Bölüm öncesi küçük bir açıklama yapayım okurken kafa karışıklığı olmasın. Şöyle ki isimler ve karakterler aslında ters. Yani tüm hikaye boyunca Matthew=Mew ve Grant=Gulf olarak okuduk. Ama bir önceki bölümden hatırlayacağınız üzere aslında Matthew=Gulf ama Gulf ruhsal olarak sağlıksız birisi olduğu için kendisine hayali bir arkadaş yaratmış ve kendisi ile onun yerini değiştirmiş. Umarım anlatabilmişimdir. Şimdi de bu ruhsal rahatsızlığın sebebine bakalım ve bu hikayemizi de böylece final yapalım. Keyifli okumalar.
-5 yıl Önce-
Esmer çocuk göz çukurlarına dolan tuzlu teri ellerinin tersiyle silip koşmaya devam etti. Odağı takım arkadaşındaydı. Arkadaşının ona paslayacağı topu heyecanla bekliyordu. Nihayet top önüne düştüğünde üstü yer yer soyulmuş kirli eski spor ayakkabısı ile vurdu son kez. Top kaleyle buluşmuş ve tüm takım arkadaşlarının sevinçle koşup ona sarılmasıyla maç sonlanmıştı.
Bir grup gencin kendi arasında yaptığı küçük bir futbol maçıydı sadece. Okumakta oldukları lisenin arka bahçesinde, kaleleri paslanmış eski sahada havası yarı inmiş topları ile yorucu derslerle geçmiş bir günün stresini atmışlardı. Üstlerindeki okul formaları terden üstlerine yapışmış, saçları darmadağın olmuştu. Diş teli kapları ağızları, yüzlerindeki yer yer sivilceler ve henüz sakal denilemez yoğunlukta çene tüyleri ile neredeyse birbirlerinin kopyası gibi gözüken bu ergen gençler aslında kendi içlerinde bambaşka hayatlar yaşıyordu.
Mesela diğerleri yorgun bir şekilde çantalarını sırtına almış eve gidip bilgisayar oyunu oynamak için heyecanlanırken, Matthew eve gitme vakti geldiğinde çaresizce bunu ertelemeye çalışıyordu. Çünkü eve gitmek demek suçsuz olsa bile babasından gelecek azarlama, aşağılama, küfürler ve belki birkaç da tokat demekti.
Esmer çocuk neyi yanlış yaptığını hiçbir zaman öğrenememişti. Babası ona her zaman ters düşer, Matthew ne yapsa babasını memnun edemezdi. Matthew'un her zaman yüksek notlar almasını ister notları biraz düşse genç çocuğu dayak eşliğinde bir güzel azarlardı. Matthew yüksek notlar alsa bile babasının onu tebrik ettiğini, bir kez olsun başını okşayıp 'aferin oğlum' dediğini duymamıştı. Aksine babası her zamanki sert ifadesiyle kaşlarını çatar, sesini kalınlaştırır, iğrenti dolu gözleri ile karşısında yaprak gibi titreyen çocuğu baştan ayağa süzer ve 'madem yapabiliyordun daha önce neden yapmıyor ve beni tüm okula rezil ediyordun' diyerek karşısındakine çivi gibi batan şeyler söylerdi. Oysaki Matthew'in babasını okulda kimse tanımazdı. Bir kez olsun veli toplantılarına katılmamış, çocuğunun akademik hayatına hiçbir katkıda bulunmamıştı. Yine de Matthew'un hiçbir konuda kötü olmasını kabullenemiyor ve öfkesini çocuğa kusmaktan geri kalmıyordu.
Babasının bitmek tükenmek bilmez öfkesinin tek mağduru Matthew değildi elbette. Küçük oğlunun döktüğü gözyaşlarına dayanamayan annesi Matthew'u korumaya çalıştığı her an kocasının öfkesinden nasibini alıyordu. Bir diğer günahsız da Matthew'un ablasıydı. Ablası Matthew ile kıyaslandığında her zaman okul hayatında esmer çocuktan daha başarılıydı. En yüksek notları alır, okulda başarı listelerinin üst sıralarını adı ile süsler, öğretmenleri, arkadaşları, konu-komşu, akraba kim varsa herkesin dilinde gururla anılırdı. Babalarına dokunan kısım da tam olarak buydu. Küçük oğlunun aksine kızının bu kadar başarılı olmasını hazmedemiyordu. Kızıyla gururlanmak bir yana dursun, hırsı gözünü o kadar kör etmişti ki, Matthew erkek olarak bir işe yaramazken ablası bir kadın olarak bu kadar başarılı olduğu için kendisine yaşadığı hayatı hakaret gibi görüyordu. Sıska oğlu kafasını kullanmayı beceremediği için el aleme kızının yaptıkları ile rezil olduğunu düşünüyor, kendini yetersiz bir baba olduğu yönünde aşağılanmış hissediyordu. Halbuki yetersiz bir baba oluşu iki evladını sırf cinsiyetleri yüzünden karşılaştırdığı ve birini diğerinden üstün tuttuğu içindi, ama bilmiyordu. Çünkü o da kendi çocukluğunda öyle görmüştü. Yaşattıklarını o da babasından yaşamıştı. Ve babası da belki kendi babasından...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Control Me - MewGulf 🔞
FanfictionToplum yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca çeşit insanı içinde barındıran bir karmaşadır. İyiler vardır, bir de kötüler. Yalancılar, caniler, katiller, dolandırıcılar... Ve yardımseverler, iyi kalpliler, barışcıllar, ahlaklılar... Öte yandan hiçbir...