Kocaman büyük camlardan oluşan duvarımdan içeriye güneş ışıkları girerken neden akşam perdeyi kapatmadığıma küfürler savurarak ipek yorganımı kafama çektim.Herseyimin bu kadar kusursuz olmasına bi türlü alışamıyordum. Belki de bu hayata ait değildim...Sırf babanız soylu biri diye ipek yorganlarinizin hizmetlilerinizin olmasi size de tuhaf gelmiyor mu? Farklı bi hayat için nelerimi vermezdim ki. Başta şu ipek yorganları sınırsız kıyafetler ve emrimdeki hizmetlileri diye düşündüm yorganı kafamdan çekerek. Daha duşa girmem lazımdı malum dün gece benim icin düzenlenen felaket ötesi partiden sonra bir duşu sonuna kadar hakediyordum. Hem dün gece yaşananları biraz düşünmem lazımdı. soğuk su tenime deyince bütün beyin hücrelerim birden calismaya başlıyordu bunu seviyordum. Suyu açıp küvete girdim ve saatlerce soğuk suyun vucudumdan usulca akıp delikten kayıp gidişini izledim. Kendi kendime madem bu kadar pohpohlaniyorum bari bir de altın suyuyla falan yıkanayim diye düşündüm. Bunu aklımın bi köşesine yazdım. Emrimdeki insanların benim için yapamayacağı yoktu belki bunu da yaparlardi kim bilir (!). Duştan çıktığımda odaya ferahlatici lavanta kokusu yayıldı bu en sevdiğim koku duş jelini bulan insana binlerce kez tesekkür ettim içimden ve giyinmeye başladım. Büyük salona inip dün geceden sonra bi an önce Dragon u görmek istiyordum. Dragon en yakın arkadaşım, sırdaşım ve hatta neredeyse tek güvendiğim çocuk diyebilirdim. Kapımı açtığımda en sadık ve sevimli hizmetlim Chloe ile karşılaştım
-Günaydın kızım büyük salonda kahvaltı hazır.
Dedi ve beni yanagımdan öptü normal şartlarda opulmekten pek hoslanmazdim ama o haric ve bana kızım demesini de çok iyi anlayabilirsiniz çünkü annem öldükten sonra beni büyüten Chole ydi. Bende onu anne yerine koymuştum bi bakıma.
-Günaydın. dedim en sevecen sesimle. Büyük salona doğru ayaklarimin beni suruklemesine izin vererek. Bu salona büyük salon dememizin bir anlamı var o da 2 futbol sahası büyüklüğünde olmasından kaynaklaniyor evet abartmiyorum çok ciddiyim.
Dragon masada benim gelmemi bekliyordu. O babamın en yakın arkadaşının oğluydu ve babasıyla annesi trafik kazasında öldükten sonra aynı yaşta olduğumuz için babam onun bana iyi bi arkadas olacağını düşünmüş ve bizim evde benimle büyümesi için herkesi ikna etmiş. Bunun için babama minnattarim. Dragon a baktım.
-Hey Günaydın ! Dedim içimdeki kırgınlıgi hiçe sayarak.
-Günaydın dedi.
