15.Bölüm

306 30 16
                                    

Önceki bölüm

Bir sıvıya dönüştü ve Yan Hu'nun alnının içine girdi. O anda...

Yan Hu kendisinden geçti!!
.
.
.
Yine boşluk benzeri bir yerdeydi. Tıpkı ruhunun Yan Hu Yin'in bedenine geldiği gibiydi.

-Öldüm mü?

Yan Hu, bir an ölüp ölmediğinden emin olamadı. Son hatırladığı şey, yeşim tabletin parlaması ve alnında ki keskin acı idi. Keşke ayrık tabletleri hemen birleştirmeseydi. Fakat fazla heyecanlanmıştı.

-hayır, ölmedin evlat. Buraya bak.

Bu zihninde duyduğu sesti! Hemen sesin olduğu yöne döndü ve şok oldu.

Sesin kadimliğine karşı olarak genç bir adam vardı karşısında. Onun arkasında ise hayatında görmediği kadar büyük ve lüks bir kütüphane vardı.

Kütüphanenin, rafları beyaz kristalden yapılmıştı. Sayısız hayali kitap bulunuyordu.

Adam ise, uzun koyu kahve saçlı, kahve gözlüydü. Beyaz bir teni vardı ve oldukça yakışıklıydı. Yüzünde ise bir gözlük vardı.

Genç görünmesine rağmen yaşlı ve bilge bir adam hissiyatına sahipti. Doğal bir zarafet yayıyordu. Bu adam, ellerini arkasında birleştirmiş ve hafifçe gülümsüyordu.

-Ben Xuan Zhang. Burası da benim İlahi Kütüphanem.

Yan Hu, sonunda şaşkınlığını üzerinden atmıştı. Şu anda da ruhsal bir boyutta olduğunu anlamıştı. Fakat bu boyutta genellikle sadece ruh bulunurdu. Fakat şimdi yabancı bir adam ve devasa bir kütüphane vardı.

Bu nasıl mümkün olabilirdi?!

-Kıdemli ben de Yan Hu.

Xuan Zhang, elini kütüphanesine uzattı ve raflardan bir kitap eline geldi. Kısaca bir göz attıktan sonra şaşkınlıkla Yan Hu'ya baktı.

-Eh? Çok ilginç. Yan Hu, sen buraya ait değilsin. Hım...bir bakalım.

-Dünya adlı küçük bir gezegenden buraya gelmişsin. Kardeşin Yan Li'nin düğün gününde öldürülmüşsün. Kardeşin de senle beraber ölmüş...

-Oho...Yan Hu Yin'in bedenine girmişsin. Vay be...bu okuduğum en iyi kitaplardan birisiydi çocuğum. Çok ilginçsin.

Yan Hu'nun gözleri sonuna kadar açılmıştı. Duyduklarına inanmakta güçlük çekiyordu. Kendisi ve kardeşi dışında bu gerçekleri bilen yoktu. Li Ciuying bile bu kadar ayrıntılı bilmiyordu.

-Sen...sen..Tanrı mısın?

- Kimsin, Nesin sen?

Xuan Zhang, güçlü bir sesle kahkaha attı. Duydukları komiğine gitmişti.

-Hahahahahah...çok komiksin evlat! Gerçekten de beni tanımamanı anlıyorum. Çünkü buradan değilsin.

-Ben ilk öğretmen, Ata Xuan Zhang'ım. Tüm gezegen ismimi bilir. Öldükten sonra kendimi, yaptığım ilahi eser İlahi kütüphanenin ruhuna dönüştürdüm ve uygun bir öğrenci aradım.

-kütüphanem, her şeyi kitap olarak kabul eder. İnsanları, ruhları, canlıları, eşyaları...sen de benim öğrencimsin artık. Hakkındakileri bilmem çok doğal.

Yan Hu, ne tepki vereceğini bilemiyordu. Bir ata tarafından öğrenci olarak kabul edilmişti. Fakat bunun hala nasıl mimkün olabileceğini anlamakta zorlanıyordu.

Tam da bu anda dış dünya da..

Öğretmenlik köşkünde çanlar çalmaya başladı!!

Dang...Dang...Dang...Ting...Ying...Tang.

Beginning of the end[BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin