2. Sahnedeki Canavar

250 15 15
                                    

Salondaki geniş kanepenin minderleri yerlere saçılmıştı. Matthew boylu boyunca uzanmış tembellik yaparken televizyondan rastgele şeyler izliyordu. Yanındaki sehpanın üstü abur cubur kırıntıları ile kaplıydı. Birkaç parça da ağzının kenarlarına bulaşmıştı. Kollarını kıvırıp başının altına almış yatıyordu. Sırt üstü uzanırken tişörtü yukarı sıyrılıp karnını açıkta bırakmıştı ama rahatını bozmak istemeyen Matthew için bu tür detaylar önemsizdi.

Dış kapının açılıp kapanma sesinden sonra parke zeminde yankılanan topuklu ayakkabı tıkırtıları salona yaklaştı. Ağır vanilyalı kadınsı parfümün kokusu Matthew'un burnunu kırıştırmasına neden oldu. Kokunun sahibi kadın salonun dağınıklığını görünce sinirle soludu. Hızla pencereye doğru ilerlerken ayakkabılarından çıkan tıkırtılar öfkeliydi.

"İnanamıyorum sana Matthew! Tüm gün öylece yatıyorsun! Odanın içi havasızlıktan boğulmuş! Evimi ne hale getirmişsin! Hiçbir iş yapmıyorsun! Dışarıda bir hayat var neden kendini böyle mahvediyorsun?"

Matthew sanki hiçbir şey duymamış gibi kanalın birinde yayımlanan televizyon dizisini izlemeye devam etti. Kadın ondan karşılık bekledi ama istediğini alamayınca sinirle yürüyüp koltuktaki adamın tepesine dikildi. Kumandayı alıp televizyonu kapattı. Matthew'un bıkkın çatık kaşlı suratı, onunla uğraşan kadına çevrildi.

"Abla git başımdan. Seninle uğraşmak istemiyorum."

Ablasının eline uzanıp kumandayı geri almaya çalıştı ama kadın kolunu arkasına büküp istediği şeyi Matthew'dan uzaklaştırdı.

"Bu kadar yeter! Hemen kalkıp yaptığın tüm dağınıklığı topluyorsun!"

Matthew hızla ayağa fırladı. Sehpaya tekme atıp büyük bir gürültüyle yere savrulmasına neden oldu.

"Ben senin müdürü olduğun bankanın çalışanlarından değilim! Bana istediğin gibi emir veremezsin!"

Ablası sakin kalmaya çalışarak derin bir soluk çekti içine. Yumruk yaptığı ellerini gevşetip kardeşinin omuzlarına koydu. Öfkeli adamı koltuğa oturtmak için hafif bir baskıyla itti. Matthew onu yönlendiren ellere itaat etti fakat öfkesini de korumaya devam ediyordu.
Ablası onunla göz hizasına gelebilmek için önünde diz çöktü.

"Tatlım, böyle yapma. Geçmişi unutmanı söyleyemem sana, çünkü böyle bir şey neredeyse imkansız. Ama ona takılı kalıp hayatının geri kalanını heba ettiğini görmeye de razı gelemiyorum. Artık hepsi geçti. Özgürsün. Sağlıklısın. Yanımdasın."

Elini Matthew'un yanağına koydu. Baş parmağı ile okşadı. Matthew kadının narin elinden tenine işleyen sıcaklık ile gözlerini kapattı. Ablası onun için yaşamı boyunca ihtiyaç duyduğu anne şefkatini veren tek kaynak olmuştu. Ondan gördüğü ufacık bir ilgide bile kendisini tutamıyor ve ellerine teslim oluyordu.

"Matthew sen benim sahip olduğum en değerli şeysin. Seni kaybedersem bununla başa çıkamam. Bir daha seni benden alırlarsa mahvolurum. Anlıyorsun beni değil mi?"

Matthew sakince başını salladı. Gözleri yerdeki halıya odaklanmıştı. Başını kaldırıp ablasının üzüntü ve kırılmışlık duygularıyla çarpıklaşan suratına bakmaya çekiniyordu.

Ablası onun yanağını ve saçlarını usulca okşadı. Sakin sesiyle sanki küçük bir çocukla konuşur gibi yöneltti sorusunu.
"İlacını aldın mı tatlım?"

Matthew cevap vermedi ama sertçe yutkunduğunda ablası cevabı almış oldu. Pes eder gibi bir iç çekişle ayağa kalktı. Oturduğunda bozulan kalem eteğini çekiştirerek düzeltti. Televizyon ünitesindeki küçük çekmeceden ilaç şisesini alıp yeniden kardeşinin yanına döndü. Yere devrilmiş yarısı boş su şişesini almak için eğildi. İlaç şişesinin içinden bir tablet çıkartıp kardeşinin ağzına uzattı. Matthew ağzını açmayınca ablası onun çenesini dürtükledi. Matthew kaçışı olmadığını bilerek yenilgiyle ağzını açtı ve ablası küçük sakinleştirici tableti Matthew'un ağzının içine bıraktı. Şişeyi de açıp dudaklarına dayadı. Birkaç yudum içmesine izin verip geri çekti. Yeniden kardeşinin çenesini tutup suratına doğru eğildi.

Control Me - MewGulf 🔞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin