6. Bölüm; Azel Belası

145 34 29
                                    

Dilhun hiç istemeyeceği bir şekilde uyandırılmıştı. Sabahın köründe evine polisler gelmişti. Biri yalan bir haberle bu konakta kaçak olarak kaldıklarını ihbar etmişti. Dilhun ise belgelerle evin kendine ait olduğunu kanıtlamıştı. Polisler gittikten sonra ise uyuyamamıştı.

Sadi Bey'in en sevdiği kırmızı güllerle donatmak istedi konağı. Bu yüzden kasabaya gitti. Telefonunu getirmeyi unuttuğunu fark etti.

Arabasının her yerine baktı ama bulamadı, çantasının her yerine baktı ama orda da yoktu.

O telefonunu aramakla meşgulken arabanın kapı sesi duyuldu. Biri yan koltuğa oturmuştu. Dilhun ise o an arkası dönük bir şekilde duruyordu oturan kişiye. Çantasından biber gazını çıkardı ve ani bi hareketle ayakkabısını bağlayan adama doğru sıktı.

Azel durumu fark edince gözünü hiç açmadan kapı kolunu bulup açtı. Araba gibi bir ortamda biber gazı sıktığı için Dilhun da gözünü kapatmıştı.

Azel gazın etkisi geçtiğinde gözlerini açtı. Dilhun'un gözleri hâlâ kapalıydı. Dilhun'un duruşuna baktı Azel çok güzeldi. Dayanamadı ve yanağından öptü.

Dilhun o an gözünü açtı ve Azel'e bir tokat indirdi. Azel acı içinde yanağını tutarken Dilhun ona neler neler söylüyordu.

"SEN NE NASIL BENİM ARABAMA İZİNSİZ BİNERSİN?! BİRDE BENİ ÖPÜYOR! ÇILDIRCAM!"

Azel'e öfkesini kusarken aynı zamanda onu dövüyordu. Azel onu döven kadını bir anda kendine çekti ve Dilhun'unu kucağına yatırdı. Sıkı sıkı tuttuğu için Dilhun hareket edemiyordu.

"Bir Günaydın, iki arabana binen misafire böyle davranma."

"Senin misafirliğine başlarım."

"Şşt sen tatlı bir kızsın böyle cümleler sana olmuyo. Öpmeye gelirse uyuyan güzeller öpülerek uyandırılır."

"Başka güzel birini bul."

Azel Dilhun'u sinirlendirmek için ona daha da yaklaştı. Dilhun'un ellerinin terlediğini fark etti.

" BANA BAKMAYI KES VE BENİ BIRAK!"

"Güzele bakmak sevaptır canım."

Dilhun sabahına böyle başlamıştı. Allah bilir günün sonu nasıl biticekti.

"Güzel bakmak sevaptır. Güzele bakmak değil!"

Azel Dilhun'u bıraktı. Dilhun acele ile kalkıp yerine oturdu. Üzerine çeki düzen verdi.

"Eee eve geçerken benide bırak. Arabam bozuldu. Hem güzel, yardım sever, başarılı bir kadınsın sen."

"Bana yürümeyi kes. Ne kadar arlanmaz utanmaz bir herifsin sen?!"

"Senin utanmazınım ama..."

"Ya sabır, ya sabır !"

Dilhun arabanın torpidosundan cüzdanını çıkardı.

"İn aşağıya işim var."

Azel Dilhun'u ikiletmedi ve aşşağıya indi. Dilhun'da arabayı park ettiği yerde kilitleyip bıraktı.

"Ee nereye gidiyoruz?"

"Gidiyoruz derken, sadece ben gidiyorum."

Dilhun'da nereye gideceğini bilmiyordu ki. Yeni biriydi burada. Yolda geçen bir teyzeyi durdurdu. Ama teyze sorusuna cevap vericekken sustu. Aynı şeyi genç biri daha yaptı. Dilhun bu sefer meydanda oynayan çocuğa sordu. Çocuk ise "Söylersem arkadaki abi kızacakmış Kusura bakma abla." diyip gitti.

Dilhun arkasına öfkeyle döndü.

"Ne var hiç bir şey demedim."

Dilhun Azel'e ters ters bakmaya devam etti.

DilhunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin