12.Bölüm

262 44 17
                                    

Önceki bölüm

-Eğer ki bir ruhsal hastalıksa benim seviyemi aşıyor. Ben sadece 3 yıldızlı bir doktorum.
.
.
.
.
Bu sözler biraz şaşırtmıştı. Lı Ciuying ve Yan Jiang'a göre düşündüklerinden bile daha gizemli olabilirdi bu hastalık.

Yan Hu ve Yan Li ise son anda paçalarını kurtardıklarını hissetmişlerdi. Fakat bu durum fazla da uzun sürmeyebilirdi.

Yan Hu, bir süre kendi kendine düşündükten sonra gözlerinde tuhaf bir parlaklık belirdi.

Gelecekte büyük bir sorun çıkartmak..

Bu işi kökten çözerse çok daha iyi olmaz mıydı?

-Anne... Baba... Aslında... Size söylemediğim bir şey var.

Yan Li, anında tepki gösterdi. Hemen Yan Hun'un zihnine konuştu. Bu ikizlerin iletişimi idi.

-Hu'ge ne planlıyorsun?

Yan Hu, kardeşimin sözlerini görmezden geldi. Herkes ona bakıyor ve ne söyleyeceğini merak ediyordu.

Li Ciuying, merakla sordu.

-Ne? Bize söylemediğin şey nedir?

Yan Hu, derin bir nefes verdikten sonra konuştu. Oldukça zor bir karar vermiş gibi davranıyordu.

-Aslında... Rüyamda ki adam.. Bana önemli bir şey söyledi... Fakat... Ben.. Korkunç sonuçlar olmasından korktuğum için söyleyemedim.

Şimdi daha çok merak etmişlerdi. Yan Li, Yan Hu'nun ne planladığını anlayınca gözleri sonuna kadar açıldı. Yok.. Bunu söylemezdi değil mi?

Yan Hu, derin ve titrek bir sesle devam etti konuşmasına.

-Rüyamda.. Rüyamda ki adam.. Bana bu hastalığın kökeninin zehir olduğunu söyledi. Anne karnında içilen bir zehir nedeniyle oluşmuş....

Herkes sessizdi..

Sonra bir anda...

Li Ciuying, derin bir nefes verdi. Yan Jiang da çok sarsılmıştı.

-Bunu.. Neden daha önce... Söylemedin? Başka.. Başka ne söyledi?

Yan Hu, bir süre sessiz kaldı. Sanki ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Yan Li ise gergince bekliyordu. Ne yapmaya çalıştığını anlamıştı. Fakat ne zaman gerilse saçmaladığı için konuşma işini Yan Hu'ya bırakmıştı.

-Rüyamda ki adam, bana küçük bir anı parçası gösterdi. Orada anne... Sen bana hamileydin. Sonra.. Pembe saçlı ve kırmızı gözlü bir adam, bir hizmetçi ile sana zehirli bir çay içirdi.

-bu adamın kim olduğunu bilmiyordum ama... Min klanını gördüğümde...

Yan Hu sustu. Ortamı çok iyi ayarlamıştı. Bu sözlerin min klanı ile yan klanı arasında büyük bir savaş çıkartacak kadar tehlikeli olduğunu biliyordu.

Sanki bu yüzden söylememiş gibi davranıyordu!

İşte bu yüzden insanlar sessizden kork demişlerdi!

Herkes susmuştu. Sözlerin ağırlığı çok fazlaydı. Her ne kadar inanılması güç olsa da... İnandırıcı noktalar vardı.

Bunlar, Jin Wigang'ın zehir olabilir sözü ile uyuşuyordu. Sonra Min klanı bunu yapabilecek potansiyele sahipti ve aslında da yapmışlardı.

Yan Jiang, elini sertçe masaya vurdu ve bağırdı.

-şerefsizler! Bunu onlara ödeteceğim!!

Yan Hu da Yan Li de başını öne eğmişti. Suçlu birisinin imajını çiziyorlardı. Yan Hu, durumu iyi idare etmişti.

Beginning of the end[BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin