11. Bölüm

354 39 23
                                    

Ben bu adamı s#kme derneği kuruyorum katılan var mı?

Bu arada en sevmediğim okuyucu hayalet okuyucudur. Bunlar ne oy verir, ne yorum yazar. Bunlar ketçaplı cipstir. Birde baharatlı cipsler vardır. Bunlar her bölüme oy verir, yorum yazarlar. Baharatlı cipslere aşığım!

Her neyse hadi okumaya geçelim iyi okumalar<3

-

"Özür dilerim sadece anlatmak istediklerim vardı. Asılma durumu söz konusu değil ben sizin kızınızla yaşıtım"

"Bu yüzden kızım şanssız olmalı" İğrenerek beni süzdü. "Aslında yakışıklı çocuksun, ama sığıntıdan başka birşey değilsin!"

"ANNE! Yeter!"

"Niye onu savunuyosun jisoo?"

"Durumu yoksa onun suçu olamaz! Ayrıca bu evde yaşamış, birşeyler anlatmak istiyo. İsmin ne?"

"Hyunjin"

"Ne Hyunjin?"

"Lee... Lee Hyunjin" Sırıtmamak için kendimi zor tuttum. Kız telefonunu uzatıcaktı ki annesi kızın kolunu yakaladı. "Kızım! Sakın! Otur hemen!" Kız yerine oturdu. Sonrasında yanlarından ayrıldım. Arabaya bindim. Beni bir apartmanın 3. Katındaki bir daireye getirdiler. Gayet güzel bir yerdi. İçeri girdiğimde mobilyaların döşenmiş olduğunu gördüm. O adamın parasına muhtaç olmaktan nefret ediyorum! Bu yüzden derslerime asılıyorum. "Hyunjin bey" Ona döndüm. "Bu da arabanızın anahtarı, otoparkta. Deposu full" Aldım, işime yarardı. "Teşekkür ederim" Çıktı, kapıyı kapattım. Valizlerimi odama koydum. Sonra hallederdim. Minhoya konum attım.

  Telefonumu bir köşeye bıraktım. Üstümdekini çıkardım, kendimi yatağa attım. Nasıl ağladığımı bende bilmiyorum. Tek bildiğim sabah uyandıktan bir saat sonra buraya geldiğim ve hava kararana kadar ağladığım. Bunun farkına bile varmamıştım. Boğazlarım kopana kadar ağladım. Yarın pazar. Pazartesi, okul.

*Lisadan gelen 26 cevapsız çağrı*
*Lisa kişisinden gelen arama*

"HYUNJİN! NERDESİN SEN?!"

"Cehennemin dibinde"

"Sesin çok kötü iyi misin?"

"Lisa"

"Efendim"

"Başka bir kadını ve kızını aldı evimize... Annemin, ablamın can verdiği, benim hergünümün zehir olduğu o eve onları aldı" Burnumu çektim. "Ve beni ne diye tanıtmış biliyo musun?" O da diğer taraftan burnunu çekti. "N-ne?"

"Sığıntı" Ağlamaya başladı. "Ben sokakta onu görüp yalvarmışım beni alması için. Kalıcak bir yerim yokmuş, o beni evine almış. Şimdi farklı bir eve taşıdı. O kadın ve kızı bir sığıntıyı evde istemiyormuş" Nefes almak için durdum. "Kadının bakışlarını görmen lazımdı, peki babamın kıza yaptığı şirinlikler? Birininin çeyreğini bile bana yapmadı" Lisa orada ben burada ağlıyordum. Çok kötüydüm. Artık bitiktim. Belki annemlerin yanına gitme zamanım çoktan gelmişti? "Hyu-njin, o b-aba değil!" Kararımı tam olarak şuan vermiştim. Boyun, bilek ve sırada miğde var. Tek ihtiyacım olan bir kutu hap. "Lisa, seni çok seviyorum. Yanlış anlama seni hep ablam gibi sevdim, saydım, değer verdim. Sadece söylemek istedim"

"Lan veda konuşması bu! YAPMIYICAKSIN ÖYLE BİRŞEY! KONUM AT GELİYORUM!"

"Yorulmadın mı? Benimle ilgilenmek çok zor olmalı"

"HAYIR DEĞİL KONUM AT" Yine dolapları çarpıyordu. "Kızım noldu?"

"Anne Hyunjin!" Telefonu kapattım. Aramaları devam etti, açmadım hiçbirini. Ona da yazıktı artık. Benimle uğraş uğraş nereye kadar? Sığıntıyım bir kere ben. Yine babamın parasının altında yaşıyorum.  Telefonum titredi. Lisayı engellemiştim. Elime aldım.

*Minho kişisinden gelen arama*

"Hyunjin?!"

"Efendim?"

"Lisaya dediklerin doğru mu? Tamam onunla konuşmak istemediğini anladım bu yüzden ona yerini söylemedim ama kapıdayım açsan iyi edersin"

"Şifresi **4560 üçüncü kat 5 numaralı ev" (asla kendi şifremizi yazmadım) Kalktım ve kapıyı açtım. Telefonu kapatıp odama tekrar geçtim. Minho endişeyle yanıma geldi ve oturdu. "Şimdi anlat"  Ellerini saçlarıma attı. Anlattım, hepsini tek nefeste anlattım. O da ağlıyordu. "Etrafımdakileri üzmekten başka bir boka yaramıyorum"

"Hyunjin, onu öldürelim mi?"

"Hayır" Gözlerimi sildi. Yanıma uzandı. Ellerini sırtımda yara olmayan nadir yerlere yerleştirdi ve bana sıkıca sarıldı. Bir elini saçlarıma attı. Kafamı omzuna gömdüm, kollarımı ona sardım. "Seni seviyorum Hyunjin" Sırıttım. "Biliyorum Minho"

"Burada seninde birşey söylemen gerekiyo?"

"Bende seni seviyorum Minho" Kafamı geri attım ve yüzlerimizi hizaladım. Ona doğru eğilip dudaklarına baktım. Pembelikleri çok yumuşak görünüyodu. Onları incitmemek için oldukça minik ve yumuşak bir öpücük bıraktım. Fakat benimkiler öyle görünmüyor olucak ki, ben ayrıldıktan sonra Minho sert bir şekilde öpmüştü. Şuan bu iğrenç hayatımın içinde mutluydum. Ama onuda bu hayata sürükleyemezdim. Bu ona kötülük olurdu.

Bir kere daha eğildim, minik bir öpücük daha verdim. Bu zamana kadar hep bunu yapmak istiyodum. Hatta binlerce kez öpmek istiyodum, ama yüz yüze gelince öyle olmuyormuş. "Sevdiysen senin olsunlar Hyunjin?" Hâlâ tam geri çekilmediğim için nefesini dudaklarıma doğru veriyordu. Bu adam kesin bilerek yapıyor. "Onları en çok ben istiyorum Minho" Elini saçlarıma attı ve hafif bir şekilde gezdirmeye başladı. "Seninler zaten" Tekrar başımı omzuna gömdüm. Kokusunu içime çekerek uyudum. Sonuçta uyandığımda beni rahatsız edicek bir manyak yoktu. En azından şimdilik.

...

  Uyandığımda Minho hâlâ yanımda uyuyordu. Uyurken çok mu güzeldi? O hep güzeldi. Bugün okul vardı?! Gerçi ben bu şekilde gidemezdim. Ama o gitmeliydi. Saat 8 şimdi çıksa yetişir. "Minho" Uyandırmasam mı? Çok güzel uyuyo. "Minho" Mırıltılar çıkardı. "Efendim?"

"Okula gitmen gerek"

"Gitmiyicem"

"Minho annen kızar ayrıca dün gece evine dönmemişsin merak etmişlerdir"

"Etsinler, belki akılları başlarına gelir"

"Minho ya sana kızarlarsa?"

"Umrumda değil"

"Sınav senemize yaklaştık" Bi gözünü araladı. "Gitmemi istiyosan söyle" Kaşlarımı çattım. "Seni- dövemem ama ısırabilirim!" Kahkaha attı. Tanrım bu çocuk niye bu kadar güzel? Telefonu çaldı. Eline aldığında kafamı uzattım. Kıkırdadı, hayır yani ne var? Merak edemez miyim? Annesiymiş ve 42 cevapsız araması var. Babasının 37. "Onlara iyi olduğunu yaz polis falan şey yapmasınlar şimdi" ses kaydını açtı. "Ben iyiyim, yaşıyorum, ölmedim. Okul, okul, okul... Bugün gitmiyicem" Yolladı ve telefonunu kapattı. "Tabii işin içinde en büyük etken sensin ama bunu bilmelerine gerek yok"

"Minho içim rahat değil"

"Neden?"

"Okulu benim için ektin"

"Hayır, evet ama ne olmuş bir gün gitmesem?"

"Sınav senem-"

"Hyunjin sen iyice inek oldun. Yakında mööliyiceksin diye korkuyorum"

"Möööö~!" Kahkahalara boğuldu. Lütfen hep gülsün.

-

Ve bitti. Onların hızlıca bu kadar yakınlaşma sebebi bir yıldır zaten uzak kaldıklarında anladılar duygularını. Şimdi de yansıtıyolar.

Eğer oy verirseniz bölüm motivasyonum olur ve beni çok mutlu edersiniz. Destekleriniz için teşekkür ederim~

Seviliyosunuz<3

Bilekler || Hyunho Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin