selam, nerdesin?"
"Uhmmm evine yaklaşık 15 dakika falan kaldı. Sen nerdesin?"
"Ehehe ben vardım"
Şebekliğine gülüp ilerlemeye başladım. Arabayı sürdüğümden çok bakamasam da onun beni izlediğini biliyordum. Göz ucuyla baktığımda eve girdiğini gördüm.
Hemen ardından lavobaya girip ellerini yıkamıştı. Görmesem bile öyle yapacağını biliyordum. Evini ilk defa görecektim ve onun da canlı olmasını istiyordum bu yüzden çok bakmamaya çalıştım o yürürken.
Oturduğunda ise gülümseyen yüzünü izledim. Çok kısaydı tabi ama çok güzeldi. Hatta o kadar güzeldi ki yolun ortasında durup onu izleyebilirdim. Daha iyi bir seçeneğim olduğu için yapmadım ama, yanına gidip dibinden seyredebilirdim onu. Ayrıca öpebilir, sarılabilir, mıncırabilirdim yanındayken.
Kısa bir süre sonra vardığımda yandaki şapkayı ve maskeyi taktım. Telefona bir öpücük atıp aramayı sonlandırdım. Son gördüğüm Chan'ın yaptığıma kıkır kıkır gülmesiydi.
Arabadan inip kitledikten sonra hızlıca kapıya gittim. Zile basmadan kapı açılmıştı. Girip hemen kapıyı kapattım. Daha sonra ise Chan'ın üstüne atlamıştım. Gülüp kollarını belime sarmıştı. Beni taşımakta zorluk çekmeyeceğini bildiğimden hafif zıplayıp bacaklarımı da ona doladım.
Tamamen içeri girdiğimizde kucağından inip etrafı incelemeye başlamıştım. Sade bir evi vardı. 2 tane tablo asılıydı. Sağdakine baktığımda ona hediye ettiğim tablo olduğunu gördüm. Şaşkınlıkla Chana döndüğümde sırıtıyordu.
"Ya şapşal"
Kendime çekip tekrar sarıldım. Abartı şekilde sarılıp ordan oraya adımlar atıyorduk. En sonunda birbirimizi bırakmıştık. Üstümdekini çıkartırken biraz daha bakınmıştım etrafa.
"Evin cidden çok güzel"
"Seninkinin yanında adı bile geçmez bence"
"Saçmalama bence evin cidden seni yansıtıyor"
Gözleri kaybolarak gülümsemiş sonra penguen gibi yürüyerek gelip belime sarılmıştı. Tatlılığına gülüp saçlarını karıştırdım.
"Tamam koca bebek ne izliyoruz"
"Bilmiyorum bulamadım"
Koltuğa oturduğumuzda telefondan aratmış ve ilgimizi çeken bir film bulmaya çalışmıştık. Holidate diye bir christmas filmi bulduğumuzda çok iyi durmasa da açıp izlemeye başlamıştık.
Birçok sahnede gülmüş ve sorgulamıştık. Çok saçma sahneleri vardı. Bir ara mide bulantısından filmi kapatmaya çalışmıştım. Chan da tepkilerimden aşırı zevk aldığı için gülmeyi bırakmadan engellemeye çalışmıştı. Biraz cebelleşmiş hatta yerlere düşmüştük ve kazanan oydu.
Filmi tamamen bitirdiğimizde derin bir nefes aldım ve direkt kapattım siteyi. Hayatımda izlediğim komik ama en saçma film olabilirdi. Eğer tek başıma izlemiş olsaydım hemen gelip Chanı darlardım izleyelim diye.
"Bir şeyler yiyelim mi?"
Kafamı salladığımda yerimde kayarak dizlerine yattım. Gülümseyerek gözlerimi kapattığımda parmağı yüzümde gezinmeye başladı. Kirpiklerimi okşuyor oradan gözaltlarıma dokunup yanaklarıma geçiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
På tross ,, Hyunchan
Random"Lee Felix ile sevgili olduğunuz doğru mu?" "Lee Felix de kim?"