Bölüm 11

133 20 19
                                        

Kai gücünün el verdiği ölçüde ve olabildiğince özet olarak yaşadıklarını anlattığında Will "Yani mühür bozulursa kendini bir elf mi sanacaksın?" demişti. Kai yavaş yavaş kafasını sallarken "Senin de düşmanın olacağım" diye gözlerinin içine baktı. "Buradaki elfler senin düşmanın ve sen düşman karşısına geçtiğinde gözünü sakınmayan bir savaşçı perisin William. Dünyadan ayrılmadan bana söylediğini unutma." dedi yutkunurken. William peri sarayındayken aşırı neşeli, ukala ve tehlikeli olarak gördüğü çocuğun ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu anlıyordu. Çektiği acılara rağmen böyle durabildiği için ona hayran olurken ne olursa olsun böyle birinin katili olmak istemiyordu.

Kai, sırlarını 400 yıl sonra ilk kez bir yabancıya anlattığı sırada hazine odasındaki birlikler işlerini büyük bir ciddiyetle yapıyordu. Luhan'ın "Fama çok yakında burada olacak diyorlar bu kapı çok fazla kilitli kalmayacak beyler. Bildiğim kadarıyla hipnozu oldukça etkili bir ufaklıktı o ve bizden nefret ediyor" diyerek Baekhyun'a baktı. Fama'ya göre Baekhyun ve Luhan annesini öldürüp hayatında en değer verdiği kişi olan abisini ondan koparan ve ne olursa olsun katledilmesi gereken varlıklardı. Üstüne üstlük ona bir şey yaparlarsa Kai'nin kalbini ne kadar kıracaklarını bildiklerinden dolayı üçü için en zorlu rakipti Fama ve Milliana. Milliana ile yaşananları henüz kimse bilmiyor olduğu için her an bir yerden çıkmasını bekliyorlardı. Jung Shin kendini çok işe yaramaz hissettiği bir sırada Luhan kapıyı içten kilitlemeyi başarmıştı. Şimdi hepsi hazine odasının üzerinde uçarak toparak bir tablet arıyordu. Baekhyun "Bu tablet onlar için çok değerli böyle kadehlerin altına atacakalarını sanmıyorum" dediğinde kafasını kaldırıp etrafı kolaçan etmeye başlamıştı. O böyle bir odada değerli bir eşya saklamaya çalışsa nerede saklardı diye düşünürken Jung Shin "Gördüm!" diye haykırdı. Üç Stymphalia da genç adama baktığında Jung Shin'in Sehun'dan biraz daha yukardan uçan Baekhyun'a bakmak için kafasını kaldırmış bir şekilde durduğunu gördüklerinde genç peri parmağı ile yukarıyı işaret ediyordu. Üçü de yukarı tavana baktığında Jung Shin heyecanla Sehun yüksel diye bağırıyordu. Sonunda onu dinleyen Sehun odanın tavanına doğru yükselirken Jung Shin de bulduklarına dair rapor veriyordu. Sehun da Baekhyun ve Luhan da tavana gelmiş olmalarına rağmen hiçbir şey göremiyorlardı. Jung Shin üçü için anlamsız birkaç kelime mırıldandıktan sonra tavanda seramik gibi görünen dikdörtgen bir parçanın yavaş yavaş şekil değiştirip üzerinde garip şekiller olan bir toparak tablete dönüşümünü izlediler. Jung Shin "İşte aradığımız parça" dediğinde Baekhyun "Tavanın bir parçası haline getirilip ilüzyonla saklanmış. Elflerin zekasını da hesaba katsak iyi olur bundan sonra. E nasıl çıkaracağız bunu?" dediğinde Sehun bulduklarına dair raporu Kai'ye verdiğinde çocuğun kesik kesik gelen sesi hepsine ulaşmıştı.

"Onu oradan çıkarıp okumaları lazım yani biriniz elini üzerine koyduğunda bilmeceleri bilirsek kendisini bize bırakır. Şimdi biraz bekleyin."

Kai zihnini toplayıp tüm konsantasyonu ile "Ben hazırım" demişti. "Şimdi biri tableti tutarken diğeri bana bilmeceleri sorsun. Kalan iki kişi de koruma görevini üstlensin. Fama gelmeden oradan çıkmanız lazım." dediğinde Sehun "Eh ses kaybetmeye alışık olduğuma göre ben alayım ne dersiniz? Jung Shin soruları okur diğerlerinin görevleri belli zaten" dedi. Tam elini tablete atmıştı ki Jung Shin kolunu tuttuğu çocuğa bakıp "Sence de eğer elflerin kontrolüne girme ihtimali olan biri olacaksa bunun savaşamayan güçsüz biri olması gerekmez mi? Sen kontrol edilmeye başlarsan durdurmak epey zor olacak. Hem güç bakımından hem de arkadaşların sana daha dikkatli yaklaşacaklar" dedi bilmiş bir şekilde. Luhan ve Baekhun en son savaştaki otuz Sehun'un yaptıklarını hatırlayınca istemsiz olarak ürperdiklerinde genç savaşçı da uzattığı elini geri çekmişti. Jung Shin "Ben alırım. Bu benim ırkımın mirası üstelik, ayrıca savaş gücüm sizinkilerden daha az. Yine de beni öldürmemeye dikkat edin" diye göz kırptığında Kai'nin "Evet karar verme işiniz bittiyse başlayalım mı artık benim de fazla vaktim yok burada" dediğinde Jung Shin bir şey söylemeden elini tablete uzatmıştı. Kararsız bir nefes kadar parmakları dokunmadan tabletin üzerinde durduktan sonra gözlerini kapatıp elini çıkarmak için tablete dokundurmuştu. Parmakları tablete değer değmez toprak plağa yapıştığında daha önce duyulan billur ses yeniden sorularını sormaya başlamıştı bile.

Black RoseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin