"
Merhaba ,
Şuan bu mektubu yazmak yerine orda olmak isterdim , malesef her şey istediğimiz gibi olmuyor . Fer krallığında kaldığım süre boyunca benim için uğraşan endişelenen herkesi özlüyorum hepinize minnettarım sizi bir daha ne zaman görürüm bilmiyorum üzülmeyin , sevineniniz de vardır mutlaka sevinmeyin , planım tekrar gelmek yönünde önce halletmem gereken ufak bir sorun var burda kalmam Uyumam gerek
Tiroya gerekli eşyaları toplayıp gönderirse sevinirim şuan Talya krallığında güvendeyim beni merak etmeyin .Her şey için teşekkürler görüşmek üzere ...
Adin "
Mektupta ,uyumam gerek diye özellikle belirtmiştim , ki akıllarına uyumadan önce içtiğim damla gelsin. Umarım şifacı anlardı, kağıdı dörde katlayıp kapımın önünde bekleyen adama verdim. Mektubu o götürecekti mektubu üstündeki ceketin cebine koydu " Teşekkürler" yaşlı adam tebessüm edip yavaş adımlarla yanımdan ayrıldı .
Güneş tam tepede yerini almış ,dışarıda kavurucu bir sıcak vardı . Kaldığım odadan koridora çktıp biraz ilerledim sarayın giriş kapısında bir kaç muhafız beni görünce kenara çekilip yol verdi sarayın bahçesi meyve ağaçlarıyla kaplıydı saray bir tepenin tam üstüne konumlandırılmış aşşağı doğru bakınca halkın yaşadığı evler en aşşağıda ise beni buldukları göl duruyordu, elimi uzatsam sanki bulutlara dokunucaktım . Tilya az ileride durmuş manzarayı izliyordu yavaş adımlarla yanına ilerledim geldiğimi duymuş olucak ki omzunun üstünden bana bakıp önüne döndü sarayda Tilya dışında hiç bir soylu görmemiştim sadece hizmetliler ve muhafızlar vardı biraz düşünüp sormaya karar verdim " sarayda ki tek soylu senmisin ? " gülümsediğini gördüm her şeyden önce buruk bir gülümsemeydi " neden ... daha yetkili birinimi arıyorsun ? " şaka yaptığını anlayınca gülerek kafamı iki yana salladım " Hayır , meraktan soruyorum " gözleri kasabanın üstünde geziyordu " Annemi hiç hatırlamıyorum, ben ufakken vefat etmiş Babam ondan sonra hiç evlenmedi ,bana ve ablama hem anne hem baba oldu " yüzündeki gülümsemeye tezat olan damla usulca yanağından süzülüp çenesinden elbisesine damladı omuzlarımı çökmüştü benmi öyle görüyordum bilmiyorum.
Onu ilk gördüğümden yorgun görünüyordu eliyle yanağını silip burnunu çekti " ablamın gidişine dayanamadı babam " bir yaş daha firar etti ne diyeceğimi bilmez bir şekilde onu izliyordum benimde gözlerim dolmuştu " derken , koca saray bana kaldı " saraya doğru döndü saray gerçekten büyüktü burnunu tekrar çekti saraya bakarken kim bilir aklında hangi anılar canlanıyor hangi yarası kanıyordu elimi omzuna koyup omzunu sıvazladım kafasını bana çevirdi " sorun değil" dedi " insan alışıyor , ama unutamıyor işte " yaşadığı şeyi dinlemek bile bana ağır gelmişken o tüm anlattıklarını yaşamıştı ne güçlü bir kadın diye geçirdim içimden , ellerini gözlerini havalandırmak için salladı " Neden senin yanında ağlıyorum , cidden ...durmuş napıyorum" kendi kendine konuşuyor sanki kendine kızıyordu " üç yıl oldu " dedi sesi titriyordu " üç yıldır bu koca saray bomboş , hizmetkarlarım ve muhafızlarda olmasa tekim " gülümsedi bu gülümseme neden içime oturmuştu bu acı yanlızlıkta bir parça kendimimi bulmuştum " yani bir sürü odam var istediğin kadar kalabilirsin " yutkundum" teşekkür ederim " dedim elini omzuma koyup sıktı ve saraya girdi ardından kafamı kaldırıp koca saraya baktım içim parçalanmıştı gözlerim dolmuştu bende biraz durduktan sonra saraya girdim .
FER KRALLIĞI
Fer krallığı için bu gün sanki güneş doğmamıştı , en azından bir kaç kişi için öyleydi ... Talya krallığından gelen adamı sarayın merdivenlerinde kızarmış gözleriyle oturan Belen karşıladı mektubun Adinden olduğunu duyunca oturduğu merdivenden sıçrayıp titreyen elleriyle açmıştı mektubu çölde su bulmuşcasına sevinmişti genç adam içine su serpilmişti geceden beri kendini suçlamaktan gözüne uyku girmemiş " onu tek bırakmasaydım , onu oraya götürmeseydim böyle olmazdı diye içinden geçirip durmuştu ,mektubu defalarca okuyup mektubu getiren adama tekrar tekrar " o iyimi ?" Diye sordu . Elindeki mektupla şifacıya gidip Tiroyanın topladığı eşyaları aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tekrar
FantasyHer insan düşünür delirdiğini, Adin sık sık düşündü . Kendi dünyası başka bir dünyaya aktığında, neden orda olduğunu sorguladı. Kendine yeni bir yaşam kurmalıydı aksi taktirde, ordan olmadığı kolayca anlaşılırdı. Adin'in farkında olmadan içine çekil...