Bölüm 4

193 22 15
                                        

Uzun gece bittikten sonra sabahın ilk ışıklarıyla uyuyor taklidi yapan herkes bu yorucu oyunu bırakarak yavaş yavaş toplanmaya başladı. Güneş tam tepeye çıkmamış olmasına rağmen peri sarayında herkes ayaklanmış günlük işleriyle uğraşıyor bir yandan da dilden dile büyük günün geldiğini fısıldıyordu. Bu plan başarısız olursa bir peri mirası ile yok olacak denge yeni uyanan perilerin gündüz kabusları olmuş ve bu büyük görevi daha önce tanımadıkları bu beşliye vermenin doğru karar olup olmadığını düşündürüyordu onlara. Kalplerindekindeki korkunun Kraliçe'ye olan bağlılıkları sarsmasından korkanlar kendilerine sürekli üst düzey iki perinin de onlarla olduğunu hatırlatıyordu. Tüm perilerin diken üzerinde duruşları peri ordusu için de büyük karışıklık oluşturuyordu. Olası bir savaşta iç karışıklıkla uğramak zorunda olmaktan tedirgin olan askerler için bu planın başarıyla sonuçlanması büyük önem arz ediyordu. Diğer ırkların kral ve kraliçelerinin saraya yola çıktıkları şu günlerde perilerin kalplerindeki kararsızlık yüzünden yaşanacaklar geri dönülmez hatalar demekti. Kraliçe'nin bir süredir onlara hiçbir şey söylemeden bu yabancılarla yaptığı uzun toplantılar gözlerden kaçmazken kendi aralarında anlaşmazlık varmış gibi görünen gruba güven konusunda sıkıntı çekiyordu. William'ın neşeli sesi koridorları inletirken fısıltılar "En azından William onlarla" diyordu.


Genç adam onlanların ve endişelerin farkındaydı ve yapabildiği kadar diğer perileri rahatlatmaya çalışsa da bu beşlide hala güvenmediği biri varken o da aynı endişeleri yaşıyordu. Ablasıyla birçok konuda kavga etselerde hayatı boyunca ona hep güvenmişti ve bu görevde onlara güvenmesi gerektiğini söyleyen ablası şu an ki tek dayanağıydı. Toplantı odasına girerken yiyecek bir şeyler bırakan genç peri kızına göz kırpan genç adam kızın kısık sesiyle "Kendine dikkat" et demesi ile bir kahkaha atarak "Hadi ama benden bahsediyoruz. Kendilerine dikkat etmesi gerekenler onlar" diyerek kızı rahatlattı. Kız endişeli bir şekilde gülümseyip çıkarken William ilk gelenin kendisi olmadığını gördü. Bir süre kapıda bekledikten sonra içeri girerek "Günaydın Kai" diye çocuğun karşısına oturdu. Gözlerinin altındaki siyah halklar uykusuzluktan oluşmuşa benzemiyor daha çok yorgunluk ve ızdırap taşıyordu.


Ads by TakeTheCouponAd Options




"Gece iyi uyuyamadın mı dostum?"

"William bir savaşçı peri olduğunu söylemiştin değil mi?"

"Ah birçok meziyetimin arasında bir şey evet"


William karşısındakine neşe vermesini umduğu bir gülümseme ile söylediği sözlerinden sonra ağzına bir salatalık attı ama Kai'nin onun söylediği ukalalıklarla ilgilendiği söylenemezdi. Genç adam yorgun gözlerini William'a diktiğinde genç peri karışısındaki adamın gözlerindeki karanlık ile sarsıdı ve yutkunma ihtiyacı duydu. Kai kelimeleri yavaş yavaş söylerken kararlılığı William'ı daha çok sarsıyordu.


"Bir savaşçı peri olduğunu orada olduğumuz süre boyunca sakın unutma. Bu konuda sana güvenebilir miyim?"

"Bana güvenip güvenmemek sana kalmış bir konu ama orada halkımdan insanlar ve bizim için değerli bir miras varken güven konusunda endişelenmesi gerekenler siz değilsiniz"


William bu adamların ne kadar güçlü olduklarıyla da bunca zaman ne işlerle uğraştıklarıyla da ilgilenmiyordu. Bir zamanlar perilerden güçlü olabilirlerdi belki ama bugün ona patronluk taslamalarına izin vermek gibi bir niyeti yoktu. Kai bir kez daha kafasını kaldırıp "Güvenmediğin noktada diğerlerini düşünmeden yapman gerekeni yapmak zorundasın William! Bu görev boyunca aklından çıkarmayacağın tek şey düşmanın kim olursa olsun acımasız olacağın olmalı. Anladın mı? Kim olursa olsun" dedi. William tam ne demek istediğini soracağı sırada odaya giren Luhan ve Sehun yüzünden onu susturan Kai diğerlerinin yanında az önceki karanlık ve yorgun imajını neşeli bir maskenin ardına gizledi. William birkaç saniye önce konuşmasaydı bu çocuğun ani değişimini gözleriyle görmeseydi bunun rol olduğuna inanamazdı. Gözlerini üzerinden ayırmadığı bu genç adamın gizemleri William'ı delirtiyordu. Ablasına onun hakkında düşündüklerini söylediğinde onunla bir göreve çıkma ihtimali olduğunu bile düşünmemişti ama Kraliçe de diğerleri de ona güveniyordu. Odaya sırasıyla girenler tüm sandalyeleri doldurduğunda William dikkatini Kraliçe ve yanında duran Tanrıça'ya vermesi gerektiğini fark etti. Betty eniştesi ile birlikte ablasının sol tarafında bir şeylerle uğraşırken onunla ilgili olmayan planlara tamamen kulağını tıkıyordu. Gidiş zamanları yaklaştığında Jong Hyun ayağa kalkıp "Benim diğerleriyle görüşmem lazım. Çağırdığımız diğer kral ve kraliçeleri karışamak için ekipleri ayırmalıyım daha sonra haberleşme birimine geçeceğim. Şimdilik benim yapacağım bir şey yok, orada kendinize dikkat edin" dedikten sonra kapıya gitti ve kapıyı açmadan arkasına dönüp en belalı askeri ve sağ koluna bakarak kararlı bir şekilde "Tek parça halinde dönün. İkinizde!" dedikten sonra dışarı çıktı. William ve Jung Shin gülerken Jung Shin "Beni koruman gerektiğini söylemeye çalıştı biliyorsun değil mi Will?" derken William "Hep böyle sevgi kelebeği olsa ne güzel olurdu değil mi?" diye kolunu Jung Shin'in omzuna attı. Alex elini çırparak "Buraya bakın biraz çıkacaksınız birazdan. Yolsa Nike'ın kafasını şişirirsiniz" dedi. Betty sonunda elindeki işi bitirip ablasının yanına geldiğinde Alex ona bakmış ve küçük kızın "Ben hazırım" demesi üzerine "Hadi gidiyoruz" diyerek önden odadan çıkarak haberleşme birimine gitti. Ardından onu izleyen topluluk haberleşme birimine girdiğinde istihbarat perilerinden oluşan ekiple karşılaştılar.

Black RoseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin