-Hayır o "toprak" gucune sahip olan! "Ateş" e sahip olanı yan tarafına yatırın.
-Tamam efendim.Arkasıni döndü. Bu güzel kadının verdiği her emri gözü kapalı yerine getirirdi...
Saatlerdir Dragon un uyanmasini bekliyordum. Sanırım 3 ya da 4 gündür burada olmalıydım. Onu çok ozlemistim. Ama ikimiz için de çok korkuyordum. Bu lanet olası metal masadan kalkmak için kendimi zorladım. Artık metal bileklik olan ellerim ve ayak bileklerim kipkirmiziydi. Acıdan yüzümü buluşturup, belki uyandır da yüzümü görür diye, Dragon un olmadığı tarafa doğru döndüm. Ne kadar komik değil mi, bi insana Dragon isminin verilmesi ? Hala onun ismiyle dalga geçiyordum. Ama simdi hic de oyle dusunmuyordum belki de o beni hapsedildigim kaleden kurtaracak olan ejderhaydi.
Hem o Dragon u bulundugum bu soguk labaratuvar a getiren doktor da ne demişti öyle ! Benim toprak a sahip oldugumu, Dragon un da ateşe sahip olduğunu (!) Söylemişti. Sanırım verilen ilaçlardan kafayı falan bulmuş olmalıyım.DRAGON
Sol tarafımda uyuyan meleğe doğru gözlerimi açtım. Gerçekten melek gibiydi; bileklerindeki metal bileklikleri , üzerinde uyuduğu metal masayı ve vücudundan çıkan kablolarin bağlı olduğu makineleri gormeseydim.-JANE tanrım Jane neler oluyor uyan !!
-Dragon ! Nihayet uyanmıssin. öldüğünü sanmıştım, tanrım gerçekten cook çok korktum !
Agliyordu karşımdaki melek. Kalkmaya çalıştım ama yapamıyordum bende Jane gibi masa daydim ve bileklerimde beni masaya baglayan metal bileklikler vardi.-korkma Jane kurtulcaz buradan ! Sakın sakin korkma. Lütfen artık ağlama. Kendimi çok aciz hissediyorum.
Ilk kez kızgın, sinirli ve korkuyorken içime o hep alisageldigim sicaklik yayilmamisti kendimi daha da çaresiz hissettim. Herşey çok tuhafti. Burada olmam. Alisagelmis şeylerin degismesi. Bundan hiç hoslanmamistim.
Herseye rağmen BIRBIRIMIZI BULMUSTUK...
Kapıdan içeriye güzel bir kadın girdi ve bana doğru yürümeye başladı.
-hosgeldin yeni üyemiz dedi. Ve gülmeye başladı.
Hiç komik değildi. Demekki mizah anlayışı gülüşü kadar kötü fakat güzelliği kadar asla değildi.
- ne istiyorsunuz neredeyiz böyle ! Jane e ne yaptınız ! Bize ne yapacaksınız ! Kimsiniz siz !
Bi çırpıda aklimda ki bütün soruları söylemiştim.
- Pekala madem 4 kişiden 2 si şimdi burada size anlatacağım.
Ve yine güldü fakat bu sefer ki acı acı bir gülmeydi.JANE
- siz aslında hiç varolmamis deney ürünlerisiniz. Bundan 20 yıl önce deneyler başlatıldı. Dünyadaki 4 element e hükmedecek olan 4 insan tasarlanmasi deneyine. Dünya çok ama çok kötü bir yer olmaya başladığı zaman bu 4 elemente sahip -her biri tek bir elemente hukmedebilen-4 insan dünya üzerindeki insan varlığını yerle bir edip yeni bir düzen yeni bir dünya kuracaktı.
Ve siz ikiniz bu 4 element ten 2 sine ayrı ayrı hükmedebiliyorsunuz.
Durdu biraz yutkunduktan sonra devam etti
- sizi hep takip ediyorduk. Her an her saniye. Vucudunuzdaki her hareketlenmeyi reaksiyonu vucudunuzun içine nakledilen cihazdan takip ediyorduk. ve sahip olduğunuz element güçlerini kullanabileceginizi hissettiğimiz an sizi laboratuvar a getirdik. Çünkü oyun kurallarına göre oynanir. Biz bizden istenileni yaptık.
Dedi.Sok olmustum bunu Dragon un gozlerinde de gorebiliyordum.Aklıma ilk gelen soru dudaklarım dan döküldü
- Biz deney urunuysek bir yalan içinde yaşadık yani bizim bir ailemiz yok ! Demi ?
-Hayır yok... uzun bir sessizlik oldu.
Sizi insanlardan klonladik ve size her birinize güçler verdik. Bunlar 4 element ten elde edilen güclerdi.Ben zaten yalandan ibaret hayatıma hiç bi zaman adapte olamamıştm yine de gözlerim doldu. Dragon u düşündüm yıllarca yalancı ailesinin ölümünün arkasından yaş tutmuştu bunları duymak onun için çok daha zordu. Dragon un kendini zar zor zaptedebildigini gorebiliyordum.
-Burada neden sadece 2 mız varız öyleyse 4 element varsa ?
Diye sordu Dragon. Mantıklıydi.
-çünkü kaçtılar.
Dedi bizi inceleyen güzel kadın.
-ama biz onları bulacağız diye de ekledi.
Bu arada neden isminin Dragon olduğunu düşünüyorsun ?Tepki vermedik ikimizde.
- çünkü sen ateş e hukmedebiliyorsun. Ismin bu laboratuar da konuldu.
Dedi ve ardına bakmadan çıktı.Saatlerce sustuk. Ikimız inde anlayacak anlaması gereken çok şeyi vardı. Hem Dragon ateşe hukmedebiliyorsa ben hangi elemente hukmedebiliyordum ki ? Ateş şu toprak hava hangisi ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Varolmayan
FantasyBüyük salonda her zamanki gibi kahvaltımı yaparken en yakın dostum Dragon da yanimdaydi. o olmasa şimdi burada olur muydum acaba ? diye düşündüm. burda yaşamak o kadar sıkıcıydı ki. Başıma gelecekleri bilmeden kahvaltıma devam ettim. ... -Koş Koş Ko...