2.Bölüm; Dilhun

247 41 26
                                    

Slmm
Dilhun'umuza çok acı çektirildi. Hayatı ailesi çalındı. Ah Dilhun üzümlü kekim.
Sizlere yeni bir bölümle geldim.
Oy ve yorumlarınızla destek olabilirsiniz.

....

Dilhun gözlerini açtığında kendi odasında değildi. Gözleri ışığa alışınca odayı inceledi. Hastane odasındaydı.  En son turuncu elbiseyi tekrar kutuya koymak için yatağından kalktığını hatırlıyordu. Başı çok ağrıyordu.

Zavallı Dilhun, Ceyhun'un yokluğuna dayanamamıştı yine. Onu düşünürken kötüleşmişti. Oracıkta bayılmıştı. Amine Hanım misafirlerini gönderdikten sonra kızının görmek için odasına gitmişti. Kapıyı açtığında Dilhun'u yerde hareketsizce yatıyordu. Yine bayılmıştım. Yerdeki elbiseye ve kutuya baktı. O kutuyu açmaya hazır değildi daha.

Kabullenememişti Ceyhun'un ölmünü.

Amine hanım kendini ömrü boyunca hiç bu kadar çaresiz hissetmemişti. Burcu'yu arayıp, yardım istedi. Sesindeki korku bir annenin evladı için duyabileceği en saf duyguydu. Burcu kendi arabasıyla gelip Dilhun'u hastaneye götürmüştü.

Dilhun'un kontrollerini yapıp, ilaç vermişlerdi.
Yorgun düşmüştü. Amine Hanım Burcu'ya neden bayıldığını sormuştu. Dilhun'un fiziksel olarak bir sorunu yoktu. Yorulmuştu veya bir olaya çok üzülmüştü. Amine Hanım ilk başta işte çok yorulduğunu düşündü sonra aklına Dilhun'un salonda koltuğa yığılmış, gözleri dolmuş hali geldi. Sustu. Sadece sustu. Kızının acı çektiğini biliyordu.

Dilhun içeri giren Burcu'ya baktı. "Annem nerde?" dedi. Burcu gülümsedi. Daha yeni uyanmıştı ve kendine ne olduğunu sormak yerine annesini soruyordu. Oda alışmıştı artık.

"Annen dinlenme odasında. Uyumak istemedi ama iyi olduğunu duyunca yorgunluğuna yenik düştü." derin bir nefes aldı "Dilhun, bak anlıyorum Ceyhun'u bir abi olarak görüyorsun ama o öldü. Sen ister kabul et ister etme."

Dilhun Burcu'ya baktı."Ceyhun'la ilgili olduğunu nerden çıkardın? Ben kimseye bir şey demedim." Dilhun düşündü annesinede dememişti.

"Annen seni odada baygın bir şekilde bulunca beni aradı. Seni almaya odana geldiğimde kutuyu gördüm. Altı yıl sonra cesaret edip açmışsın." derin bir nefes aldı "Dilhun o benimde arkadaşımdı. Bak anlıyorum. Onun ölümünü kabul edemedin, cenazesine gidemedin. Onu son yolculuğuna uğurlayamadın ama o gitti. Yaşamına devam etmek zorundasın."

Dilhun'un göz yaşlarına kayıtsız kalamadı. Biricik arkadaşı acı çekiyordu. Doğruları söyledikçe yıkılıyordu. O kabul etmicekti.

"Murat... Onun parfümü Ceyhun'un parfümüyle aynıydı. Uzun zaman sonra... O kokuyu almak canımı çok acıttı. O yüzden cesaret edip açtım kutuyu. Onun hatıralarını görünce..."

Burcu arkadaşına baktı. Gözlerinden yaşlar aktı. "Dilhun yapma böyle Amine Hanım çok üzülüyor. Onun için yapma."

Dilhun kapıya baktı. "Annem hangi odada?" annesi ona iyi gelicekti. Buna yüreğinden inanıyordu.

"Dur onu çağırayım."

........

Dilhun annesine nasıl diyecekti Mardin'e gitmek istediğini. Ceyhun'un son isteğini yerine getirmek istiyordu. Sonrada İstanbul'u terk etmek.

Ceyhun'un ailesini bulup, yanlarına gitmek istiyordu. O aileye verdiği acıyı gözleriyle görmek istiyordu. Canı yansın. Daha çok yansın istiyordu.

O İstanbul'a ait değildi. Her gittiği yerde Ceyhun'un hatıraları, anıları vardı. 6 yıldır onun evinin kirasını ödüyordu. Eşyalarına kıyamıyordu. Çok özlüyordu onu.

DilhunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin