Bölüm 10

127 22 20
                                        

Nike kucağında yaralı Baekhyun, baygın ve kendini elf sanan bir Stymphalia ile ne yapacağını  bilmezken yetmiyormuş gibi şimdi bir de Stymphalia veziri Aimone'nin cansız bedeni ile baş başaydı.

"Lanet olsun ne oldu bu ülkede tam olarak!"

Nike'ın isyan çığlığına aldırmayan Luhan "Sonra sorgularız şimdi çıkmamız lazım buradan. Sen şu çocukla ilgilenen ben Aimone'yi alıyorum. Irkımın vezirini böyle bir yerde bırakamam." derken kucağındaki baygın bedeni Nike'a verdi. Nike bir kolunun altında Baekhyun diğerinde tanımadığı ama mavi kanatları hemen dikkatini çeken Stymphalia ile olabildiğince hızlı bir şekilde elfler ülkesini terk etmiş yolda sadece Baekhyun'un kanını durduracak kadar mola verdikten sonra evine gitmişti. Şu halde Stymphaliaların yanına gitmek ne kadar mantıklıydı bilmiyordu. Eve gelir gelmez olanları anlatan bir mektubu ve şu an ki Kral'ın erkek kardeşi aynı zamanda gelecekteki kralın da babası olan vezirin ölü bedenini Stymphalia ülkesine gönderdikten sonra hareketsiz kalmasını sağladığı çocuk uyana kadar başında beklemişti. Beklediği cevap çocuğun uyanmasından daha önce gelmişti. Nike yazılanları okudukça gözleri büyüyüp büyüyüp küçülüyor Baekhyun ve Luhan'ın şaşkınlıkları ve korkuları da ona hiç yardımcı olmuyordu. Stymphaliaların bir süredir bir karışıklık içinde olduğunu ve elflerin onları manipüle ettiklerini biliyordu ama sorunun bu kadar büyük olduğundan haberi yoktu. Üstüne üstlük şu anki kralları tüm suçu hala baygın yatan çocuğa yüklemeye çalışıyordu. Şu anki Kral'ın çocuğu olmadığı için tahtta hak iddia edebilecek tek kişi ölen vezirin her gözden saklanan oğluydu ama o çocuk aslında elfler tarafından kaçırılıp hipnoza uğrayarak ülkeye ihanet etmiş, öz babasını öldürmüş ama daha önemlisi karısını öldürüp çocuğunu kaçıran canilerin yanındaki oğlunun hayatından endişe duyan Aimone oğlunu geri alabilmek için Stymphalia'ların bin yılda bir meyve veren ölümsüzlük ağacının meyvesini çalarak Aranha'ya teslim etmişti. Bu ağaç her meyve verdiğinde meyvesi koparılıp ülke topraklarına gömülür böylece Stymphaliaların bin yıllık ömürleri için doğa ile bir anlaşma yapılırdı ama zaten büyük kayıplar veren Stymphalia neslinin bin yıl süresince ayakta kalmasını sağlayacak güç şimdi Aranha'ya ölümsüzlük veriyordu ve Stymphalia neslini yok olmaya bırakıyordu. Tüm bunlara sebep olan çocuk ise şu an  Nike'ın üst katında baygın bir şekilde uyuyordu. Mektupta onu teslim etmesini isteyen ricayı okuyan Baekhyun ve Luhan aynı anda itiraz edince bu ihtimal dahilinden çıkmıştı Nike için zaten.

Görev için gittikleri yerde Bondade'nin geldiğini gören Nike şok geçirmiş ama ardından gelen Aranha'nın kendi karısıyla savaşmasına daha da şaşırmıştı. Nike, Baekhyun ve Luhan kadına yardıma koşma fırsatı bile bulamadan Aranha gözlerinin önünde arkadaşının kalbine kılıcı sokmuştu. Nike Bondade'nin gözlerinin kapanışını izlerken kadının ağzından dökülen "Nike kurtar o çocuğu, elfler ülkesinde" sözleri ile kaskatı kesilmişti. Kadının neden bahsettiğini anlamamış ama arkadaşını öldüren bu adamın canına okumak için saldırmıştı. Ama Aranha ondan önce davranıp arkadaşının cansız bedeniyle kaçarken askeleri onu yavaşlatıyordu. Elflerin şu baş belası hipnozları ile ilk kez karşılaşan Baekhyun ve Luhan yüzünden Aranha'yı elinden kaçırdığı o günden beri elfler ülkesine girmeye çalışıyordu. Bondade'nin uğrunda öldüğü çocuğun kim olduğunu bulması gerektiğine inanıyordu ama sanki ülkenin duvarları kendini bildi bileli ilk kez bu kadar iyi savunuluyordu. Onlar engelleri artırdıkça Nike içeride olanları daha çok merak ediyordu. Sonunda ana girişin önüne kadar ilerleyebildiği gün sürekli geri püskürtüldükleri anda içeri girebilmiş olmalarına şaşıramadan içeride karşılaştıkları kuvvetlerle savaşa dalmışlardı. Ülkede herkes onlara düşmandı ve inanılmaz bir kinle dolup taşıyorlardı. Nike ülkede neler olduğunu sorgulamaya bile fırsat bulamıyordu. Özellikle Baekhyun'un üzerine saldıranlarla şaşkına dönen çocuk onların bu kadar nefret etmesini sağlayacak ne yaptığını bilmiyordu. Evet Stymphalialar üzerine saldıran orduyu durdurmuştu ama Baekhyun onların zarar verdiği Stymphalialardan daha az elfe zarar vermiş sadece onların kimseye dokunmamasını sağlamıştı. Ona rağmen bu kadar nefret kazanmış olmasına inanamıyordu. Nike "Baekhyun kendine gel ve gözünü dört aç" diye bağırması ile biraz olsun toparlanan çocuk "Annemi öldürmenin bedelinin sana çok ağır ödeteceğim aşağılık pislik" diye ona saldıran mavi kanatlı Stymphalia çocuk ile iyice dağılmıştı. Çocuğun kim olduğunu bilmiyordu bile ki annesinin kim olduğunu bilebilsin. Nike ve Luhan'ın da nutku tutulduğu için savaşa dahil olan başbelası prenses de hiç yardımcı olmamıştı yeni duruma. Kai dedikleri Stymphalia Baekhyun'a nasıl bir kin duyuyorsa prenses de sanki Nike'a öyle kin besliyor gibiydi. Kızın darbeleri yüzünden nefes dahi alamayan Nike arkadaşının kızına zarar vermemek için elinden geldiğince ondan uzak olmaya çalışıyordu ama yaralanmasına daha fazla dayanamayan Baekhyun öne atladıktan sonra işler değilmişti. Baekhyun'un kulağını koparan prenses bir anda halkı tarafından kahraman ilan edildiğinde Luhan'a engel dahi olamadan kızın üzerine saldırışını izleyen Nike bu halde savaşamayacaklarını bir an önce o ülkeden çıkmaları gerektiğini düşünüyordu. Yine de şimdi çıkarlarsa bu kendini elf ülkesinin prensi sanan Stymphalia'ya bir daha ulaşamayacağının da farkındaydı. İşin kötü tarafı onun prens olduğunu düşünen tek kişi bu küçük çocuk değildi. Tüm ülke mavi kanatlı bu Stymphalia'yı elf prensi olarak görüyordu. Nike bir yolunu bulup onu da alarak çıkmayı planlarken kırmızı görmüş boğa gibi sağa sola saldıran ve inanılmaz bir güce sahip bu çocuğu nasıl ikna edeceğini bir türlü bulamıyordu. Luhan'a saldırdığında Nike bir an onu kaybedeceğini düşünmüştü. Kai'nin gücünün boyutunu gören Nike onun Baekhyun'dan sonraki en güçlü Stymphalia olduğuna yemin edebilirdi ve o Baekhyun gibi gücünden nefret etmiyor bu yüzden kullanabiliyordu. Kucağındaki yaralı çocuğa rağmen araya girmek için hamle ettiği sırada bayılan çocuğu görünce bir hazine bulmuş gibi sevinmişti tanrıça. Gücünü çok fazla zorladığı için bayıldığını düşündüğü çocuğu alıp bir an önce çıkmayı düşündüğü anda da kendini bir çıkışın önünde bulmuştu. Nike bir an elfler ülkesinde içten dilenen dileklerin kabul olup olmadığını düşünse de bir vezir cesediyle karşılaşması oranın çok da masalsal bir yer olmadığını anlatmıştı. Şimdi ise evinde baygın yatan bu çocuğun o vezirin oğlu olduğunu hatta Stymphalia varisi ile ne yapacağını bilmiyorlardı. Küçük yaşta kaçırılmış olması ya da babasının bundan kimseye bahsetmediğini ve oğlunu geri alabilmek için elflere bilgi sızdırdığı için suçlu buldukları küçücük çocuğun cezalandırılmasını doğru bulmuyordu. Çocuk zaten olabilecek en ağır cezaya çarptırılmıştı ve bu da yanındaki çocukların ona koruyucu kesilmesine yetmiş de artmıştı bile. Eve gelmelerinin üzerinden beş gün geçmiş ama çocuk hala uyanmamıştı. Nike odasına girip kontrol ettikten sonra çıktığında kapıda Luhan ve Baekhyun ile karşılaşmışlardı. Kendileri gibi olan çocuğa yardım etmek istiyorlardı. En azından onlar kimliklerinin bilincinde mücadele ediyorlardı ama bu çocuk kendini bir elf olarak görüyordu. Tüm ailesini katleden şimdide ırkını yok olma sürecine iten adamı babası biliyordu. Çocukları bunun ne kadar zor olduğunu biliyordu ve Nike da bunu görebiliyordu.

Black RoseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin