Fama altı yaşındaydı ve yine eğitmenlerinden azar işitip koşarak Kai'nin kucağına atlamıştı. Ağlayan çocuk, Kai ile sohbetini bozduğu için ona delici bakışlar atan ablasına aldırmadan "Abi yapamıyorum. Ben asker olamayacağım" diye ağlarken Kai kucağındaki çocuğa gülerek "Ben de öyleydim Fama merak etme öğreneceksin" diye teselli vermeye çalışıyordu. Küçük çocuk yaşlı gözlerini kaldırıp masum ve kızgın bir şekilde "Yalancı! Duydum sen hiç hata yapmıyormuşsun hatta eğitmenler kadar iyimişsin" diye bağırınca Kai kardeşinin saçlarını karıştırıp onu havaya atarak ayağa kalkmıştı.
"Öyle miymişim? Benimle çalışmak ister misin o zaman?"
Hevesle ayağa kalkan çocuk hızla gözlerindeki yaşları silerken Milliana "KAI! Dışarı çıkacaktık söz vermiştin!" diye sitem etse de Kai boynunu yana eğip masum bir şekilde baktığında daha fazla itiraz edememişti. Saatlerce abisiyle birlite çalışan Fama'nın yüzündeki gülücükleri mutlulukla izleyen Miliana kardeşinin Kai ile birlikteyken nasıl ilerlediğini görüyordu. Saatler süren çalışmanın sonunda Kai çocuğu kucağına alıp yanına geldiğinde Fama biraz daha ister gibi bakarak biraz hayalkırıklığı ama fazlasıyla mutlulukla kollarını abisinin boynuna sarmıştı.
"Şimdi ufaklık yarın gidip seninle dalga geçen herkese ve seni azarlayan öğretmenlerine kim olduğunu göstereceksin değil mi? Sen Aranha'nın oğlusun böyle ağlamamalısın"
"Evet. Onlara Kai'nin kardeşi olduğumu göstereceğim! "
Küçük çocuğun masum cevabı ile gülümseyen Miliana Fama'nın Aranha'nın oğlu olmaktansa Kai'nin kardeşi olmaktan daha büyük gurur duymasına seviniyordu. Miliana da küçük bir yaşta olmasına rağmen Kai ile tanıştığı o gün çocuk olmayı bırakmıştı ve bu yüzden en azından kardeşinin mutlu bir çocukluk yaşamasını istiyordu. Babasına benzemeden harika biri olarak yetişmesini arzuluyordu. Kai yanında olduğu sürece de telaşlanmasına gerek kalmıyordu. Kardeşinin saçlarını karıştırsa da o dönüp ablasına bakmak yerine gözlerini abisine dikmiş onu inceliyordu.
"Yarın zor bir göreve gideceksiniz değil mi? Ben de geleceğim"
"Sen daha küçüksün Fama. Büyüdüğünde bizimle gelebilirsin."
"Miliana seni hiç sevmiyorum"
Çocuğun somurtarak ablasına dönmesi üzerine artık bu duruma alışan kız kardeşine dil çıkararak "Şansına küs ufaklık. Ben bu dünyaya Kai ile geldim istesen de istemesen de onun yanından ayrılamam" diye nispet etti. Fama ablasına surat asıp abisine dönerek "Ya ölürsen?" diye sormuştu endişeyle.
"Saçmalama Fama neden ölecekmişim"
"Miliana seninle geliyor. O güçsüz. Ya onu kurtarmaya çalışırken ölürsen?"
Çocuğun yorumu ile hem Miliana hem Kai kahkahalara boğulmuştu. Kai biraz sakinleştikten sonra burnunu Fama'nın burnuna sürterek "O zaman şarkımızı söyle. Sen şarkıyı söylediğin süre boyunca asla ölmeyeceğim." dedi.
"Söz mü?"
"Söz. Ben sana söz verdim mi hep tutarım değil mi?"
"O zaman yarın tüm gün şarkı söyleyeceğim. Sakın unutma söz verdin. Eğer zor durumda kalırsan Miliana'nın senin yerine ölmesini sağla"
"Seni küçük afacan gel buraya"
Milliana ve Kai çimenlerin üzerinde Fama'nın gözlerinden yaş gelene kadar gıdıklarken küçük çocuğun neşeli ve mutlu kahkahaları tüm sarayda yankılanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Rose
FantasyNike ve Stymphalialar bir önceki savaşlarından sonra dinlenemeden yeni bir göreve atılıyor. Düşmanları farklı, müttefikleri farklı ama amaçları aynı. Evrenin düzenini sağlamak için geçmişten gelen bir düşmanla yüzleşen Nike ve dört Stymphalia hız ke...