¢нαρтєя:12🔒

564 243 388
                                    

Ömer, duyduğu sözler ile kalbinin her zaman attığı frekanstan daha yüksek ve güçlü bir şekilde attığını hissetmişti.

Gözleri, Hürkan'ın, gözlerine bakarken kayboluyordu, yeni okyanuslar, yeni limanlar, yeni yuvalar, yeni boyanmamış tuvaller görüyordu...

Ömer, ellerini saran sıcaklığı daha sıkı tutarak, aklında dönüp duran düşüncelerine başlamıştı.

"O, çocuktan vazgeçmediğin için teşekkür ederim...O...Çocuğun da anlaşılmaya, dinlenilmeye hatta..." Ömer'in, sesi eş zamanlı bir şekilde titremeye başlamıştı,"O, çocuğun, da sevilmeye, hor görülmemeye ihtiyacı var..." demiş ve gözlerinden akan yaşlara dur diyememişti.

"O, çocuk artık korkup, saklanmasın BEN varım...Bundan sonra da olacağım." Ömer'in, bir elini bırakıp, akan gözyaşlarını tek tek silmeye başlamıştı uzun boylu çocuk.

"Kaç yaşında olursa olsun, ne yaparsa yapsın...Ben yanında olup, onu destekleyeceğim-"

"Ne yaparsa...Yapsın mı?"

"Evet?"

"Söz ver bana, o zaman?"

"Ah, elbette ne yaparsa yapsın arkasında olacağım. -Geçerli olması için sırt çevirmeyeceğime dair söz veriyorum."

•••
Ali, üç aptalla birlikte sonunda arabadan inmiş, mekana ilerliyordu.

"Siz...Hep böyle saatleri mi tercih ediyorsunuz?"

"Böyle saatler derken, ne demek istiyorsun Umut?"

"Hani çok geç deği-"

"Hm, anladım. Ben de akşam üzeri bir saatte gelmeyi tercih etmem ama ofiste yapacak bir şey yok. Tedirgin hissediyorsanız, gelmek için ısrar etmeseydiniz." Ali, göz kırpıp içeri girmişti ki, aldığı soruyla göz devirmişti.

"Ya...Biz ne yapacağız?"

"Mertciğim, ben senin bakıcın mıyım? Git, birileri ile flörtleş."

"A-Ama bizim alkol direncimiz yok..."

"Ciddi misin, Emir?"

"Maalesef."

"Eee, neden gelmek istediniz o zaman?"

"Ekipçe takılırız diye." Umut, kendisini çok utanmış hissetmişti.

"Tamam, ona da tamam, diğerlerini de çağır. Ben, ekibin sayısına göre bir masa hazırlattırayım."

•••
Emre, yüzüne kapatılan telefon ile arkasında onu kovalayan gazetecilerle birlikte gördüğü ilk taksiye binip, onlardan kurtulmuş ve evine gitmek için hazırlanıyordu ancak tekrar çalan telefonu ile somurtarak aramayı cevaplandırmıştı.

"Emre Karaaslan?

"Buyurun?"

"Ofisinizden, adınıza aldığımız ihbar sonucu en geç akşam dokuza kadar kurula gelmeniz gerekiyor."

"N-ne ihbarı?"

"Telefonda konuşmak için aranmadınız. Gelince öğrenirsiniz, iyi günler."

ᵏᵃᵗⁱˡ(ˢᵉⁿˢⁱⁿ)[PORGOLA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin