9. Boşluk

140 7 21
                                    

Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba! Cidden uzun bir ara... Öncelikle bu kadar beklettiğim için herkesten özür diliyorum. Derslerim yüzünden okul döneminde yazmaya fırsat bulamıyordum. Yaz tatilinin başlaması ile bir süreliğine evime döndüm. Aylardır ailemden ve arkadaşlarımdan uzak kaldığım için bir süre özlem gidermekle vakit harcadım, gelir gelmez yine bölüm yazmak için bilgisayar başına oturamadım. İtiraf etmeliyim ki bu kurguya karşı da ilgimi birazcık kaybettim. Hikayelerimde MewGulf kullandığım için yazdığım zamanlarda gerçek hayatta neler yaptıkları ile de ilgileniyordum. Ama şimdi ikisi hakkında da fazla bilgiye sahip değilim. Sanırım ikisi de farklı projelere yönelmiş ve gördüğüm kadarıyla pek bir araya gelmiyorlarmış. Başka ilişkileri de olabilir hatta. Bu konu hakkında da hiçbir bilgim yok. Durum böyle olunca bu ikiliye artık bir şeyler yazmak doğru olur mu bilemiyorum. Bu hikayeyi bitireceğim, yarım kalmasını istemiyorum. Ne kadar okunur tabi orası meçhul. Benim elimde yeni kurgular da var aylardır aklımın bir köşesinde yazıya dökülmeyi bekliyorlar. Sizin de görüşlerinizi almak istiyorum çünkü yazdıklarım sizler sayesinde bu kadar güzel. Bundan sonra yine MewGulf olarak yeni hikayelerde devam mı edelim yoksa yeni bir çift öneriniz var mı? Bu hikaye bitene kadar düşüncelerinizi buraya yorum olarak bırakırsanız beni çok mutlu edersiniz. İyi okumalar.

Yorgun göz kapakları daha fazla uykuya direnerek açıldı. Esmer çocuk kapalı perdelerin arkasından yansıyan ışıkla çoktan öğlen olduğunu anlamıştı. Odanın içi havasızdı. Yerlere saçılmış kıyafetlere komodinin üstünden yuvarlanmış birkaç ıvır zıvır eşlik ediyordu. Yatak başlığından sarkan bir kelepçe ve kırışık yatak örtüsünün arasındaki deri kırbaç da odadaki tüm bu dağınıklığı tamamlıyordu. Esmer çocuk koyu renkli ve temiz çarşaflı yatağın içinde doğrulup oturduğunda üstünde hiçbir kumaş parçası olmadığını fark etti. Tamamen çıplak olup olmadığını kontrol etmek ister gibi bel altına gelen örtüyü hafifçe kaldırıp bakmıştı. Tek eliyle uykudan şişmiş gözlerini ovuştururken diğer eli darmadağınık kuzgun siyahı saçların arasından geçmişti. Uyku sersemliği miydi anlam veremiyordu fakat sanki beyninin içi bomboş gibiydi.

Odasındaki bu karmaşaya ne sebep olmuştu? Kendi yatağında onu böyle tek başına çırılçıplak yatıran şey neydi? Uyandığında yanında sanki birisi olması gerekiyorken niye yapayalnız hissetmişti? Neydi onu böyle boşluğa sürükleyen? Beynini böyle bomboş bir levhaya çeviren?

Aklında bir sürü soru ile yatağın ucuna doğru kayıp yere eğildi. Kıyafetlerini bir bir alıp üzerinden atamadığı uyuşukluk ile üstünü giyinmeye başladı. Sonra bir yerlerden çalan telefonunun sesi duyuldu. Yatağın altına fırlayan telefonu tozlu zeminden çekip alana kadar rahatsız edici melodiyi bir süre dinlemek zorunda kalmıştı. Telefon ekranına baktığında gelen bir aramadan ziyade bu sesin daha önce kurulmuş bir alarm olduğunu gördü. Alarm "saat 3'te randevu" yazısı ile bir saat öncesine ayarlanmış ve muhtemelen yetişmesi gereken önemli bir şeyin haberini veriyordu.

Grant anlamaz bakışlar ile ekrana bakmaktan sıkılarak alarmı kapattı. Ne için olduğunu hatırlamıyordu. Kurarken daha fazla ayrıntı vermeliydim diye düşünerek umursamazca telefonunu pantolonun arka cebine sıkıştırdı.

