Yağmur Elfler ülkesini esir almış, karanlık gecede sarayın içinde derin bir sessizlik hüküm sürüyordu. Kraliçe küçük kızının bukle bukle olan sarı saçlarını okşarken duyduğu sesler ile yataktan doğruldu. Havadaki ağırlık onu rahatsız ediyordu ama kızını bırakıp gitmenin doğru bir karar olup olmadığına emin değildi. Tekrar yanında uyuyan ağzı hafif açılmış pembe yanakları ve dolgun dudaklarıyla bir meleğe benzeyen kızına baktı. Yatakta kalmanın en iyi fikir olduğunu düşünüp kafasını kaldırdığı yastığa geri koyduğunda çok derinlerden gelen bir hıçkırık duyup yerinden fırladı. Hıçkırık sesi biraz daha yüksek perdeden geldiğinde Kraliçe kızının üzerini iyice örttükten sonra yavaş adımlarla kocasının odasına doğru ilerlerken kapının önündeki korumaları gördü. Korumalar Kraliçe'nin yaklaştığını fark ettiklerinde kapıyı kapamaya yeltenseler de güçlü kadın onlara engel olup kapının önünde durmuştu. İçeride üzerleri sırılsıklam, hafif yaralı askerleri ve keyifle yerinde oturan kocasını gördüğünde nedense vereceği haberden hoşlanmayacağını hissediyordu. Hiçbir zaman kocası ile aynı görüşleri paylaşmazladı ama özellikle Aranha'nın annesi öldüğü günden bu yana geçen beş yılda aralarındaki uçurum giderek açılıyordu. Onu yatağından kaldıran hıçkırıklar odanın karanlık köşesinden tekrar duyulduğunda Kraliçe Bondade izin isteme ihtiyacı duymadan odaya daldı ve karanlığın sakladığı köşede büzüşüp kalan çocuğun yanına eğildi. Onun girişini çocuk sustuktan sonra fark eden Aranha yerinden fırlayıp karısının önüne geçtiğinde askerler de önünde eğilip selam verdiler. Aranha karşısında onu delip geçen mavi gözlerle bakan karısının kucağında tuttuğu ve onun kolları arasında kaybolan çocuğa baktığında "Bondade..." diye başlasa da kadının "Ne dersem diyeyim başladığın bu saçmalığa son vermeyeceğini biliyorum ama bu olmaz! Benim yanımda kalacak. İtirazın varsa bana söylersin" dedikten sonra kızgınlıkla parlayan gözlerini kocasına dikti. Adam itirazı olsa da dinletemeyeceğini bildiği kadına gözlerini devirse de kafasını sallayıp "Nasıl istersen öyle yap"diyerek yerine dönerken bir anda arkasını döndü ve "Madem o kadar bakmak istiyorsun bundan sonra ona oğlun gibi bak Bondade. Değerli bir hazine o" dedi. Kadın tek kelime etmeden kollarında tuttuğu çocuk ile odasına dönerken biri onu elinden söküp alacakmış gibi korkuyla sarılıyordu. Ağlaması azalan çocuk kafasını kadının göğsüne yasladığında inip kalkan göğsü ve titreyen minicik bedenini tüm gözlerden saklamak için kollarının arasında yok ettiği çocuğu sonunda odanın kapıları arkasına sakladığında tuttuğu nefesini bırakan kadın kafasını indirip onu kocaman kahverengi gözleriyle izleyen küçük mucizeye baktı. Minicik bedeni ve masum yüzü görkemli mavi kanatlarının ardında daha da korunmaya muhtaç bırakıyordu onu. Esmer yüzü kirlenmiş üzerindeki elbiseler ıslanmış gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Kraliçe'nin bu küçük çocuğun kim olduğunu tahmin etmesi zor olmadı. Kocası için amacına ulaşmak uğruna bir çocuğu gözden çıkarmak önemli değildi. Kadın gözlerini çocuğun mavi kanatlarına çevirdiğinde az önce söylediği değerli hazine kısmını hatırlayınca "Çoktan sırrını keşfetti mi dersin?" diye sordu çocuğa. Çocuğun bakışları değişmezken onu göğsüne iyice bastırıp odanın içine doğru ilerledi. Kocasının derdini biliyordu bu yüzden Kraliçe de biraz araştırma yapmıştı ve bu çocuğun hakkında söylenenlerden haberdardı. Aranha'nın asla öğrenmemesini umduğu bu çocuk şimdi yanındayken kocasının ona yapacaklarından, yaptıracaklarından ve gelecekte olacak her şeyden korkuyordu. Bu çocuğu ne olursa olsun korumaları gerektiğini söylediğinde ona inanmamışlar mıydı yoksa çok mu geç kalmıştı bilmiyordu Kraliçe ama artık dönüşü olmadığına emindi. Kocasını durduramıyordu belki ama onu yavaşlatmak zorundaydı. Bundan sonra daha da korkutucu bir hal alacaktı Aranha ve bu çocuğu onunla yalnız bırakmak söz konusu bile olamazdı. Acısını yok edemese de en azından hafifletebilirdi. Yorgunluğuna yenilip gözleri kapanmış çocuğu kızının yanına yatırdı. Islanmış saçlarını yavaşça okşarken daha derin bir uykuya geçen çocuktan tüm gece gözlerini ayırmadı. Kızı ile aynı yaşta duruyordu ama yüzündeki korku onu daha olgun gösteriyordu. Ne yaşamış olduğuna kafa yormamaya çalıştı. Çünkü ne yaşamış olursa olsun bundan sonrası onun için daha zorlu olacaktı. Dışarıdaki yağmur durup gün adınlanmaya başladığı sırada içeri giren Aranha karısını bu halde bulmayı beklese de sinirlenmişti ama ne kadar kızarsa kızsın karısına bir şey söyleyemeyeceğini biliyordu. Anlaşamasalar da ona saygı duyuyor ve gücünden çekiniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Rose
FantasyNike ve Stymphalialar bir önceki savaşlarından sonra dinlenemeden yeni bir göreve atılıyor. Düşmanları farklı, müttefikleri farklı ama amaçları aynı. Evrenin düzenini sağlamak için geçmişten gelen bir düşmanla yüzleşen Nike ve dört Stymphalia hız ke...