biraz utanmisti sanki yok yok ya da ben öyle düşünmek istiyordum dün geceden sonra gözlerinde biraz Özür ifadesi aradım fakat çok da goremiyordum kendinden emin gibiydi.Oh olamaz dün yaptığı normal birsey miydi ki? Asla değildi. Küçüklugumden beri birlikte yan yana olduğum en yakın arkadaşım tek dostum dediğim Dragon cidden beni ÖPMÜŞTÜ ve bunu normal mi karşılıyordu ! Kafamdaki soruları uzaklaştırip bu konuyu sonra konuşmak için rafa kaldırmaya karar verdim. Sicak sütümü bardaga koyup(evet süt iciyordum)kahvaltıma başladım. Gözgeze gelmek istemiyordum ama onun bana baktığını biliyordum neyseki masa çok uzundu ve ondan uzağa oturmustum. Tanrım o bana aşık olamaz olmamalı benim gibi birine Hayır tek dostumu da kaybedemem. Uzgunde olsam sinirlide olsam-kimi kandiriyorum ki Dragon a asla sinirlenemem-bunu konusmayacaktim.Kahvaltımı çabucak yapıp masadan kalktım arkamdan gelen ayak sesine aldırmadan bahçeye ciktim. Dragon
-tanrım senin neyin var seni seviyorum Jane görmüyor musun? Bu kadar kör olamazsın.her günüm seninle ve artık sensiz bi gün bile geçirmek istemiyorum.biz birbirimiz için biçilmiş kaftaniz bir elmanın iki yarısı gibi. Hic birsey soylemeden bana arkası dönüp gidemezsin dün seni öptüğum için pişman degilim.Dedi
Tanrım bunları cidden söylemiş miydi sirtim ona dönüktu çünkü akan gözyaslarimi görsün istemiyordum. Bunların olmasını hiç istemedim, keşke yer şu an tam şu an yarılsa da içine girseydim. Akan gözyaslarimi silip onun yakışıklı yüzüne baktım. Çizilmiş gibiydi yüzü buğday tenli koyu kahverengi gözlü ve ah o saçları ellerinizi içinde gezdirme isteği uyandiriyordu. Onu seviyordum ama böyle değil bu aşk değil o benim en yakın arkadaşım hayatımın ayrılma parçasıydı ama onunla aşk işlerine girmeyecektim.biraz parmak uçlarımda yükselmek gerekti onunla göz göze konusabilmek için tamam bende uzun boyluydum ama Dragon gerçekten uzundu 1.90 kusur falan olmalıydı. Gözlerine baktığımda bana tutkuyla bakıyordu Hayır dedim içimden böyle bakmamalisin Dragon.
-Hayır sus bunları soyleme Dragon biz yapamayız bizden Olmaz dedim. Tanrım ne söyleyeceğimi hiç dusunmemistim dün gece den beri ondan kaçıyordum şu an karsimda ve ben onun önünde sacmaliyordum. Sonunda kendimi toparlayip
-Biz kardes gibiyiz Dragon birlikte büyüdük sen benim en yakın arkadasimsin seni seviyorum ama senin düşündüğün gibi değil seni kardeşim olarak seviyorum. Dedim. Sonunda soyleyebilmistim.o guzel kahverengi gözlerinde hüzün kırgınlık başka hiç birşey yoktu.
-peki Jane ama SENI BEKLEYECEGIM bir gün beni benim seni sevdiğim gibi sevecegin ihtimalini bekleyecegim.Dedi ve arkasına bakmadan uzaklaştı.
Bu hiç beklemediğim bi tepkiydi gözyaslarima asla hakim olan biri degilimdir şimdi de istemsizce dokuluyorlardi yere oturup dizlerimi kendime çektim. nasıl da gorememistim aşkını ah salağım cidden şu katilmamis salağım. Orada kaç saat oturup ağladığımi hatırlamıyorum. Ta ki arkamdan tanıdık bi el omzuma konup ismimi söyleyene kadar.
-tanrım Jane beni korkuttun nerelerdeydin ve ah sen neden agladın bu kadar kızım o güzel mavi gözlerinin haline bak kipkirmizilar. Dedi Chole. Beni ayağa kaldırdı.
-yok birsey Chole ben iyiyim biraz uzanmam gerek dedim.
Chole beni anlar gibi kafasını salladı ve ekledi.
-baban çok meşgulmus be bu gün de gelemeyecekmis bildirmemi istedi dedi.
-tamam Sağol Chole dedim.
Zaten babam çok nadir eve gelirdi bu su an umursayacagim en son şeydi.
Odama çıkıp yatağıma uzandim ve Dragon la yaptigimiz konuşmanın kabus olmasını dileyerek uykuya daldım.
Arkadaşlar ilk bölüm için görüşlerinizi aşağıya yazarsaniz çok sevinirim. Hızlı yazdığım için yazim yanlışlarım olabilir şimdiden bi kusuruma varsa özür diliyorum.
Iyi okumalar. Umarım beğenirsiniz. 2. Bölüm ve diger bölümleri de en kisa zamanda yayinlamayi düşünüyorum. Takipte kalın lütfen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Varolmayan
FantasíaBüyük salonda her zamanki gibi kahvaltımı yaparken en yakın dostum Dragon da yanimdaydi. o olmasa şimdi burada olur muydum acaba ? diye düşündüm. burda yaşamak o kadar sıkıcıydı ki. Başıma gelecekleri bilmeden kahvaltıma devam ettim. ... -Koş Koş Ko...