Aklında hiçbir düşünce olmadan iş yerine çoktan varmıştı. Sahne arkasına geçti. Akşamki canlı müzik için hazırlık yapan arkadaşlarına kısaca selam verdi. Diğerleri onu bu kadar erken gördükleri için şaşırdı. İçlerinden biri bu şaşkınlığı dile getirmek üzere birkaç adım öne çıkarak Grant'e yaklaştı. Arkadaşça elini esmer çocuğun omzuna koyana kadar diğeri dalgınlıktan onu fark etmemişti bile.

"Grant nasılsın? İki gün önce biraz rahatsız olduğunu söyleyip çıkmıştın. Seni aradık ama ulaşamadık. Şimdi de biraz yorgun görünüyorsun. İyi misin?"

Esmer çocuk iş arkadaşının onun için endişeyle parıldayan kahverengi gözlerine şaşkınlıkla baktı. Söyledikleri durgun beyninde yavaş işleniyordu.

İki gündür yok muydu?

Böyle bir şeyi nasıl hatırlamazdı? Onu korkutan bir başka şey ise bu kayıp zamanda ne yaptığı idi?

Arkadaşının onun için daha fazla telaşlanmasını istemeyerek hafifçe gülümsedi. Halbuki duygudan yoksun kıpırdayıp iki yana kıvrılan dudakları dışarıdan ne kadar da ürkütücü görünüyordu bilseydi gülümsemeye çalışır mıydı hiç?

Nihayet sesini bulduğunda kendisinin bile ne diyeceğinden habersiz aralandı şimdi biraz soluk renkli ve kurumuş dolgun dudakları. "İyiyim. Yorgundum. Dinlendim. Telefonuma pek bakmadım."

Arkadaşı cevaptan pek memnun olmadı. Belki de esmer çocuğun gözlerindeki boşlukla duygusuzca konuşmasındaki soğukluk onu titrediği içindi.

"Pek iyi gözükmüyorsun aslında. İstersen biraz daha dinlenebilirsin. Biz patrona söyleriz merak etme. Sen evine dön."

Grant yavaşça başını iki yana salladı. "Gerek yok. İyiyim dedim."

Arkadaşı ne diyeceğini bilemez halde kaldı. "Peki o zaman. En azından lavaboya gidip yüzünü falan yıkamak ister misin? Sonra bize katılırsın."

Esmer çocuk bu sefer de başını onaylar anlamda sallayıp bir şey demeden lavaboya doğru ilerlemeye başladı. Onunla konuşan arkadaşı ve onların arasında geçen konuşmaya şahit olan diğerleri kafaları karışık ve hafif bir ürpertiyle esmer çocuğun arkasından baktılar.

Grant soğuk suyu açıp bir süre boşa akmasını izledi. Sonra iki elini birleştirerek suyun avcuna dolmasını sağladı. Yüzüne çarptığında soğukluğu neredeyse hiç hissetmemişti bile. Soğuk damlacıkların yüzünden bir bir yere damlamasına izin vererek geri doğruldu.

Koyu renk gözleri tam karşısındaki lekeli aynayı bulduğunda arka çaprazındaki bir çift buzlu maviye takıldı. Gri saçları dağınık bir şekilde alnına dökülen adamın dudaklarında minik bir tebessüm vardı. Grant çok iyi bildiği bu yakışıklı adam ile yüz yüze gelmek için arkasını dönmedi. Kirli aynadaki yansımaları bakışmaya devam etti.

Gri saçlının kurumuş gül kurusu dudakları aralandı. Kendinden emin hafif alaycı sesi boş lavabo duvarlarından çarpıp yankılandı.

"Randevuya yine gitmedin."

Grant belirgin bir şekilde yutkunup titreyen gözleri ile buzlu mavilere bakmaya devam etti.

"İlaçlarını da içmiyorsun."

Grant yine sustu. Şimdi dolgun alt dudağını yavaştan hissetmeye başladığı gerginlikle dişlerinin arasında çiğniyordu.

"Yine eskiye dönüyorsun. Farkında değil misin? Yine bana izin verdin.

Grant kulaklarının uğuldadığını hissediyordu. Yine kafasını bulandıran o his başlamıştı. Gri saçlının sırıtarak söylediği her kelime beynindeki boşluğu korkunç bir şekilde dolduruyordu.

"Canavara bir kez daha yenildin..."

Control Me - MewGulf 🔞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin